Bölüm müziği: ADOY - Moondance
❖
Gözlerini araladı, yeni gün başlamıştı. Bir süre öylece tavanı seyretti. Uyumadan önce düşünmeyi yasaklamıştı kendisine, mümkün değildi elbette ama en azından denemek istemişti. Düşüncelerini görmezden gelmeye çalışırken verdiği savaş öyle yorucu olmuştuki halsiz bir şekilde uykuya dalmıştı.
Şimdi daha iyi hissediyordu fakat kalbinin içinde büyümeye devam eden his hâlâ oradaydı. Tekrar kapadı gözlerini, saat henüz çok erkendi. Uyumaya devam etmek istiyordu.
Fakat son zamanlarda yapmakta en çok zorlandığı şeylerden biride uyumaktı, o kadar çok düşünüyordu ki uykuya vakit ayıramaz oluyordu. Zaman onu beklemiyordu ve Changmin artık bunun farkındaydı, yakalamaya çalışmaktan vazgeçmeliydi.
Camına değen seslerle irkildi, içinde bulunduğu soyut alem onu bir an gerçek dünyadan koparmıştı. Yağmur yağıyor ve hafifçe camına değiyordu.
Uzandığı yerde doğruldu, beyaz tişörtünün açıkta bıraktığı kolları irkilmişti soğuk havayla. Camının hafifçe aralık olduğunu fark ettiğinde yataktan çıktı. Odanın içinde öylece dikilmeye başlamıştı. Yağmur hızını arttırırken rüzgar da ona eşlik etmeye başlamıştı.
Camı gürültüyle sonuna kadar açıldı, artık bütün soğuk vücuduna değiyordu. Fakat onun gözleri masasının üzerinde duran frezyalara takılmıştı.
Nereden gelmişlerdi?
Kafasını salladı, bugün olmazdı. Arkasını döndü solmuş çiçeklere. Açık camı perdesini etrafa savuruyordu. Dizlerine yasladı avuçlarını ve soluklandı, korkunç bir şeyle karşı karşıya kalmış gibi düzensizdi nefes alışları.
Rüzgar büyük bir güçle tekrar estiğinde arkasında duran solmuş çiçeklerden birkaçı yere düşmüştü, hemen yanına. Yerde oyalanan gözlerini kapadı, kaçmaya çalıştığı bu his onu yakalamaya çalışıyordu sanki.
Son kez derin bir iç çekti ve doğruldu. Dostunun penceresi kapalıydı fakat açılan perdeler içerideki bedenin uyanık olduğunu söylüyordu.
Ne yapmaya çalışıyordu?
Gözleri dolmaya başlamıştı. Fark eder etmez sakladı yüzünü avuçlarıyla. Bugün olmazdı.
"Hayır, lütfen!"
Öfkeyle söylenmişti. Pes etmeye en hazır olduğu gün bugündü. Bütün gece korkularından kaçmaya çalışmıştı, o cesur olmayan benliğini yerin en dibine gömmüştü fakat onunla birlikte oraya gömdüğü şeyler çoktan toprağı eşelemeye başlamıştı.