Zaman tuhaf ve bir o kadar da hassas...
Kasım ayının ilk haftası ve hava gerçekten soğuktu. Felix'in yeni taşındığı bir şehir ve küçük bir evi vardı artık.
Küçük bir markette kasiyerlik yapmaya başlamıştı.Bu onun için yeni bir başlangıçtı. İlk defa bir iş tecrübesi edincekti. Felix hep tek başına bir şeyler başarmaktan zevk alıyordu ve kendiyle bu sayede gurur duyuyordu. Kendi ayaklarının üzerinde durmak da ona gerçekten mutluluk verecekti.Ailesinin trafik kazası geçirmesi ve trajik ölümünü atlatması altı ayını almıştı. Felix'e onlardan kalan biraz para ve bu eski ev...
Annesi bir arkeolog babası ise bir filoloji uzmanıydı. Annesi genelde Mısır'da çalışır babası ise Londra'da..Felix ise altı ay Mısır'da altı ay Londra'da zamanını geçirirdi. Bu hayat düzeninde okula gitmesi pek de mümkün değildi. Bu yüzden evde eğitim aldı. Okula gitmediği için hem Mısır'da hem de Londra'da arkadaşı olmamıştı. Felix her zaman asosyal bir insan olmuş, kendisini tanıtmaktan çekinmişti. Annesi gibi arkeolog olmak istemişti her zaman. Üniversitesini yaşadığı depresyon yüzünden son sınıfta bırakmış ve Londraya yakın sakin bir kasabaya yerleşmişti.
" Bu ev çok tozlu ve örümcek ağları ile dolu"diye iç geçirdi Felix. Evi gezerken örümcek ağlarına takılmamaya dikkat ediyor üzerine gelenleri de hemen temizliyordu.
Ev fazla büyük değildi. Eski bir evdi ve bu eski mimari Felix'i büyülüyordu gerçekten. Giriş kapısını salondan ayıran sürgülü bir kapı, arada ayakkabılık ve bir askılık yeri...
Salona girdiğinde ise Felix'i küçük şirin bir salon karşılıyordu. Lotus çiçeği desenli duvar kağıdının bazı yerleri eskimiş, yer yer dökülmüş durumdaydı.
Eski açık kahve lâminant zemin, siyah deri koltuklar ve mısırdan alınmış hiyeroglif işlemeli bir sehpa. Salondan mutfağa geçtiğinde, küçük bir mutfak kapının tam karşısında bir pencere ve önünde küçük bir koltuk daha. Yatak odası ise çatı katındaydı. Odaları inceledikten sonra duvarların kötü görüntüsüne baktı.
"Yenilemek için sanırım bir ay daha bekleyecek."Ailesinden kalan parayı bir anda bitirmek istemiyordu. Düzenini oturtmak ve para kazanmaya başlamak zorundaydı. Parası olursa kendini güvende hissederdi. Bu sayede bankada birikimi de olurdu.
"Sanırım bugün gün boyu temizlik yapacağım ,bu gerçekten yorucu olacak"diye iç geçirdi Felix.
***
Felix için zorlu bir temizlik olmuştu. Yerleri paspaslamak , korkutucu örümcek ağlarını temizlemek -bu gerçekten ürkütücü- yorucuydu onun için.
"Şimdi sırada çatı katını düzenlemek var. Yeni bir ahşap boyası almak için dışarı çıkmalıyım. "diye söylendi kendi kendine. Felix çoğu zaman kendi kendine konuşur ve bundan çok zevk alırdı. Karşısında biri varmış gibi hayal edip saatlerce konuları tartışırdı.
Üzerini değiştirdi annesinin hediyesi olan, siyah, üzerinde lotus çiçeği işlemesi olan atkı ve beresini taktı. Siyah ayakkabılarını ayağına geçirdi ve evden çıktı.
Bu kadar kalın giyinmesine rağmen dışarısı gerçekten soğuktu ve Felix üşüyordu. Kasım ayının soğukluğu Felix'in nefesini bile donduruyordu. Parmaklarının uçlarını hissetmekte zorlanıyordu.
"Boyacı bulmak için telefonundan haritayı kullanmak en doğrusu olacaktır." diye düşündü ama parmakları bile hissizleşmişti. Etrafa bakındı ve ışığı yanan bir tabela gördü.
"İleri sokakta bir boyacı varmış zaten" diye kendine onayladı.
Dört yolun birleşimi bir sokak ve köşede bir boyacı ne kadar da sade ve düzenliydi. Renkli kaldırım taşlarına basarak yürüyordu. Aklından "Dışarıdan ne kadar aptal görünüyorum acaba"diye geçiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Felix ve Büyücüler Konseyi
FantasiBüyücüler, cadılar, sihirli yaratıklar... Her şeyin mümkün olabileceği dünyada Felix'in yalnızlığı ve başına gelecekleri kim tahmin edebilirdi ki. Aşkı bulabileceği, dostluğu bulabileceği bu yolda neler kaybedecekti? Yaklaşan savaşın sonucu ne olaca...