28~Taç Düştü

2 0 0
                                    

Çökmüştü.Hem bedeni hem ruhu duygularının ağırlığından yorgun düşmüştü.Eflah,yüzüğündeki tek kalmış güneşi izliyordu boş gözleriyle.
Sakince parmağından çıkardı,
sıkılınca ve ansızın patlayan bir bomba gibi öfkeyle duvara fırlattı.
Kalbini söküp atabilir miydi?Acıdan geçilmeyen kızaran gözlerini sıkıca yumdu.Eliyle sol tarafını dövdü sert hareketlerle.Herkesi yakmaya yeminli gibi duran adamın sönmeyen ateşi kendini kül etmişti.Her şeyini kaybetmişti.Karısından vazgeçmiş,
intikamı seçmişti.Şimdi neden hiçbir şey bir anlam ifade etmiyordu?
Sanki her şeyin ruhu uçmuş gitmişti.Her şey hiçbir şey olmuştu.

Eflah'ın tek bir saniyesi yoktu ki Sara'yı hayal etmeden geçsin.
Yutkundu.Ağlamak istedi,
başaramadı.Ona inanan,
seven,gözlerinde dinlendiği kadın yoktu.Eflah,kontrolü kaybettiğini hissediyordu.Kendini yitiriyordu,
içindeki karanlık büyüyordu.Onu dağıtacak,adamı ferahlatacak ışığı yoktu.Fısıltılar çoğalıyordu,kulak asmamak zorlaşıyordu.Teslim olmak istemese de çekiliyordu.Ayı yanında olmadan ne kadar daha dayanırdı bilmiyordu.Zeminde uzandı.Elini açtı,avcunda beliren kızıl ateş genç kadının şeklini aldı.Gülümsetti onu,beceriksizce.Onun bir benzeri gerçeğiyle karşılaştırılamazdı.

"Kuralına uymak mı zorundasın hep sen?İsyan etmez misin?Hiç yanlışa düşmez misin?Beni bıraktın,
kayboluyorum,ölüyorum Sara…Kalbim acıyor…Kötülük beni paylaşıyor,direnmiyorum.Ruhumu satıyorum Sara…Kirleniyorum…Kurtar beni…Duy beni…Elimi tut…Sev beni…Bana bak…"dedi ağlar gibi kıvranırken.

Eflah iki günün sonunda fırtına öncesi sessizliğini bozmuştu.Yüzüne tokat gibi bugün inmişti karısından boşandığı.Hiç sahip olmadığı ama var olması gereken her şeyi doldurmuş sonra da gitmişti.Önceden Eflah yoktu ama şimdi eksikti…Yarım kalmıştı.Ailesi dağılmıştı,sıcaklık artık güven vermiyordu canını acıtıyordu.
Bile bile…Bunu kendisine yapan oydu,sonunu hazırlayan kendisiydi.
Katili olarak Sara'yı görse de içten içe biliyordu.Eğer orda kararlı durabilseydi,engel olmak için bir şey yapsaydı,ya da sadece inadını kırıp ona söyleyebilseydi gerçeği…Evlilikleri bitmeyecekti.Bir olur ve izin vermezlerdi.Giden kendisiydi,kadın değildi.

~~~
Karer,hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi tüm iki yüzlülüğüyle taht odasında sıkıntıdan dönüp duran güneşinin yanında duruyordu.
Ateş,varisini istiyordu.Helen bir yay gibi gergindi.Güneşin sorumluluğu altında eziliyordu.Güçsüz düşen krallığına saldırılar durmadan devam ediyordu.Kraliçenin,topraklarındaki halkın bir kısmını kolları altına alması yetmezmiş gibi şimdi sırlarla dolu kardeşi hakkında şaka olmasını çok istediği gerçeği öğrenmişti.
Gri gözler korkuyla ayına döndü.
"Ne yapacağız?Kahretsin!Burdan çıkmam lazım Karer!Gelecekte kraliçe olacağım…Halkımın saygısını kazanmak zorundayım!" dedi hırsla.

Prens kendi ailesini bir araya getirmeyi başarmıştı.Peyman tüm suçlamalardan arınmıştı.
Luna,babasının ve Kalinda'nın abisinin hain olduğunu kabul etmelerini öne sürmüş,yalanlarına inanmamak için haklı olarak direnmişti.Peyman ise hiçbirinin aşamadığı,Sara'nın sebep olduğu kanlı geçmişi öne sürmüş, kardeşine olan nefretinin hala var olduğunu iyi bir oyunculukla göstermişti.Luna'nın güvendiği Karer'in ise abisini Sara'nın elinden kurtardığını söylemesi prensesin gardını indirmişti.
Karer,artık o kadar da masum değildi.Ay için iyi olan neyse onu yapmak istemiş bunun için de geri dönülmez bir yola girmişti.Kardeşini kandırmış,bir yalancı olmuştu.

Ve güneşini…Helen,ablasının Peyman'ın yanında olmayı kabul etmediği için diğerleriyle birlik olup ayını esir aldığı saçmalığına inanmamıştı elbette.Sinsi Kalinda Peyman'ı etkileyecek birkaç söz bulur,intikamı bırak onu canından bile vazgeçirebilirdi.Helen bir şeyler döndüğünü sezse de başındaki dertlerden dolayı aptalı oynamayı seçmişti.Luna'yı da tekrar kabul etmişti.Ay ve güneş birdi.Güçlü bir ay güçlü bir güneş de demekti.Karer ile de bu yüzden hiç konuşmamıştı,
arkasından iş çevirdiğini bile bile şimdi ihtiyacı olan adama eskisi gibi güveniyordu.Başka çaresi yoktu.

YALANCI GÜNEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin