"Kaç Freya!"
"Seni bırakmam Cyrus!"
"Geliyorlar Freya git Felix'i sakla! Onu bulmamalılar!"
"Felix'i Çember konseyi korur seninle kalıyorum!"
****
"Anne!""Neler oluyor bu rüya da neydi böyle, babam anneme neyden kaçmasını söylüyordu, çember konseyi de ne?"
Altı ay sonra anne ve babamı görmek huzur vericiydi ama bu rüya da neyin nesiydi? Gece saat üç." diye söylendi Felix. Heyecandan kalbi çarpıyor hızlı hızlı nefes alıyordu. Kan ter içinde kalmış terden geceliği sırılsıklam olmuştu. yatağından doğruldu ve bir bardak su içti. Masa duran saati fark etti."Yine mi! Neden gece üç olunca bu rüyaları görüyorum?" Anlam vermek istemiyordu, bu yüzden kendisini tekrar yatağa bıraktı.
***
Duştan çıkıp üzerini giyindikten sonra mutfağa gelecekti ki kapının çalması ile irkildi.
"Kim bu saatte kapıyı çalıyor saat henüz yedi olmadı "diye söylendi Felix.
Felix kapıyı açtığında karşısında dün akşam markette gördüğü genç duruyordu. Ama biraz farklıydı siyah saçları daha uzun ve dalgalıydı. Üzerinde deri bir palto vardı içine giydiği kırmızı, kar tanesini andıran desenleri olan kazağı sanki noelden kalma gibiydi.
Elini hızlıca kaldırıp indirmiş ardından selam vermişti. Felix tepksiz kalınca da konuştu: "Günaydın sanırım erken geldim"
"Biraz öyle oldu sanki" dedi Felix huysuz bir şekilde ve gözlerini devirdi.
"Merhaba! Acaba içeri girebilir miyim " dedi ve gülümsedi.
"Ah! Evet tabi ki!" dedi ve kenara çekildi Felix.
Birlikte karşılıklı koltuğa oturdular ve bir süre sessizlikten sonra Felix konuştu.
"Sizi tanıyor muyum?"
"Ah Evet ben Lucas dün akşam kahve içmiştik."
"Ama sen biraz farklı görünüyorsun!"
"İstersen yeniden tanışalım" diye tekrar söze girdi Lucas gülümseyerek.
"Ben Lucas Dainty, East Ord'a geçen ay taşındım burada Carneylerin çiftliğinde çalışıyorum. "
"Carneylerin çiftliği mi? Çiftlikte çalışan birine göre oldukça bakımlı görünüyorsun." dedi Felix.
Yüzü kızarmaya başladığını hissediyordu kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. Neden bunu söylediğini kendi de bilmiyordu."Neden bu kadar kontrolsüzce davranıyorum" diye kendini kızdı.
Lucas gülümsedi ve söze yeniden başladı. "Peki ya sen? kendinden bahset biraz eğer istersen. "
Felix ne yapacağına karar veremiyordu bu yabancıya güvenmeli miydi, bundan emin değildi. Ayrıca akşam kahve içmişlerdi.
"Bir sorun olamaz ne olabilir ki?" Diye aklından geçirdi.
Daha sonra tüm cesaretini topladı, derin bir nefes aldı ve söze başladı.
"Ben Felix Glory ailemi altı ay önce bir trafik kazasında kaybettiğim için buraya taşındım. Markette de işe başladım." Lucas'nın yanıt vermesine izin vermeden devam etti.
"Neden bu saatte geldin?"
"Sadece dün akşamdan sonra seni merak ettim."
"Beni merak etmek mi?" Şimdi Felixin yüzünde şaşkın bir ifade vardı Lucas'ı baştan aşağı hızlıca süzdü ve sordu:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felix ve Büyücüler Konseyi
FantasyBüyücüler, cadılar, sihirli yaratıklar... Her şeyin mümkün olabileceği dünyada Felix'in yalnızlığı ve başına gelecekleri kim tahmin edebilirdi ki. Aşkı bulabileceği, dostluğu bulabileceği bu yolda neler kaybedecekti? Yaklaşan savaşın sonucu ne olaca...