Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
❖
Elleri titriyordu, kitabın kapağını aralamıştı ancak okuyacak gücü bulamıyordu kendinde. Bacaklarını kendine çekmiş, sırtını yatağına yaslamış önündeki açık kitaba bakıyordu.
1 ay önceki Changmin'in şu anki halinden çok farklı olduğunu düşünmüştü, şu anki benliğinin daha kararlı ve güçlü olduğunu sanıyordu ancak şuna emindiki bir ay önce çok daha cesurdu. O kitabı aldığı günü hatırlıyordu, kitabı okumak için can attığı o anı. Bir an olsun tereddüt etmemişti. Kitabı ilk gördüğü o anı, ancak okuyamaıdğı için öfkeyle zihnine kabul ettiği o soruları... Hepsini hiç korkmadan yapmıştı ancak şimdi bu cesareti yok olmuş gibiydi.
Derine indikçe boğulmaktan daha çok korkmaya başlamıştı.
Çıkma Dışına Alışılmışın
Gözlerini kapadı, zihninin içinde defalarca tekrar etti bu cümleyi. Kendini bir savaşa hazırlıyordu sanki.
Dedesi torunun odasında gerçekleşen savaştan habersiz, gazetesini almış evine doğru yürüyordu dalgın bir şekilde. Evinin bahçesine girmek üzereydi ancak o sırada ilgisini çeken bir şey olmuş ve bakışları bir bedene takılmıştı. Gözlerinin yakaladığı beden, hafifçe yağan yağmurun altında ıslanıyordu. Adımlarının yönünü değişti ve torunun değerli dostunun bahçesine adımladı.
Chanhee, yere çökmüş solmaya yüz tutan frezyalarının başında bekliyordu. Bay Ji, derin bir iç çekti ve küçüğünün yanına adımlayıp elini sırtına koydu. Sırtını sıvazladığı gencin gözlerinden akan yaşı saklayan yağmur damlaları hızını arttırmıştı, Bay Ji kafasını kaldırdı ve evine çevirdi kafasını. Torununu aramıştı gözleri.
Ancak görmek istediği kişi orada değildi. Önüne döndü ve yağmurun ıslstmaya başladığı gazetesini katlayıp gemiye benzeyen bir şapka yaptı, ardından ağlayan bedenin başına yerleştirdi yavaşça. Yağmurdan korumak istemişti onu. Ancak bu yaptığı, krallığı çoktan yıkılmış olan kralın başına tacını takmaktan farksızdı. Bunun farkındaydı.
Konuştu gencin iyi olmasını dilerken.
"Eminim bir gün tekrardan sana gülümseyecekler."
Chanhee burnunu çekti ve boğuk sesiyle sordu. "Peki ben onlara gülümseyebilecek miyim Bay Ji?"
Sırtını sıvazlayan parmaklar durmuştu sorusuyla. Kafasını kaldırdı ve dostunun görevini üstlenen yaşlı bedeni seyretti. Bay Ji bakışlarını başka bir yöne çevirdi, verecek tek cevabı buydu.