Yıl 1607
Desteny kasabasıNorma çok heycanlıydı. En yakın arkadaşı evleniyordu.
Arkadaşının nedimesi olacaktı.Düğün için en güzel elbisesini giydi. Çok güzel olmalıydı.
'Belki düğüne o çocukta gelir.'diye düşündü. Ne saçma daha adını bile bilmiyordu ama onu gördüğünde kalbi sanki kanatlanıp uçacaktı.
Odanın kapısı çalındı. Gelen Anna. 'Abla hadi düğüne geç kalıcağız.' diye söylenmeye başladı.
Norma son bir kez daha aynaya baktı. Hazırdı.
Arkadaşı Olivia'nın düğünü köyün kilisesinde sade bir düğün olacaktı.
Olivia'yı mihrabın önünde görmek için sabırsızlanıyordu.
Olivia her zaman ki gibi muhteşem görünüyordu. Mihraba yürürken, evlilik yeminini ederken, Peter'le öpüşürken.
Norma ona çok imreniyordu. Hayır hayır kıskanmıyordu sadece onun gibi güzel ve alımlı olmak istiyordu. Tabi bir de evlenmek.
Tören sona erdiğinde o gizemli çocuğu gördü. Peter ile konuşuyordu. Onunla tanışmalıydı. Ama nasıl?
Olivia'ya söylese nasıl olurdu. Hayır olmaz kendi işini kendi yapmalıydı.
Peki o kadar cesurmuydu. Hayır. Asla cesur biri olmamamıştı.
O bu düşünceler içerisindeyken gizemli çocuk yanına geldi.
Norma'nın kalbi yerinden çıkacak gibi oldu. Eli ayağına dolandı. Bir şeyler geveledi.
Çocuk Norma'nın saçmaladığının farkındaydı ama görmezden geldi.
'Merhaba ben David. İsminizi bahşedermisiniz.'
Norma buna inanamıyordu. Sonunda onunla konuşmuştu. Kekeliyerekte olsa sonunda ismini söyleyebilmişti.
Gitme vakti geldiğinde David onu evine bırakmayı teklif etmişti.
Norma bu teklifi seviç içinde kabul etti. Yol boyunca konuştular. Norma artık kendisi gibi davranabiliyordu.
Şaşırtıcı çünkü Norma çok az sayıda insanın yanında kendini rahat hissediyordu.
David de o insanlardan biri olmuştu bir anda.
Bu arkadaşlıkları aylar sürdü. En sonunda David Norma'ya evlenme teklifi etti.
Kısa bir süre sonra nişanlandılar. Ama nişanlanmalarının sevincini yaşayamadılar.
Peter o ölümcül hastalığa yakalanmıştı. Herkesin başka bir isim verdiği bu hastalığa Norma ecel diyordu.
Olivia çok kötüydü. Peter'i iyileştirmenin bir yolunu arıyordu. Norma Olivia'nın çabasını destekliyor ama onun Peter'i kurtara bileceğine inanmıyordu.
Hekimler , din adamları bir çağre bulamamışlardı. Olivia ne yapabilirdi ki?
Hastalık bütün köye yavaş yavaş yayılmaya başladı. En sonun da Norma da hastalandı.
Ölmek istemiyordu. Sevgilisinden canından çok sevdiği David'den ayrılmak istemiyordu.
David onu her gün ziyarete geliyor ama Norma onun yanına gelip hastalık kapmasını istemiyordu.
Norma onu görmek istiyor ama bunu yaparsa sevgilisi de hastalanırdı. Hayır böyle bir bencillik yapamazdı.
Bir gece ne olduysa Norma'nın acıları birden kesildi. Kendini iyi hissediyordu. Acaba ölmüşmüydü. Hayır cennet Norma'nın küçük odasına benziyemezdi.
Sabaha karşı David geldi. Artık her şeyin düzeldiğini ve Norma'nın ölmeyeceğini söyledi.
Norma'nın aklı almıyordu. Bu nasıl olmuştu. Tanrı David'i çok seviyor diye canınımı bağışlamışdı.
Aradan bir kaç gün geçtiğinde Norma her şeyi yavaş yavaş anlamaya başlamıştı.
Hastalığı geçmemiş bir lanete dönüşmüştü. Hâlâ güneşe çıkamıyordu. İştahıda baya açılmıştı. Annesinin yaptığı yemekleri sevmez olmuş tuvukları çiğ ve kanlı yiyordu.
Zamanla kendisine ve onun gibilere gececi dendiğini öğrendi. Bir hayvan gibi ona isim mi takmışlardı. Peki David ona ne diyordu?
Bu kabul edilemezdi. Norma'nın da bir gururu vardı.
Bu durum Norma'nın sinirlerini bozuyordu. İyileştikten sonra zaten iyice asabi olmuşdu. Öfkesini kontrol edemiyordu. Zaten öfkeden başka bir şey hissetdiğide söylenemezdi.
Bu durum David ile olan ilişkisinede yansıyordu. Norma bir gün çok kötü bir hata yaptı. Ne mi?
David ile kavga ederken kendine hakim olamadı. Ona saldırdı. David az daha ölüyordu.
Bir kolu ve kaburgası kırılmışdı. Bir de omzunda bir yara vardı.
Günlerce baygın yatdı. Gözlerini açdığında o da bir gececi olmuştu. Mucevi bir şekilde kırıkları da iyileşmişdi.
Gececi olduğunu kimseye söylemedi. Gelen tanıdıklara ise hasta numarası yapıyordu.
Geceleri ise sevgilisini aramak için dışarı çıkıyordu.
Norma evden ayrılmışdı. Onu bulamıyordu. Tam 2 hafta boyunca Norma'yı bulmak umuduyla dolaşdı.
Sonunda onun izini bulmuşdu. Bulmuşdu ama her şey için çok geçdi.
Norma David'e zarar verdiği için çok pişman ve üzgündü. Sevdiği adama bunu yapıcak kadar değiştiyse yaşamaya hakkı olmadığını düşünüyordu.
Ölmesi gerekiyordu. Hem de en acı biçimde.
Cadı avcılarına teslim oldu. Kendisinin bir cadı olduğunu ve kötü büyülerle insanlarla oynadığını söyledi.
Yargılandı. Sonunda günahkar ilan edilip yakıldı.
David bunları öğrenince yıkıldı. O da ölmek istiyordu.
Onu engelleyen Lucille isminde bir köylü kızı oldu.
Ona ne yapmışdı. Büyü mü? Hayır bir kehanetde bulunmuştu.
'Daha ölmek için zamanın gelmedi. Koruyucu olarak bir görevin var. Onu bulman gerekiyor.'
Ne görevi, kimi bulucaktı? Lucille sanki David'in aklını okumuş gibi devam etti.
'Bir kızı bulucaksın. Gül kokulu bir kızı. Onu farklı bir zaman ve farklı bir diyarda bulabilirsin. Onu bulman uzun zaman albilir. Sakın pes etme. Onu bulduğunda ise sen daha ne olduğunu anlamadan kader ağlarını örecek ve kızda sana katılacak. Onu ne pahasına olursa olsun koru. O büyülü dünyanın tek umudu olacak.'
Lucille David'in eline iki tılsım tutuşturdu.
'Bu seni güneşten koruyacak zamanı gelince birini kıza vermelisin.'
Bunları söyledikten sonra Lucille oratadan kayboldu.
David ne yapıcaktı? Artık bir görevi vardı. Belkide ihtiyacı olanda böyle bir şeydi.
Peki Norma'yı unutabilecek miydi? Zaman her şeyin ilacıdır. Bir ölümsüz için zamandan bol ne var ki?
Aradan yıllar geçti. Norma David için zamanın tozlu raflarında kayboldu. Kokusunu, sesini, gülüşünü hiç birini hatırlayamıyordu. Sadece duru mavi gözlerinde ki bakışı unutmadı.
Yüz yıllar geçti. David diyar diyar gezdi. Ve bir gün David daha ne olduğunu anlamadan kader ağlarını ördü. Kız ona katıldı.
Böylelikle maceraları başlamış oldu.
![](https://img.wattpad.com/cover/38642621-288-k385122.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PADAMRA
FantasíaBüyülü bir dünyanın kapılarını aralayın. Vampirler, cadılar , ölüler, deniz kızları, orman perileri ve bir de yasak kitap PADAMRA. tüm hakları saklıdır.