Aslan.
Babamın adıydı. Yani babam sandığım adamın.. Yine de baba demekten vazgeçemiyordum. Onu çok severdim. Benim tek babam vardı o da Aslan Çetin'di demekten asla vazgeçmezdim. Hayatım bir yalandan ibaret bile olsa babamla bağım çok başkaydı. Çok iyi kalpli, güler yüzlü, yardımsever ve merhametli biriydi babam. Çocukluğumun en güzel zamanlarıydı. Güler yüzüyle insanların içini ısıtırdı. Beni parka götürür, pamuk şekerler alır, en sevdiğim oyuncaklarla işten eve gelirdi. Oğlum, böyle birinin adını taşımalıydı. Benim oğlum. Böylesini hayâl etmiş miydim? Ne hissedeceğimi bilemiyordum. İçimde garip bir mutluluk vardı. Yaşadığım onca kötü şeye rağmen kucağıma aldığım küçücük şey, bana tüm acı anı unutturmuştu.
Aslan'ın ağlayış sesleri küçük odayı dolduruyordu. Çok şiddetli bir vaziyette durmadan ağlıyordu. İnanamaz bir vaziyette izliyordum. Rüyadaymışım gibi. Öylesine huzur ve mutluluk dolmuştu ki içime, anne olmuştum ben. Ve şaşkın.. Mavi irislerim küçücük yüzü izlerken, ellerim bebeğimi sanki canını acıtıyormuşum gibi tutmaktan çekiniyordu. Nefes alış verişlerini hissetmek, paha biçilemez bir mutluluktu. Oğlum; tüm benliğim ile kızım olacak diye hayâl ediyordum. Bir erkek çocuğu o kadar aklıma getirmemiştim ki, şimdiyse donmuş kalmış gibiydim. Bana muhtaç, hatta bize muhtaç bir bebek. Benim şuan Ammar'dan başka kimsem yoktu. Sıcacık bir hayat sunabilmem için Ammar'a ihtiyacım vardı. Dışarısı soğuktu.
Ammar, şaşkındı. Dikildiği yerden yüzünde garip bir ifade bizi izliyordu. Kara gözleriyle uzunca Aslan'a bakıyordu. O, onundu. Sadece dakikalar öncesi buradan gidecektik. Ammar, bir daha asla ne beni ne de oğlunu göremeyecekti. Fakat, hayat buna engel olmuştu. Ondan ne zaman uzaklaşmak istesem hayat hep engel olurdu. Bir şekilde biz onunla yeniden birleşirdik. Bebeğim gelmek için tam da benim arabaya bineceğim anı seçmişti, babasıyla kalmak istedi, belkide. Kucağımdaki bebeğe bakıyordu. O da kucağına almak istiyor muydu? Onun elleri bu masum varlığa dokunabilir miydi?.. Gözlerine baktım. Kucağımdaki hırçın bebekten gözleri gözlerime dönerken, bir an bakıştık. Ne düşünüyordu bilemezdim. Onun aklını hayâl dahi edemezdim. Ancak o olmasaydı, bir başıma onu doğurabilir miyim? Hep onu istedim. Bu kadar çok acı çekerken yanımda olmasını istedim. Öyle de oldu. Bana söz vermişti.
"Çok, çok küçük." Dedi. İlk kez bir bebek gördüğü o kadar belliydi ki, o hep yetişkinlerle uğraşırdı. Şaşkındı. Usulca baş salladım. "Evet," ...
"Kime benziyor bilemedim. Henüz bir şeye benzetilemeyecek kadar, küçük görünüyor." Ammar konuşurken sanki bir bebekten bahsetmiyordu. "Neden bu kadar çok ağladı?" Diye sorarken, yüzünden afallamış anlam veremeyen tavır, dudaklarımın yana doğru kıvrılmasına sebep oldu. Ammar, gerçekten hayatında bir bebek görmemişken bebekler hakkında da bir şey bilmiyordu.
"Bebekler, ağlar." Dedim.
"İlk doğduklarında çok ağlarlar." Aslan, arada bir durup yüzümü inceliyordu. Gerçekten çok küçüktü. Küçücüktü."Annem benim hiç ağlamadığımı söylemişti." Kaşlarım çatıldı. Ama hiçte şaşırmadım.
"Şaşırdım diyemem. Ama hiç mi?" ..
"Her şeye ağlayan bir çocuk değilmişim. Bazen istediğim olmadığı zamanlar ağlarmışım. O da gerçek bir ağlama olmazmış."
"Annem, benim ağlayan mız mız bir bebek olduğumu söylerdi." Dedim, Ammar gülümsedi.
"Öyleyse oğlumuz sana benziyor." Onunla birbirimize bakarken her şeyi unutmuş gibiydik. Sanki o hapiste değildi, sanki bir zaman önce onunla tartışmamıştık. Sanki buradan onu bırakarak gitmeyecekmişim gibi. Aslan, dış görüşünü olarak Ammar'ı anımsatıyordu. Bu da yüzümde keyifsizliğe sebep oluyordu. "Saçları, sana benziyor." Dedim. "Bebekler, büyüdükçe değişirmiş ama."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SOLUDUĞUM KORKU
Literatura FemininaYağmurlu ve sisli bir zamanı hatırlıyordu. Ruhunun ebedî çöküşlere meğer o an da tutulacağını bilemezdi. Hiç olmayacak birinden aşk itirafı aldığı gün kaderi değişmişti. Reddettiği adamın geri dönüp pes etmeyişini görünce içini korku kapladı kadının...