Anlat bakalım

240 21 14
                                    

Bir ağacın altına oturup sorumu yeniledim.
'Neden ben?'

Yüzünde tanımlayamadığım bir ifadeyle yanıma oturdu.
'Gerçekten bilmiyorum. Her şey bir anda oluverdi.' dedi.

Evet gerçekten mükemmel(!) bir açıklama. Bu lafın üstüne nedenir ki şimdi?

1. Olsun ya, olan olmuş canını sıkma.
2. İyi halt ettin.
3. Yaşasın ölümsüzüm.

Hiç birini söylemedim. Onun yerine ' Kafamı kurcalayan bir sürü soru var bunları cevaplayabilir misin?'dedim.

Ne yapabilirdim ki? Ona ihtiyacım var. Bana yardım edebilecek tek kişi o.

Sıcak bir şekilde gülümsedi ve 'Evet istediğin her şeyi sorabilirsin ama ilk öce benim sana bir şey sormam lazım.' dedi.

Kafa salladım.

'Niye gece yarısı ormandaydın?' dedi.

Bu soru beni kendime getirdi. Benim annem ve babam ölmüştü. İnanamıyorum onaları nasıl unuttum.

Yüzümdeki boş ifadeyi görünce ' Ne oldu hatırlamıyor musun? 'dedi.

'Hatırlıyorum. Hastanedeydim annem ve babamın ölüm haberini almıştım. Çok kötüydüm. Duvarlar üstüme geliyordu resmen ama şimdi üzülmüyorum. Yani üzülemiyorum. Onun yerine kocaman bir boşluk var içimde.'

'Anlıyorum seni. Duygularını kazanman biraz zaman alabilir.'dedi.

'Bu ne demek şimdi?'diye sordum.

'Biz insanlar gibi duyguları yoğun yaşayamıyoruz. Hepsi yüzeysel. Zamanla tekrar bu duyguları hissetmeye başlayabilirsin. Ama ne kadar zaman alıcağını bilemem. Bana bağırırken baya sinirli olduğunu düşünürsek uzun sürmez.' dedi.

Belki de bu iyi olmuştur. Hiç üzülmemek güzel olsa gerek. Değil mi? Neyse.

'Anladım. O zaman sorularıma başlayabilirim.'

'İlk vampirler nasıl oluştu?'
Genel bir sorusan başlamak bana daha doğru gelmişti.

'Güzel soru. Nasıl başlasam?' boğazı temizledi ve yeniden konuşmaya başladı.

'Bundan çok uzun zaman önce vebadan bile ölümcül bir hastalık vardı. Dünyanın her tarafına yayılmış bir hastalık.

İnsanların kanının çekildiği, güneşten ciltlerinin yandığı kuruyarak son nefeslerini verdikleri bir hastalık.

Günlerden bir gün Olivia adında ki genç ve güzel bir cadı desteny kasabasına taşınır.

Burada çobanlık yapan Peter adındaki gence aşık olur.

Peter de ona aşık olmuştur. Olivia artık ondan sır saklamak istemez ve cadı olduğunu söyler.

Bunu yaparak her şeyi riske atmıştır. Peter onu cadı avcılarına verebilirdi.

Ama yapmadı. Sevdiği kadının cadı olması umrunda değildi.

Genç aşıklarımız sade bir düğüle evlendiler çok mutlulardı.

Ama mutlulukları çok uzun sürmedi. Peter o lanet hastalığa yakalanmıştı. Ölücekti.

Olivia bunu kabullenemedi.
Nasıl kabullenebilirdi. Sevdiği adam acı çekerek ölücekti.

Bir çağresini bulmalıydı. Buldu da.

Yasak kitap padamra'yı buldu. (Kitabı nasıl ve nerede bulduğu bilinmiyor.) İçinde dünyanın en karmaşık ve etkili büyülerin bulunduğu kitabı.

Sevgilisini ölümsüz yapıcak bir büyü yaptı. Ama daha önceden de demiştim Olivia genç bir cadıydı. Ve büyüsü tam onun istediği gibi olmadı.

Sadece sevgilisini değil diğer hastalarıda o zamana kadar bilinmeyen bir canlıya çevirdi.

Bu canlı güneşte dolaşamayan kan içmek zorunda olan güçlü ve ölümsüz bir canlıydı.

Olivia yaptığı hatayı anladı ama artık her şey için çok geçti.

Padamra'yı kimsenin bulamayacağı bir yere sakladı ve sevgilisiyle ortadan kayboldu.

Olivia'nın yaratdığı canlılara ne oldu diye sorucaksan, onlara gececiler dediler.

Ve başlarda çok iyi geçiniyorlardı ta ki bazıları yoldan sapıncaya kadar. Yoldan sapmadan kastım insan kanı içinceye kadar.

Gececiler avlanmaya başladı. Sayıları çok azaldı.
Onlarda saklandılar ve zamanla unutuldular.

Sonra bir kaç yerde görüldüler. Haklarıda yazıldı çizildi en sonunda vampir ismi konuldu. İşte bizim hikayemiz böylece başlamış oldu.'

'Güzel hikaye. Tek kötü tarafı güneşe çıkamamak.'

'Evet vampirler güneşe çıkamaz ama biz ikimiz çıkabiliriz.'

'Nasıl yani?'

Bileğimdeki içi boş yıldız bilekliğini göstererek'İşte bunun sayesinde.' dedi.

'Bu ne ki?'

'Bu bir tılsım bir cadı tarafından bana armağan edilmişti. Güneşte rahatca dolaşmana yarıyor artık senin.'

'Peki ya sen yani tılsımını bana verirsen sen nasıl güneşte dolaşacaksın?'

'Merak etme Lucy çok bonkördür ben de bir tane daha tılsım var.' dedi bileğindeki ay şeklindeki tılsımı göstererek.

İlginç.' Lucy sana niye iki tane tılsım verdi.'

'İleride lazım olur diye hem fena mı güneşe çıkabileceksin. Ha bu arada ben hayvan kanı içiyorum ve geriye kalan vampirleri %98 de.'

'Tüh bende eski sevgilimi gırtlaklayabileceğim için seviniyordum.' Gülüştük.

'Niye insan kanı içmiyoruz? Yanlış anlama filmlerde hep insan kanı içiyorlarda ondan soruyorum.'

'Etik değilde ondan. İnsan kanını sadece gezginler içer. Onlar da dönüşmeden önce psikolojik sorunlar yaşayanlar.'

Saçma ama uzatmıyorum.
'Yanlız mısın?'

'Evet'dedi.

'Bir arkadaşın olsun diye mi beni dönüşdürdün.'

'Bilmiyorum. Gerçekten binlerce kez özür dilerim.'

Özür dilermiş özürü hiç bir şeyi değiştirmeyecek. Neyse artık tartışmanın hiç bir anlamı yok.

O kadar vampir kitabı okumama rağmen aklıma başka soru gelmiyordu.
'Başka bilmem gereken bir şey var mı?' diye sordum.

'Hmm aynada görünürüz, kutsal su ,sarmısak, haç ve buna benzer şeyler bize etki etmez. 3 günde bir kan içeriz. Günlük hayatında kanı sulandıran besinler alırsan süre uzayabilir. Onun dışında yanmazsan ölmezsin.'

'Tamam anladım benim artık gitmem gerekiyor beni çok merak etmişlerdir.'

'Haklısın zaten 4 gündür sürekli devriyeler seni arıyor.'

'Ne! Bu ne demek?'

'Şey söylemeyi unuttum 4 gündür uyuyorsun. Devriyeler gelince seni ağaca çıkarıyordum seni anca böyle saklayabildim.'

Ne inanmıyorum koskoca 4 gündür uyuyormuyum ben?
Hemen eve gitmem gerek hem de hemen.

PADAMRAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin