10~Ölürsen Ölürüm

32 1 2
                                    

Keşke..Bir tane daha ve bir tane daha...Yataklarına duydukları özlem içler acısıydı.Deneyimlemedikleri bir diğer şey şüphesiz otların üzerinde, böceklerin arasında uyumaktı.
Yorgunluklarını tam atamadan her biri kendine göre rahatını kaçıran bir problemle kalkmıştı.Eflah sinirleri bozuk gibi gülüyor,kendi kendisine kafa sallıyordu ya da onu izleyen biri öyle zannederdi.Oysa onun muhattabı çevresinde dönüp hiç durmadan vızıldayan renkli böcekti.Genç adam korkusuz böceğin rotasını iyice izlemişti az sonra harekete geçecekti.Tam da beklediği gibi böcek geldiğinde iki elinin arasına kıstırmış ve ormanda yankılanan bir çarpma sesiyle avuçları arasında ezmişti.
Karan tekrar uykuya dalmak üzereyken adeta bir tavşan gibi sıçramış tüm sersemliğiyle sesin kaynağını aramıştı.Kendisine sırıtarak bakan adamı gördüğünde bir küfür savurup oturdu.Eflah zaferinin tadına vara vara avcundaki böceğe üfleyip onu istediği yere uçurmuştu.Biraz olsun mutluydu.

Eflah ve Karan bir süredir başbaşaydılar bir şey konuşmuyor,
öylece yere bakıyorlardı.Nihayet canı sıkılan Karan zıplayarak kalktı.Bir saatlik uykusu enerjik hissetmesine yetmişti.İkincisi de şekerlemesi olacaktı ama kaba bir caninin yanında mümkün değildi.Şimdi bu kimsenin olmadığı,gürültüden uzak ağaçlarla donatılan yerde bir yürüyüş yapmak,kafasındaki düşüncelere takılıp zamanın nasıl geçtiğini unutmak harika görünüyordu.
Ayaklanan genci gören Eflah kısa bir bakış attı.
"Nereye?İşmeye mi?" diye sordu normal bir şekilde.Aslında konuşmak istememişti amacı adamı ölçmekti.Yalnız kaldıklarında ona nasıl davranacağını merak ediyordu.
İkisi de niyetini açıkça belli etmişti ve aynı tarafta olmadıkları kesindi.Karan ona göz devirip uzaklaşırken fırsattan istifade o işini de yapabileceğini düşünüyordu.

Şimdi üçü de bu diyarda tek başınaydı.Eflah hiçbir şey yapmak istemiyor düşünmüyordu bile.Kafası tertemizdi,boştu.Her şeyi unutan bir insan gibiydi sanki.Kendisini küçük bir aktiveyle meşgul ediyordu.Sırtını ağaca dayamış,yerdeki bacaklarını birbirinin üstüne atmış,otları koparıyor ne kadar uzağa gideceklerini hesaplarken fırlatıyordu.Aklı ona kurnaz bir oyun kurmuş,çimlere dalmış gibi görünmüştü oysaki bir yandan temiz kafasını dolduruyordu.Genç adam şimdi tüm gevşekliği bırakmıştı.
Diğerleri gibi uyandığında rüyalarının silinip gitmesini istiyordu.Cadının söyledikleri onu heyecanlandırmamıştı.Ona güneşten geldiğini,yabancı bir kadının ablası olduğunu söylüyorlar,yaklaşan devrinden bahsediyorlardı.Eflah tüm bunların neresinde olduğunu anlayamıyordu içinde bile hissedemiyordu.Kontrol onda değildi mecburiyetleri varmış gibiydi.
Sorumluluk almak alışkın olduğu türden bir şey değildi.O hep tekti,kendisini bilmiş ve idare etmişti.
Başkası yoktu dünyasında,şimdi sınırları aşılıyordu.Saldırıya uğramış bir kale gibiydi,ne kadar daha dayanabilirdi bu ördüğü güçlü surlar?Her an arkasına bakmadan kaçabilir,özellikle kadını yüzüstü bırakabilirdi.O bu türden bir adamdı,kimse onu yargılamamalıydı.
Eflah kendisine farkedilmeden dokunulmuş gibi irkildi,bir kulağı dikleşmişti,arkasından  gelen su seslerine ve hoş gülüşlere göz devirdi.Kadın yanında olmasa bile onu sinir etmeyi başarıyordu.

Sara uyandıktan sonra iki adama yıkanacağını söyleyip göle doğru yol almıştı.Bitkilerin arasına girip soyunmuş,çıplak bedeniyle öylece açığa çıkmaktan çekinmişti.Ağaçtan iri bir yaprak koparıp bedenine dolamıştı.Koltuk altından başlayıp dizlerine kadar gelen,yaprak midi elbisesiyle yine de tedirgince yürüdü.İki eliyle de yaprağı göğsünün üstünde sıkı sıkı tutmuştu.Ayağıyla soğuk suya hafifçe temas edince içini çekerek geri çekildi.Bir göle girmeyeli uzun zaman olmuştu.
Heyecanlıydı,suya alışmak için onunla oynarken kıkırdıyordu.Küçük adımlarla suya girdi,omuzları ve kafası sadece dışarıda kaldığında üzerindeki yaprağı çıkarıp yanına bıraktı ve ona tutunurken havalanan ayaklarını neşeyle çırptı.Yüzmeyi bildiği söylenemezdi,abisi Karer den aldığı dersler de yarım kalmıştı,
hayatındaki çoğu şey gibi.Bir an yüzü asıldığında hemen kendini topladı ve inatla ayaklarını daha çok çırpmaya başladı.Önemi yoktu,o öğrenirdi bir şekilde.

YALANCI GÜNEŞ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin