Yanaklarını bir balon gibi şişirmişti,kendi kendine oyun oynuyordu.Nefesini tutabildiği kadar tutuyor bir yandan da içinden sakince sayıyordu,dayanamayıp dudaklarını araladığında sıkışan havayı değişik seslerle serbest bırakıyordu ardından kıpkırmızı suratıyla kıkırdıyordu.
Birileri aklını kaçırdığını düşünebilirdi ama o eğleniyordu.
Başka ne yapacaktı ki?Hem kimsecikler yoktu.Genç kadın koltuğa boylu boyunca uzanmış,
sıkıldığı günlerden birini geçiriyordu.Genç adam için gittikçe endişeleniyordu.Suratını astı,çünkü kadının son sözünden sonra yine tavırları değişmişti.Kadın yokmuş gibi davranıyor,nadiren odasından çıkıyordu.Tam da düzelmeye başlarken birden ne olmuştu?Genç kadın bir anlam veremiyordu,sözleri yanlış mıydı?Üç gündür kendisini suçlayıp,üzülse de içten içe adama patlamaya hazır bir öfke biriktirmişti.Onun bu tavırlarından yorulmuştu.Bir sorunu varsa konuşmak yerine kaçıyordu,
aralarındaki tüm bu uzaklık ve nefret bu yüzdendi.Neden kadınla konuşmuyordu?Sanki sanki bir çocuk gibiydi.Kocaman olmamış mıydı ki hala?'Daha ne kadar büyüyecek sanki.' diye geçirdi içinden kendisine söylenirken.Kadın düşüncelere dalmışken odanın kapısı açıldı.Genç kadın gözlerini kapadı.Adım seslerinden kendisine doğru yaklaştığını anladığında ise arkasını döndü.Genç koltuğun tepesinde uzun boyuyla dikilip sabır dilercesine gözlerini yukarıya kaldırdı.
"Kalk.Televizyon izleyeceğim."dedi itiraz istemeyen sesiyle günler sonra.Adam çenesini iki yana oynattı usulca,kadın resmen koltuğuna çökmüş,beş dakika boş bırakmamış ve bu yetmezmiş gibi salonu da işgal etmişti.Örtüleri bir koltuğa,kıyafetleri bir diğerine saçılmıştı.
Dağınıklık sinirlerine dokunuyordu.Genç kadın ona cevap vermek istemiyordu ama tutamadı kendisini,ısırdığı alt dudağını serbest bırakıp
"Kalkmayacağım." dedi ayaklarını rahatsızca kıpırdatırken.Sırtı hala adama dönüktü.Genç tehditkar bir yavaşlıkla dilini üst dudağında gezdirdi.
"Ev benim.Koltuk benim.Kalkman için çok az bir zaman tanıyorum.Sabrımı tüketme."dedi ellerini göğsünde kavuşturmuş,bir ayağıyla ritim tutturmuştu.Genç kadın hızla doğrulup koltuğun üstüne çıktı,ancak bu şekilde adamla boyunu eşitleyebilmişti.Onun donukluğuna karşın kadın ateş gibiydi.
"Kendinin farkında mısın?Resmen yaşadıklarıma rağmen yıkılmayan psikolojimi birkaç günde bozdun." dedi.Hırsla parmaklarıyla günleri göstermeye çalışmıştı,
beceremediğinde iyice kaşları çatıldı.Genç adam küçük bir kız çocuğu gibi görünen kadına bakmaya devam etti.Kadın bu sefer
"Ne bakıyorsun saf saf?" diye bağırdı.Genç gülmek ve kızmak arasında bocaladı.
"Saf,ben miyim?" diyebildi sadece bariz bir şaşkınlıkla sonra ekledi."Benim bakışlarım mı?" Kadın onu alaya aldığını fark edince sinirden kudursa da zoraki bir şekilde gülümseyip kendisini tekrar koltuğa attı.
"Görürsün sen.Kalkmayacağım işte.Oh olsun!" dedi titreyen bir sesle.Birazdan ağlayabilirdi.Adam derin bir nefes aldı,toparlandı.
"Sevgilinmişim gibi trip atmayı kes.Sana karşı hiçbir sorumluluğum yok ve istediğim gibi davranırım.Şimdi ben seni yerde sürükleyerek götürmeden kalk oradan."Genç kadın ilk kelimeye takılıp samimi bir şekilde konuştu.
"Ay Allah korusun." dedi.İçinden bir yandan da yazdıysa bozması için Allah'a yakarıyordu.Adam
"Amin.Zaten öyle çirkinsin ki..." dedi sertçe.Kadının kalkmayacağını anlamıştı ve onun yanındayken de bir şey izleyesi gelmiyordu,keyfini kaçırıyordu.Dediği gibi yerde sürükleyebilirdi ama uğraşmak istemedi.
"Hah?Ben mi? Allah'a çok şükür güzelim.Hem zaten her kadın güzeldir bakmasını bilene."dedi iğneleyici bir şekilde.Adam gözlerini devirdi.
"Şampuanı ne kadar kullanman gerektiğini bilmiyorsun ama afilli laflar etmeyi biliyorsun." diye karşılık verdi.Çocuklaşıyordu ama atışmak hoşuna gidiyordu.
"Kitapta miktarı yazmıyordu.Hem senin suçun,bana söylemedin." dedi genç kadın kendini haklı çıkarmaya çalışırken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI GÜNEŞ
FantasíaAyın cılız ışığının,yüzeyini beyaza boyadığı kendisine oldukça uzak suya baktı.Dudakları hafifçe kıvrıldı.Korku duygusu şeytani güçlerin elinde tutsak olmuş olmalıydı,o güçler şimdi adama fısıldıyordu.Kendinden geçmiş gibiydi.Onu bu meraktan alıkoym...