Rüya I

97 13 8
                                    

1 ay sonra...

Son bir ayda çok şey değişti. Lucy, Sally ve Jack bizimle yaşamaya başladı.

Ablamın hamile olduğunu öğrendim. Okuldaki notlarım yerlerde sürünüyor...

Tek değişen şey bunlar değil elbette.
Son bir ayda geçirdiğim duygusal sarsıntının bir tarifi yok.

Yersiz ağlama krizleri, gereksiz öfke nöbetleri, kırılan bir kaç vazo ve geceler boyu gördüğüm rüyalar.

Rüyalar dışında her şey düzeldi. Duygularım eski Rosie daha yakın. Okuldaki notlarımı düzeltmem için David ve Jack'le ders çalışıyorum.

Umarım gördüğüm rüyalarda son bulur. Her gece aynı rüyayı görüyorum. Yani aynı sayılır. Her seferinde daha gerçekçi ve daha ayrıntılı oluyor.

Sırf rüya görmemek için uyumuyorum. Kaç dizi serisi bitirdiğimi bile bilmiyorum.

David ' Rosie benim çok uykum geldi yatmaya gidiyorum daha oturacak mısın sen?' dedi.

'Sezon finalindeyim çok heycanlı onu izleyip yatarım. İyi geceler.'

'İyi geceler.'

David ve diğerlerine gördüm rüyalardan bahsetmedim ama bir teslik olduğunun farkındalar. Ama bir şey söylemiyorlar.

Böylesi daha iyi.

David gittikten sonra dizime geri odaklandım. Saat 4 sularında artık dayanma gücüm kalmadı. Televizyonu kapattım ve koltuğa uzandım. Gözlerim istemsiz bir şekilde kapanmaya başladı.

Kısa bir süre sonra kendimi uykunun kollarında buldum. Ve yine o rüya başladı.

1703
Küçük bir evdeyim. Temiz, düzenli ve sevimli bir ev burası. Bu evde kendimi güvende ve huzurlu hissediyorum. Gündelik işlerle meşkulüm.

Bir ses duyuyorum. Bebeğimin sesi. Bebeğimin beşiğine doğru ilerliyorum. Parmağımı pembe tombul yanağında gezdiriyorum ve ağlamasın diye tatlı bir ninni fısıldıyorum ona. Bu tanıdık ninniyi duyunca rahatlıyor. Benim varlığım ona huzur veriyor.

Bebeğimin uyuduğundan emin olduğumda gündelik işlerime geri dönüyorum.

Kapı sabırsızca ve inatla çalıyor. Kim bu hatsiz diye söyleniyorum. Bebeğim yeni uyumuşken onun uyanmasından korkuyorum. Tahta kapıyı aceleyle açıyorum.

Karşımda saçı başı dağılmış Jane duruyor. Güzel yüzünde bir telaş. Korku dolu gözlerle bana bakıyor.

'Biliyorlar bizi biliyorlar kaçmamız lazım Isabel. Zayıf noktamızı her şeyimizi biliyorlar. Acele et buradan gitmeliyiz.' diyor.

Ne demek istediğini hemen anlıyorum. Bebeğimi bir sepete koyup kapıyı bile kapatmadan Jane'nin peşinden orman doğru koşuyorum.

İçimdeki korku tarif edilemez. Kendim için değil bebeğim için korkuyorum. Geçen ay köy meydanında yakılan anne kız geliyor aklıma. Daha da endişeleniyorum bebeğim için.

Orman sonbahar yapraklarıyla kaplı. Her adımımda sanki müzikmiş gibi hışırdıyor yapraklar.Topuz yaptığım kıvırcık kumral saçlarım rüzgarda dans ediyor. Soğuk hava ve ormanın o mistik kokusu ciğerlerime doluyor.

Ağaçların daha sık olduğu sağ tarafa sapıyorum. Beni ve bebeğimi burada bulmaları daha zor. Koşmaya devam ediyorum bir süre sonra korkunç bir çığlık duyuyorum. Bu Jane'nin sesi. Onu yakalamış olmalılar. Jane benim kardeşim gibi onu kurtarmak çok istiyorum ama bebeğimi düşünmeliyim. Affet beni Jane diye sayıklıyorum.

Ormanın derinliklerine doğru yol almaya devam ediyorum. Bebeğimin yüzü soğuktan ve korkudan kıpkırmızı olmuş durumda. Ama hiç sesini çıkarmıyor. Kara gözlerini suratıma dikmiş sanki ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibi.

Bebeğime bakarken bir ağacın köküne takılıp düşüyorum. Yaprakların üzerine yığılıyorum. Yaprakların arasında bir salyangoz görüyorum. Korkuyla hemen geri sıçrıyorum.

Sepetinden düşen bebeğimin ağlama sesi gittikçe yükseliyor. Hemen onu kucağıma alıp susturmaya çalışıyorum. Bizi duymalırından endişeli bir şekilde etrafıma bakınarak bebeğimin susması için ninni söylüyorum.

Hiç bir işe yaramıyor. Bebeğim daha da çok ses çıkarmaya başlıyor. Ne yapacağımı bilmiyorum. Tek bildiğim oradan uzaklaşmamız gerktiği. Tam ayağa kalkarken boğnumda bir zincir hissediyorum.

Bizi buldular. Kalın zincir sanki ateştenmiş gibi boğazımı yakıyor. Etrafımızda dört kişi var. Biri kucağımdaki bebeğimi alıyor.

Bebeğimi alan üstü başı kir pas içinde olan adam oteriter bir şekilde konuşmaya başlıyor.

'İblis tohumunuda getirmiş dünyaya.' diyor.

'Bir yanlışlık yapıyorsunuz biz sizin aradığınız kişiler değiliz.' diyorum. Çaresiz bir şekilde inanmalarını umut ediyorum.

Hiç bir işe yaramıyor bağazımdaki zinciri biraz daha sıkıyorlar. Ve bebeğimi alan adam tekrar konuşuyor.

'Bir hata yapmadık. Günah dolu ayinlerinizi gören bir şahit var.' diyor.

O an anlıyorum. Benim kurtulma şansım yok ama bebeğimi kurtarabilme umuduyla lafa giriyorum.

'Bebek benim bebeğim değil onu bir kadından çaldım. Aylardır evde olman tüccar kocamıda bizim bebeğimiz diyerek kandırdım. Lütfen onlara bir zarar vermeyin.' diye yalvarıyorum.

'Buna peder karar verir.' diyor bebeğimi tutan adam.

Beni boğnumdaki zincirden tutarak sürüklemeye başlıyorlar. Zincir boğazımı yakıyor ama bu umrumda bile değil. Umurasadığım tek şey hâlâ ağlamakta olan bebeğim oluyor...

PADAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin