24~Kralın Boş Tahtı

17 0 0
                                    

Parçalanmış hayat,kırılmış kalp,yarım kalmış aşk,yaralı ruh,sessizliğe mahkum sır…Biri genç adama kim olduğunu sorsa bunları söylerdi ona.Tüm bunların etrafında dönüyor,
çizdiği o çemberden dışarı çıkamıyordu.Zavallı çaresizliğinden başka elinde hiçbir şey yoktu.
Karan,onu yakasından tutup karanlığa sürükleyen kirli ellere teslim olmuştu.Sıkışıp kalmıştı kendinde,kimseye bir şey diyemiyordu.İçten içe tükeniyordu.

Elif işe gider gitmez kalkmış siyah bir kot giymiş,üstüne rastgele buz mavisi bir gömlek geçirmişti.Düğmeleri karıştırsa da düzeltmekle uğraşmadı.Başı döndüğünde tekrar yatağa çöktü.Dün gece kasadan çıkardığı silahı çekmecesine koymuştu.Onu çıkardıktan sonra şöyle bir baktı ve beline yerleştirdi.
Ruhsuz bakışlarını yere indirdi.
Berbat bir halden daha beterine geçiş yapacaktı.Arun gelmiş ne yapması gerektiğini anlatmış ve gitmişti.Onun dokunulmazlığı genç adamı deli ediyordu.Bir fırsatı olsa gözünü bile kırpmadan onu yok edecekti ama yoktu.

İçi içini yiyordu.Vicdanı rahat vermiyordu.Nefret ettiği adama bile bunu yapmak istemiyordu,böyle biri değildi.Hele ki Sara'ya…Kadının öğrendiğinde nasıl bir hayal kırıklığına uğrayacağını düşündükçe  kahroluyordu.Onu bilerek üzmek ölümden beterdi.Sara asla affetmezdi,o da kendisini affetmeyecekti.Bu açık bir ihanetti.
"Başka çarem yok!P*ç kurusu şaka yapmıyor!" dedi içindeki sesleri susturmak için bağırırken.Saçlarını çekiştirdi.Elif'i için yapmak zorundaydı.Genç adam en sonunda dertlerini de sırtına katıp odadan çıktı.

Evin işlerine dalmış yardımcılar nerdeyse unuttukları adamı gördüklerinde irkildiler.
Mezardan çıkan birini görmüşler gibi bazıları adamın bu dağınık halinden ve yüzündeki dehşet ifadeden korkmuşlardı.Birinin telefonuna yöneldiğini fark ettiğinde Karan sert bakışlarıyla onu durdurdu.Çocuk değildi ya hemen Elif'i arıyorlardı.
Arabasına atladı ve planı gerçekleştirmek için yola koyuldu.

Issız sakin bir yere çekti arabasını.
Yoldan aşağıda ağaçların arasında gizlenen ince akıntının olduğu yere doğru ilerledi.Yokuşu indikten sonra ayağını oynak iki taş üstüne basıp dengede durmaya çalıştı.Berrak suya baktı,yansımasını gördü.
İğrendi.Eskisi gibi değildi o.
Namuslu,dürüst genç adam gitmişti.
Aşağılık bir yaratık görüyordu artık sadece.Sıkıca gözlerini kapadı.Bir damla yaş düşüp akıntıya karıştı.Kızarmış gözlerini açtığında,
belindeki silahı çıkardı ve kafasına dayadı.Rol icabı kararlı görünmesi gerekiyordu onu izleyenleri inandırmak için ama hiç oyun oynamıyordu Karan.Usulca tetiğe yüklendi ve yavaş yavaş sonunu getirmeye koyuldu.Kimse onu durdurmazsa durmayacaktı.Bir çılgın gibiydi,her şeyi bitirmeye hazırdı.Allak bullak hislerinin arasında sağlıklı düşünemiyordu.

İki güneş krallığının başlığını takan adam akıntının diğer kısmında kendisini gösterdiğinde duraksadı.Prens haklıydı,gerçekten takip ediliyordu.Yine de silahı indirmedi.
"Ne istiyorsunuz?Rahat bırakın beni!" diye bağırdı var gücüyle.Çevredeki kuşlar kaçıştı.Askerler cevap vermedi.Onlar üstüne düşeni yapmış aksi durumu üstlerine bildirmişti bile.Zaten kısa bir süre sonra Kalinda görünmüştü.Karan eski ortağına çevirdi hoş olmayan bakışlarını.
Havalı zırhlarından birini giyinmiş,başına güneş işlemeli altın tacını geçirmişti.Kahverengi gözlerinde her zamanki sinsilik belli oluyordu.Kıvırcık saçları asiliğini tesciller gibi salınıyordu.

Kalinda bitik görünen adamı süzdü.
'Ne aşk ama!' diye geçirdi içinden.Sara bu konuda kesinlikle çok iyiydi.Prenses sıkılmışcasına konuştu.
"Silahı indir insan!" dedi uyarı dolu sesiyle.Karan kaşlarını çattı.İntihara yönelen birini tehditle caydıracağını mı sanıyordu?
"Neden peşime adam taktın?" dedi genç adam dediğini yapmazken.Kalinda güldü yapmacık bir şekilde.Genç adamı gösterdi sonra.
"Bunun için." Bir adım atıp suya yaklaştı.Elini beline koydu.
"Ve tabiki ağzını kapalı tuttuğundan emin olmak için." diye ekledi.Birilerine anlatsa,onları geçide götürse dünyayı da başlarına sarabilirlerdi.Hiç sırası değildi.
"Şimdi silahı indir ve evine dön.Aklının hayal bile edemeyeceği kadar meşgulüm.Bir de seninle uğraşamam!" dedi adama gözlerini devirirken.Bir günde bir sürü toplantı yapıyordu,krallıkları kraliçeye karşı kışkırtıyordu.Dost edinmeye çalışıyor,bir yandan Arun'un görüldüğü yerlere gidiyordu tabi çoğusu yanlış alarm çıkıyordu.Her yerden çağrılıyordu,gece yatağına girdiğinde biri ismini söylemiş gibi irkilerek uyanıyordu.Delirmek üzereydi.

YALANCI GÜNEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin