16~Seni Seviyorum Diyorum

20 1 0
                                    

Kafalarında bir dünya dert dolansa da birbirlerinden biraz uzakta huzurla uyuyorlardı.İnsanın biri yanında olunca her şey çözülecek gibi geliyordu.Bir yol bulunur her bela aşılırdı.Ateşleri hala baş uçlarında yanıyor onları biraz olsun ısıtıyordu.Sara başörtüsünün bir ucuyla yüzünün tamamını örtmüş sert esen rüzgarın hışmından cildini korumaya çalışmıştı.Elleri çoktan çatlamış,en ufak darbede kanar olmuştu.Ayakları şişmişti ama şikayeti yoktu.Karan için yürümeye hazırdı.Onu tekrar yanlarına alacaklardı.Eflah insanları kullanmayı iyi bilen Eflah...Masum denebilecek öpücüğünden sonra kadını iyice tavlamış olacak ki emeklerine ve gövdesine göre tavşanın çoğunluğunun hakkı olduğunu söylemişti.Sara hiç itiraz etmemişti.Şimdi genç adam gerçekten dolu bir mideyle yatıyor çok hoş deliksiz bir uyku çekiyordu.Rüzgar onu pek etkilemiyordu,üzerine öylesine aldığı post döndükçe altına kaymıştı.

Gece tekinsizliğiyle çökmüş,etrafı sessizleştirmişken bazı büyük çıtırtılar duyulmaya başlamıştı.
Ağaçlar korkunç bir çığlıkla bir bir devriliyordu.Büyük,gerçekten büyük bir şey yolunu açıyordu sanki.Sara kaşlarını çattı.Etraflarında bir sürü böcek var da hepsi başuçlarında toplanmıştı sanki.Rahatsız edici ince sesleri çok yakındandı.Onları kovmak istercesine ellerini salladı,örtüsünü biraz daha yüzüne çekti.Gözlerini açmadan uykusuna devam etmek istedi ama tam tepelerine kocaman bir gölge düştüğünde duraksadı.
Nefesini tuttu.Ters giden bir şeyler vardı,tüm o gürültü kaybolmuştu.
Şimdi bekleyiş ve sessizlik kadına korkunun senfonisini çalıyor içini kabartıyordu.Sara göz kapaklarının üstüne çöken tüm ağırlığa rağmen vakti gelen hareketini yapıp aniden açtı.Eş zamanlı olarak iyi,ki buna pek ihtimal vermiyordu, kötü her ne olursa olsun atacağı çığlığı da serbest bıraktı.Güneşi sıçrayarak kalkarken Sara akıl sağlığı için bakmayı kestiği altı çift korkunç gözden bakışlarını kaçırdı.Hızlı bir atakla Eflah'ı tutup,onları ortadan ikiye ayırabilecek sekiz bacaktan birinin hamlesinden kurtuldu.

Genç adam çabuk uyanmıştı.Ne olduğunu sorgulayan boş gözleri şimdi anlamlı anlamlı dev örümceğe bakıyordu.Onun tüm gelmiş geçmiş atalarına kucak dolusu kendince sevgilerini iletiyordu.Tanıdık öfkesi damarlarında çağlıyor,güç aşılıyordu.
Beyni kadının tiz sesiyle zonkluyor,
içmiş gibi döndürüyordu.Sıradanlık ne kıymeti bilinmeyen bir nimetti.Eskiden geriye kalan tek şey canıydı, o da mı elinden kayıp gidecekti?Şimdi kendisini ateşi harlar gibi yükseltirken örümceğe intikam dolu kara gözlerini dikmişti ama tüm bu özgüveni boş elleriyle paramparça olmuştu.Örümceğin gövdesinin altındaki silahlarına baktı.Siyah gövde de gri tüyler ona eşlik eden kızıl gözler oldukça fazla ve keskin bacaklar ve sahipsiz silahları...Sara da ancak kendisini kurtarabilmişti.
Savunmasızdılar ve bir insanın yanında karınca nasıl hissederse öyle hissediyorlardı.Örümceğin arka arkaya gönderdiği sert bacak vuruşlarından yuvarlanıyor bir oraya bir buraya kaçıyorlardı.

"Ne yapacağız?Bir şeyler düşünmeliyiz." dedi Sara hayat oyununun arasında.Örümcek onların kaçmasına izin vermiyor bacaklarıyla adeta hareketli bir labirent gibi kıstırıyordu.
"Ben onu başka yöne çevireceğim.Sen silahları alacaksın." diye bağırdı genç adam nefes nefese.Sara'nın düşünecek vakti yoktu.
"Tamam,dikkatli ol." diyebildi.Hala şaşkınlığını üzerinden atmış sayılmazdı.
Çabucak gün doğsaydı da bu karanlıktan çıkıp gelen yaratık kaybolsaydı.Genç adam derin bir nefes aldı,riskli bir plan yapmıştı.Üzerine gelen bacağın nereye saplanacağını hesaplamış ve oranın biraz ilerisine hız limitini aşarak koşmuştu.Tam yerde koca bir delik açacağı sırada tüylerden birine atlamış, yakalamıştı.Bir halat gibi sallanan tüyler adamı taşıyabilecek sağlamlıktaydı.Şimdi örümcek bacağına sıkı sıkı tutunan yabancıyı sallıyor ama düşüremiyordu.

Onu atmak için diğer bacaklarını devreye soktuğunda Eflah bazen sarkarak kaçmak zorunda kalıyor bazen bir dağa tırmanır gibi bacakta yol alıyordu.Sara tüm çabasıyla garip hareketler yapan örümcekten habersiz silahları almayı başarmıştı.Koşturdu.Yaratığın gövdesine çıkmayı başaran genç adama heyecanla kılıcını fırlattı,düşme tehlikesi geçirse de Eflah yakalayabilmişti.
O sıra genç kadın derdi başka olan hayvandan uzaklaşmış ve gözlerinden birine okunu göndermiş,tam isabet yapmıştı.Örümcek şimdi çığlıklarla bir oraya bir buraya gidiyordu.
Öfkeden deliye dönmek deyiminin hakkını veriyordu.Yerdeki genç kadın tüm ilgisini çekmişti ona doğru hızla geliyordu.Sara böyle olmasını beklememişti,gözleri kocaman açılırken var gücüyle koşmaya başladı.Eflah kılıcını saplamış bir pire gibi ona tutunarak üstte kalmaya çalışıyordu.

YALANCI GÜNEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin