Parçaları birbirinden uzaklara düşmüş vücut parçaları toprağın üstüne rastgele serpiştirilmiş gibi duruyordu.Yüreği dehşete sürükleyen,ordan hiç çıkarmayan vahşetin tablosuydu gördükleri ve o da içindekilerden biriydi.Havada keskin bir kan kokusu vardı,kaçıp sığınacak bir yer yoktu.Nereye dönersen dön,ölümdü,cinayetti.
Gökyüzü buradaki kötülüğe
sahip çıkıyor,kararıyordu.Tepede nokta kadar görünen yerleşime yaralılar,ölüler akın akın taşınıyordu.
Kayıplar, taraftarları daha cesur daha hırslı yapıyordu.Askerleri sevdiklerinden koparıp alıyorlardı ama bu onları durdurmaya yetmiyordu.Prens Yalım,biri tarafından Luna'nın ardındaki birliklerle saldırıya geçtiği haberini almıştı.Hızla harekete geçti.
Yanındaki kadınları gönderip üzerini giydi,şimdi atın üstündeydi,tozu havaya karıştırarak,kahverengi yelesini yüzüne çarpan atını sürüyordu.Keyfinden olduğu için sinirliydi.Saatler boyunca meydanda kalıyor,kılıç savuruyordu.Her yeri yara bere içindeydi.Ruhsal olarak da yıpranmıştı.Bir anda dünyası tersine dönmüştü.Prens olmayı böyle hayal etmemişti,sarayda bile oturamıyordu.
Çadırında da rahat vermiyorlardı.
Ablası onu burda bıraktığından beri arada bir uğrar kontrol eder olmuştu.
Aylar ise genelde kendilerine de bir saldırı olma ihtimaline karşı krallıklarında tetikte oluyordu.Tek başınaydı,kumanda etmesi gereken bir ordu vardı.Bu sorumluluğun altında ezilip kalacağını hissediyordu.Savaş,aldığı on binlerce canla devam ediyordu.Duyduğu çığlıklar genç adamın kulağını patlatacak kadar şiddetliydi ama kimsenin durduğu yoktu.Bu yerde yaşamak için öldürmek lazımdı.Merhamet etmek yanlış olandı.Dünyanın düzeni burda tepetaklaktı.Prenses Luna,bazıları kanatlarıyla uçan,bazıları at üstünde bazıları çıplak ayaklarıyla koşan birliklerin başında kılıcını havaya kaldırmış,epeyce de yaklaşmıştı.
Yalım,elini kaldırdı,askerlerin arkasındaki okçular hazırlandı.Sonra elini kapadığında ok yağmuru başladı.Bunu bir kere daha yaptı.
Oklar bir kısmını yavaşlatmayı ve yere sermeyi başarmıştı.Şimdi prensin sırasıydı.İçindeki karanlığı gün yüzüne çıkardı,etrafı siyah dumanlar sardı.Yalım yamuk ağız gülümsedi.Fısır fısır şeytani seslerin yükseldiği gölgelerini ordunun üstüne saldı.Ön saflardakileri intihara çağıran prens onlara kendilerini katlettirdi.Ona kulak asmayan eğitimli prenses parıldarken kılıcıyla karanlığı delip geçmişti ve kalan iradeli askerleri de ardından görünüyordu.Hala kalabalıktılar,Luna bu savaşı sonlandırmak için yola çıkmış gibiydi.Kestane rengi gözleri kararlılıkla,doğrudan karşıya bakıyordu.Ne istiyorsa almadan gitmeyeceğini düşündürüyordu,o kaybetmezdi.Yalım,atını sürmeye başladı,tüm diyarların askerlerine karşı...Ordular birbirlerinin içine girdi,prens gücünü kullandığı için yarıya düşen performansıyla savaşıyordu.Vahşet,onun ellerinden çıkıp yayılmış gibiydi.Keskin kılıcıyla kelleleri kesiyordu,düşen başlar yerde,atılan bir elma gibi yuvarlanıyordu.Biri prensesin ayağına gelmişti.Luna,kılıcını çoktan ruhunu teslim etmiş askerin karnından çıkardı,şimdi karşı karşıya durduğu prense doğrulttu.
Yalım ile kimsenin karışmadığı bir düelloya başlamışlardı.Hayali bir çember çizmişlerdi,biri bir tarafa doğru diğeri aksine doğru gidiyordu.İlk atak dinlenmek nedir bilmeyen Luna'dandı.Sert,nefret dolu darbesini prens güçlükle karşılamıştı.
Prenses keyifle gülümsedi.
"Zayıfsın.Hiç layık olamadığın yer için çok fazla zayıfsın." dedi kışkırtıcı sesiyle.Yalım da ona küçümseyici bir gülümsemeyle karşılık verdi.
"Güzel başını anneciğime yolladığımda geç olacak Luna.Senin için." dedi ve bu kez o hilekar bir hamle yaptı,prensesi kandıramadı.Kılıç darbelerinin arasından Luna konuştu öfkeyle.Ateşin kızı alev toplarıyla ateşin oğlunu yaralamaya çalıştı,ne yaptığını bilmezken.
"Siz ortaya çıktığınızdan beri her şey mahvoldu!Ailem parçalandı,ateş beni yüzüstü bıraktı.Babam aydan vazgeçti!Hepsi sizin yüzünüzden!" dedi yüksek sesle.
"Daha fazlasına izin vermeyeceğim!Yeter!"diyerek sustu.İki kılıcın ardından keskin gözler birbirinin yaralarını deşti.Çarpışan sadece silahlar değildi şüphesiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YALANCI GÜNEŞ
FantasyAyın cılız ışığının,yüzeyini beyaza boyadığı kendisine oldukça uzak suya baktı.Dudakları hafifçe kıvrıldı.Korku duygusu şeytani güçlerin elinde tutsak olmuş olmalıydı,o güçler şimdi adama fısıldıyordu.Kendinden geçmiş gibiydi.Onu bu meraktan alıkoym...