Bölüm Müziği: Ryuichi Sakamoto - Hwit
❖
"Her şey ne?"
Tekrar etmişti, ses tonu dümdüzdü. Merak ettiği için sormadığını herkes biliyordu. Bütün sorularını cevaplayacağını söyleyen genç şimdi memnun görünmüyordu, kaşları çatılmış gözleri sert bakmaya başlamıştı. Az önce gözyaşlarını saklayan şimdi cesaretle konuşuyordu, mümkünmüş gibi daha da sertleşti bakışları. Rahatsız olmuştu bu ikilemi görmekten.
Öfke duyan o muydu yoksa?
Kaşlarını çattı soruyu soran, asıl öfke duyma hakkına sahip biri varsa o da kendisiydi. Gözlerini çekti sorusunu cevaplayacağını söyleyip cevaplamayandan. Öylece etrafındakilere baktı, hemen yanında Younghoon oturuyordu. Onun da kaşları çatılmıştı fakat öfkeden değildi, tahmin edilemezliğin verdiği gerginliktendi.
"Sorunun ağırlığının farkında mısın?"
Changmin yanındaki belirsizlikle boğuşan bedenden çekti gözlerini, tekrar ilk konuşan gence, Sunwoo'ya döndü. Yüzüne yerleştirdiği tebessüm kaybolalı çok olmuştu, hızla oturduğu masadan şimdi aynı hızla kalkmayı diler gibiydi bakışları. Pervasızlığından mı rahatsız olmuştu? Ancak o değil miydi pervasızca devrimi büyüklüğüne rağmen anan? Dudakları aralandı öfkeyle, içindeki büyüyen siniri kusmak istedi suratına ama durdu. Mantıklı olmalıydı, bilinçsizce hareket ederek harcayabileceği bir an değildi bu.
Anlamalıydı, anlamak içinde gerçekten sormalıydı.
Farkında mıydı peki, sorusunun ağırlığının? Elbette. Ma'nın her şey olduğunu duyarak büyümüştü, duyduklarını asla sorgulamamış böyle bir ihtimali bile düşünmemişti. Çünkü Ma her şeydi, ma olmasaydı hiçbir şey olmazdı, sınırtanımazlar bile.
Ma var diye sınırtanımazlar vardı.
"Farkındasın."
Sunwoo kendi sorusunu kendi cevaplamıştı, soruyu soranın sınır bilmezliği öfkelendirmişti onu. Kabullenmeye çalışan ruhu tekrar aynı huzursuzlukla kavruluyordu, istemiyordu onu. Emin adımlarla ilerlemeliyiz, attığımız adımlar sağlam olmalı demişti ama aralarına dahil olup olmadığından emin bile olamadıkları bu belirsiz ruhu kestiremiyordu. Adım atacak mıydı yoksa koşacak mıydı öylesine belirsizdi ki...
Sorusunu çözümlemeye çalıştı, cevabın Ma olmasını dileseydi eğer buraya gelmezdi ama buraya gelmiş miydi o bile anlaşılmıyordu. Ruhu çok uzaklarda gibiydi.