İç içe geçmiş,cevabı olmayan sorular eşliğinde ilerliyorlardı.Anda değildiler,çok ötesindeydiler.Kafaları harıl harıl çalışıyordu ama ne yazık ki verim alamıyorlardı.Her problem tek bir yere çıkıyordu.Şu an ne yapıyorlardı?Bir anlık çılgınlık,
basiret bağlanması,şuur kaybı...Her ne demeyi seçerlerse seçsinler
kendilerini açıklayabileceklerini sanmıyorlardı.Her şeyi geride bırakmış,riskli adımlar atıyorlardı.
Her ilerleyiş geri dönüşü biraz daha zorlaştırıyordu.Sadece zayıf ya da sağlam aralarında bir bağ olduğunu hissediyor,bu tuhaf birliktelikten güç alıyorlardı.Kayaların uzun,ince çatlağından geçmişlerdi,onları yüksek tavanlı bir yer karşıladı.Yoğun toz bulutu Karan'ın boğazına kaçmıştı,gözlerini kısarken ışığın görünür kıldığı tozları elleriyle kovalamaya çalıştı.Etraflarını saran taş duvarlarda harfler,
kalpler,arabesk sözler düzensizce çizilmişti.Zeminde çatlaklardan sızan otlar farklı bölgelerde yakılan ateşten nasiplerini almışlardı.Sara kafasını yatırıp tavana baktı,geniş örümcek ağları sarkıyor yer çekimine karşı koymakta direnen birkaç ana kayadan ayrılan taş korkutuyordu.Eflah'ın kontrolündeydiler.Sara hemen arkasında,Karan her daim bir kalkan gibi hazır kadının yanındaydı.
Girişten içeri gelen ışık gittikçe etkisizleşmeye başlamıştı ki deliksiz duvarın önünde durdular.Yolun sonu gibi görünüyordu.Eflah tozdan görünmeyen demir,yuvarlak kapağın üstünü birkaç hareketle temizledi.
Sonrasında Karan'ın kaşları çatılmıştı,genç adam ve kadının hayli büyük çabayla duvardaki sıkışan kapağı açmaya çalışmalarını izliyordu.Sara'nın ıkınıp sıkılan kırmızı yüzüne karşı ciddiyetini bozup içinden gelen saf sevgiyle gülümsedi ondan habersizce.
Gücünün sınırlarını zorlayan genç adam alnında beliren kıvrımlı damarla öfkeyle döndü.
"Ne sırıtıyorsun lan orda?Gelsene şuraya." dedi hiç çekinmeden.Sara da dönmüş,alnındaki teri elinin tersiyle silerken yorgun gözlerini adama dikmişti.Karan konuştu.
"Sara yine söyle bir şeyler açılsın işte." dedi zekice bir çözüm önerisi sunduğunu zannederken.Genç kadın yutkundu hafifçe,ellerini koyacak bir yer aradı.Güçlerini hiç kullanmamış olmayı bir kez daha diledi.Ondan beklenti içinde olmamalıydılar.Yapamazdı,o yine aynı şeyleri yaşayamazdı.Allah'a tövbeler etmişti,her gece yalvarıyordu,yangın yeri olan yüreğini soğutmak için yılları gitmişti hala en ufak değişiklik yoktu.Sara tedirgince elleriyle kollarını sardı.Kaçamak bir cevap verirken Karan'ın arkasında bir yere geçti.
"Güçlerimi artık kesinlikle kullanmayacağım.Yani..Tabiki çok mecbur kalmadıkça." Heyecanlı halini bir kenara bırakıp ciddiyetle ekledi.
"Hepimizin iyiliği için."Genç adam onu gerdiğini anladı ve üstelemedi.
"Ehh o zaman sahne benimdir." dedi ve ellerini esnetip kapağı kavradı.Eflah geriye çekilmiş alaylı bakışlarıyla genç adamı izlemeye koyulmuştu.Onun açamadığı kapağı mı açacaktı?Bu çocuk çok film izliyor olmalıydı.Sara,Karan'ın kırmızıdan siyaha doğru giden suratına bakıp hafifçe kıkırdadı.Sahnede gördüğü tek şey sönmeye başlayan havaydı.Eflah en sonunda inadını kırıp ona yardım etmeye başladı.Biraz daha uğraştıktan sonra Sara'nın da desteğiyle kapağı açmayı başarmışlardı.Bu çabanın ardında bir tünel vardı.Sara arkasına baktı,buraya gelen insanlar ya bu tünelin varlığından habersizdiler ya da kapağı açmak için çok uğraşmamışlardı.İçeriye daha önce birinin girdiğinden emin olamıyordu,en azından bir yirmi yıldır.Tünelden sürünerek geçmek tek çareydi.Eflah zorlukla sığsa da öncü olarak içeri girdi,ne yaptığını biliyor gibiydi.Diğerleri de onu takip etti ve sonunun nereye vardığını bilmedikleri merak uyandıran yerde emeklemeye başladılar.
Biraz yol almışlardı ki Sara duraksayıp boynuna dolanan örtüsünü gevşetti.Karanlık ve dar alan onu boğuyordu.Bu yüzden kolyesini çıkarıp kendisinden uzaklaştırmak adına güneşinin cebini bir iki dokunuşta bulup kolyeyi koydu.Aniden yükselen ışığına iki adam da gözlerini kapadı,genç kadın elinden geldiği kadar kontrol altında tutmaya çalıştı,şimdi ona bakabilecekleri kıvamdaydı.Karan hayretler içindeydi.
"Sen gerçekten de ay gibi parlıyorsun." dedi hayranlıkla.Gözlerindeki ışıltı kadının ışığıyla yarışırdı.Sara bakabildiği kadar arkasındaki adama baktı.
"Benden korkmuyor musun?" diye sordu.
Karan hiç düşünmedi.
"Hayır." dedi.Gözleri birbirlerinde takılı kalmıştı.Eflah'ın sesi bu sessiz iletişimi bozdu.
"Acele edin." Genç kadın emir almış bir asker gibi güneşinin peşinden gitmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI GÜNEŞ
FantasyAyın cılız ışığının,yüzeyini beyaza boyadığı kendisine oldukça uzak suya baktı.Dudakları hafifçe kıvrıldı.Korku duygusu şeytani güçlerin elinde tutsak olmuş olmalıydı,o güçler şimdi adama fısıldıyordu.Kendinden geçmiş gibiydi.Onu bu meraktan alıkoym...