"Ah! Freya senden ayrı kalmak bana zulüm geliyor!"
"İkimiz de çok yaklaştık Cyrus az kaldı, bu ayrılık bitecek."
"Felix'imiz, onu korumalıyız, bu uğurda onu kaybedemeyiz"
"Konseye güven Cyrus. Onu hep izliyorlar"***
"Anne,Baba!""Neden bu rüyaları görüyorum, bu anılar bende yok bile.!" Yine kalbi delicesine atıyor başı patlayacakmışçasına ağrıyordu.
Felix neden bu rüyaları gördüğüne bir türlü anlam veremiyordu.Anne ve babasının ölümü üzerinden 6 ay geçmiş bu altı ayda Felix çok yıpranmış kilo vermiş ve bir çok antidepresan kullanmıştı. Anne babasının ölümünün yasını tutmuş ilk 3 gün ağzına tek lokma yemek koyamamıştı. Bu kadar üzüntüden sonra bu rüyaları kaldırmakta zorlanıyordu.
Felix cebinden annesi ve babasının olduğu bir fotoğraf çıkardı. Annesi yeşil bir elbise giymiş yüzünde neşeli bir gülümseme vardı. Babasının üzerindeki Mavi takım elbise gerçekten sarı saçları ile çok iyi durmuştu.
Felix saçlarının rengini babasından gözlerini annesinden almıştı. Babası gibi uzun boyluydu ama yüz hatları annesininkine benziyordu. Zümrüt gibi parlayan yeşil gözler uzun kirpiklerle sanki mücevher kutusundaki bir zümrütü andırıyordu. Belirgin çene hattı yüzüne ayrı bir güzellik katıyor, kemersiz burnu yüzünde kusursuz duruyordu.
Felix yatağında doğruldu ve odasına göz gezdirdi. Sanki taş bir şatonun içindeydi. Duvarlar eski bir şatonun duvarlarını andırıyordu. Odasında büyük bir sandık yatağının sağ ve solunda şifonyer ve üzerlerinde eski birer abajur duruyordu.
Yatağının yanında pek de modern sayılmayan sanki 18. yüzyıldan kalma büyük bir giysi dolabı vardı. Felix yatağından kalktı, elindeki fotoğrafı düzgünce katladı ve ceketinin iç cebine koydu. Daha sonra aynaya yöneldi.
Odası sıcaktı ve terlemişti. "Duş almalıyım diye iç geçirdi."
Gerçekten bir şato kapısını andıran dev kapıya yöneldi. İki eliyle, zorlanarak da olsa Kapıyı açtı ve seslendi."Burada kimse var mı ?!"
O anda birkaç kukuletalı büyücü koridorun başında belirdi. Kapıya kadar sessizce geldiler ve Felix'in önünde eğildiler.
"Emredin Lordum!?"
Felix kendisine Lordum diye hitap edilmesine hiç alışmamış, bunu beğenmemişti.
Bu hitap biçiminizi değiştirmenizi istiyorum, ilk emrim bu!" dedi hafif kızgın bir sesle.
Büyücüler şaşkınlık içinde ama efendim diye kekeleyerek Felix'e itiraz etmeye çalışsa da Felix sözlerini kesti ve;"Ben Felix Glory ve bana Felix diye hitap etmenizi emrediyorum "dedi yüksek bir sesle.!
"Emredersiniz Lordum yani şey Bay Felix" diye büyücüler kekeleyerek konuştu bir ağızdan.
Felix şimdi daha mutlu hissediyordu.
Ve büyücülere;
" Ben duş almak istiyorum nerede alacağım."Büyücüler şaşkınlıkla Felix'in yüzüne baktı.
Felix bunu görünce bozuntuya vermeden sözlerinin arkasına ekledi.
Ne yani siz duş almıyor musunuz?
"Alıyoruz efendim ama odanızda zaten bir banyo var bunu bize sormanız bizi şaşırttı."" Nasıl yani ?!"
Felix odasında bir banyo olmadığını biliyordu ama yine de arkasını dönüp odayı kontrol etti. Büyücüler tam yanıtlayacakken Lucas koridorun başında seslendi:"Bay Felix ben size yardımcı olurum"
Büyücülere yöneldi ve:
"Siz gidebilirsiniz!""Emredersiniz efendim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felix ve Büyücüler Konseyi
FantasyBüyücüler, cadılar, sihirli yaratıklar... Her şeyin mümkün olabileceği dünyada Felix'in yalnızlığı ve başına gelecekleri kim tahmin edebilirdi ki. Aşkı bulabileceği, dostluğu bulabileceği bu yolda neler kaybedecekti? Yaklaşan savaşın sonucu ne olaca...