Bölüm Müziği: Joeb Beving - Sleeping Lotus
❖
"Elin iyi mi?"
Changmin kafasını defterinden kaldırıp yanına oturan arkadaşına baktı. Kesilmiş olan elinden bahsediyordu. Çoktan unutmuştu elindeki yarayı. Omuz silkti.
"Acımıyor."
Chanhee arkadaşının elini kavrayıp avuç içine baktı iyice, uzunca bir kesik vardı ve rengi hiçte iyi görünmüyordu. Derin bir iç çekti.
"Sanırım mikrop kapmış."
Changmin elini kendine çekti. Acımadığı için bir sorun yoktu. Şu an düşüneceği en son şeydi bu. Ancak Chanhee için öyle değildi.
"Revire gidelim."
"Tanrı aşkına, rahat bırak beni Chanhee."
Chanhee, kaşlarını çattı. Arkadaşı neden bu kadar öfkeliydi anlayamıyordu. Son zamanlarda oldukça düşünceli görüyordu onu. Aklını okumak istiyormuş gibi dikkatle yüzüne bakmaya başladı.
Changmin arkadaşının sessizliğinden ve bakışlarından huzursuz olmuştu. Dudaklarını araladı ancak arkadaşı ses etmeden yanından ayrılmıştı. Sınıfı terk ettiğinde Changmin rahat bir nefes aldı. Saçlarını geriye doğru taradı.
Dedesinden sonra en yakını olan kişi Chanhee'ydi. Çocukluğundan beri beraberlerdi, birbirlerinden sakladıkları hiçbir şey yoktu.
Hiç olmamıştı. Olmayacaktı.
Arkadaşı, onu iyi tanıyordu. Kendisinden şüphelendiğini biliyordu. Ancak Changmin aklındaki bu düşünceleri onunla paylaşamazdı. Chanhee, yönetici bir ailenin çocuğuydu. Ona güvenemezdi.
Gözlerini kapadı. Vicdan azabı çekmeye başlamıştı. Arkadaşına güvenmek istiyordu ancak... Ondan korkuyordu.
"Uzat elini."
Düşünceleri arasında boğulmuşken Chanhee'nin sesiyle irkilerek gözlerini açtı. Chanhee, arkadaşının bu ani tepkisine bir anlam verememiş ama istifini bozmamıştı. Changmin hâlâ boş gözlerle ona bakarken derin bir iç çekip elini kavradı ve kendine doğru çekti. Bunu yaparken özellikle canını yakmıştı. Arkadaşı kendinde değil gibiydi.
Changmin acımadığını iddia ettiği yaranın sızısıyla yüzünü buruşturdu.
"Bence düşüncelerini benimle paylaşmanın vakti geldi."