Bu kadarını beklemiyordu.Kaderinin kendisinden önde gittiğini düşündü.Tüm ihtimalleri atlamış gidip adamı en çok sarsacak olana konmuştu.Eflah iki haftalık çalışmasından çok şey umduğunu fark etti o an.Dışarıyı görene kadar kendisini yenilmez hissetmişti.
Çevikliği,gücü, silahlarını kullanma becerisi ve zekası birbirini tamamlıyor ortaya sanki muazzam bir parça çıkıyordu.Şimdi kelimenin tam anlamıyla yıkılmış,bitti sandığı yolun sadece bir kısmını tamamladığını görmüştü.Güneş prensesine doğru öyle hiddetle koşuyordu ki onu izleyen karşısındakinin hiç şansı yok sanırdı ama…Genç adam gülmek istedi.Soğuk taşların battığı sırtını hafifçe doğrulttu çünkü tek hamlede işinin bitmesi gülünçtü.Onuru da kendisi gibi yerlerdeydi.Eflah tek mimik oynatmadan kalktı.Güneş prensesi kardeşinde olan alaycı bakışlarını çekti.Elindeki altından silahlara üfledi ve binlerce parıltılı toza dönüşmüşlerdi.Güneş prensesi bu sihri elde edene kadar kaç değerli eşyasını takas etmişti o dolandırıcı sihirbazlarla kim bilir?'Ama buna değer.' diye geçirdi içinden.Artık kalçalarına batmıyorlardı,üzerinden fazlalık gitmiş gibiydi.Sorunlarını kavgayla halletmeyen prenses birkaç sivri aletten daha etkili silahlara sahip olduğunu düşünürdü.Mesela ilk aklına gelen etkileyici bir ikna kabiliyeti ve zehir gibi işleyen dili...Kendisini izleyenlere bir açıklama yapmayı unuttuğunu fark etti.En sevdiği yürüyüşünü yaptı,ayağını çapraz atıyor kıvrak bir yılan gibi gidiyordu.
"Buraya kavga etmeye gelmedim.
Yanımda ayımın olmamasından anlamış olmanız gerekirdi." dedi abartılı konuşma tarzıyla.
Oyunculukta üst düzey bir marifeti olduğu kesindi.Sara,karşıda duran ne düşündüğünü anlayamadığı elinde sıkıca tuttuğu kılıcıyla sanki yere çakılmış güneşiyle arasına giren kadına baktı.Tam ortalarında sağ kalçasını yana atmış,kadınsı hareketler yapan prenses birbirlerini görmelerini engelliyordu.Bir şey söylemediklerinde genç kadın ayakkabısındaki gözleriyle yok etmek istediği tozdan gözlerini çekip sırayla üçlüye baktı."Neyse işbirliği için burdayım.Size istediğinizi almanızda yardım edeceğim.İyi bir abla olacağım." dedi gözleri en son kendisine bakmayan kardeşindeyken.Onun ne kadar da tekinsiz durduğunu o an fark etmiş gibiydi,kara gözleri ilgisizce dolanıyor,tüm boşvermişliğiyle duruyordu.Beyaz teni ona tam bir heykel edası veriyordu.Prenses az önceki ateşli rakibinin o olduğundan neredeyse şüphe edecekti.Burada değil gibiydi.Eflah kara gözlerini kıstı ve yaramaz bakışlara çevirdi.
"Ne istiyormuşuz biz?" dedi sakin sesiyle.Öyle sanıyordu ki onun onları tanımadığı gibi onlar da Eflah'ı tanımıyordu.Ablası çok basit bir soruyu cevaplar gibi rahattı.
Omuzlarını silkerken,
"Hak ettiğini.Güçlerini ve belki tahtı." dedi.Genç adam bir şey diyecek gibi olduysa da kendisinde sakladı.Gerçekten tek amacının bu olduğuna inanması onun aptallığıydı.
Bu sessiz ve monoton geçen hayatına başından beri başına bela olan kadınla birlikte karışıklık,sıradışılık gelmiş tüm olanlar her şeyi yıkıp geçmişti.Hedefi daha büyükleriydi bu yok olmaların.Kaos olmak herkesi bir hiç yapmak yıkmak istiyordu.Sara ve Karan olanlara karşı seyirciliği bırakmış ve Eflah'ın yanına doğru hareketlenmişlerdi.Ona destek olmakta belki bir miktar geç kalmış olabilirlerdi.Sara bu beklenmedik kişiye ve niyetine karşı karışık kafasını toplamaya çalışıyordu.
Amacını çözemiyordu.Karşılıksız bir yardım olacağını sanmıyordu.Bir yandan kabullerine karşılık bir ihanetle karşılaşırlarsa güneşinin nasıl etkileneceğini düşünüyordu.Ona ilk defa kardeşlerinden biri belki de barış çubuğu uzatıyordu.Onunla yakın olmalarını çok istiyordu,güneşine iyi geleceğini terk edilmişlik hissinin ondan uzaklaşacağını düşünüyordu.Güneş prensesi genç kadına yaklaştı bu kez.
"Ayın kaçak prensesi…" dedi masala başlar gibi.Sara onun yanında çocuksu ve saf kalıyordu.
"Kardeşlerinden kaçmak için bana ihtiyacın var." dedi prenses reddedilemeyecek kadar kıymetli teklifini sunarken.Sara sanki şimdi elindeki malı ısrarla satmaya çalışan bir satıcıyla karşı karşıyaydı.Sürekli övünüyor,başka yerde bulunamazmışcasına olmazsa olmaz gibi davranıyordu.Genç kadın konuşmaya başlamadan önce yaptığı gibi hafifçe gülümsedi.Güneş prenses bir dudak kıvrımıyla ifadesi bu kadar değişen çok az kişi görmüştü.Ne diyebilirdi ki...Belki gerçek bir ay...Gece aydınlandı sanmıştı,tüm karanlığa ışık tutacak kadar bilge duruyordu.Her şeyi anlamış,içindeki tüm sırları öğrenmiş gibi bakıyordu.
"Peki senin bize ne kadar ihtiyacın var prenses?Kardeşlerine ve hatta ayına ihanet edecek kadar önemli olan ne?" diye sordu sakin sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI GÜNEŞ
FantasíaAyın cılız ışığının,yüzeyini beyaza boyadığı kendisine oldukça uzak suya baktı.Dudakları hafifçe kıvrıldı.Korku duygusu şeytani güçlerin elinde tutsak olmuş olmalıydı,o güçler şimdi adama fısıldıyordu.Kendinden geçmiş gibiydi.Onu bu meraktan alıkoym...