GEÇMEMİŞ

33 1 0
                                    

Kahvaltı boyunca suskundu Buse. Ege bir şeylerin yolunda olmadığının farkındaydı. Sürekli sohbet açmaya çalışıyor fakat karşılık bulamıyordu. Buse farkında olmadan Ege'nin O anına takılıp kalmıştı. Ve ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yokken bunu başarmıştı. Çünkü Ege'nin uyurken gösterdiği tepkiler ve çıkardığı sesler onu buna sürüklemişti. Kahvaltıdan sonra yürüyüşe çıktılar. Yayla turunun son saatleriydi. Belki de Buse birkaç saat sonra hoş bir anı olarak kalacaktı. Bir şeyleri kurcalamanın anlamı olmadığı konusunda kendisini ikna etmeye çalışıyordu Ege. Buse ise kendine tanıdık gelen ve cevaplarından korktuğu soruları başkasına sormaması gerektiği konusunda çoktan kendini ikna etmişti. Aralarındaki bu keskin sessizliği bozan Mocha olmuştu. Çantadan bunalmış dışarı çıkmak istiyordu.

BUSE — Sanırım çıkmak istiyor Ege.
EGE — Evet, fark ettim. Kaçacak hali yok ya çıkartalım onu da.
BUSE — Kaçsa peşinden gitmeyecekmişsin gibi bir imayla söylemene alınır bak.
EGE — Zamanında deneyip yanıldım. Gitmek isteyeni tutmaya çalışmak kendinden uzaklaşmana sebep oluyor.
Yine bir sessizlik oluştu. Mocha uçuşan kelebekleri kovalıyor, çiçekleri ve yeşillikleri kokluyordu.
Buse lafa girecek gibi oluyor sonra vazgeçiyordu. Yakında bu gezi sonlanacak ve bir daha görüşmeyeceklerdi belki de... Çabalamasına değer miydi? Ani bir kararla ağzından birkaç kelimelik bir şey çıktı:

BUSE — Anlat lütfen.

Ege her şeyin farkında olduğundan bir süredir "Anlatmak istesem nereden başlamam gerekir" diye düşündü.

EGE — Ne kadarını anlatmalıyım, anlatmalı mıyım emin olamadığımdan sessizliğim.
BUSE — Bir başlangıç seç ve sonrasını akışına bırak. Ayağın alışsın diye ilk seans ücretsiz.
EGE — Bak ben bunu unutmam. Demek öyle. Ayağım alışsın.
BUSE — Yoksa anlatacağın yok ne yapalım?

Ege biraz daha düşündü. Nereden başlayacağı konusunda artık emindi. Anlatıp anlatmamak noktasında kendini ikna etmesi gerekiyordu. Bu sırada Mocha yavaş yavaş gelip oturmakta olan Ege'nin kucağına kıvrıldı. Yorulmuş gözüküyordu. Ege Mocha'yı severken Buse meraklı gözlerle Ege'ye bakıyordu.

EGE — Tahmin ettiğin üzere bir ilişkinin hikâyesi olacak bu anlatacaklarım. Altı yedi yıl olmuştur. Tesadüfen karşılaştım onunla. Konya'da okuyan kuzenimin içinde bulunduğu bir toplulukta çekilmiş bir fotoğrafını gördüm. Normalde pek önemsemem ama kucağında küçük beyaz bir kedi tutuyordu sanırım o dikkatimi çekti. Fotoğrafın paylaşıldığı sosyal medya platformunda gönderiyi beğenenler arasından fark edip takibe almıştım. Başlarda hiç dikkat etmesem de zamanla paylaşımlarını beğendiğimi fark etim.
BUSE — O seni takip etti mi peki?
EGE — Hayır etmemişti, bu durum önemsizdi benim için başlarda. Kendine ait sözler ya da düşünceler paylaşmak yerine o anki ruh halini anlatır şekilde başkalarının gönderilerini paylaşıyordu. İyi olmadığını fark ettiğim paylaşımlarının ardından ona bir mesaj göndermek istedim. Fakat bunun için onunda beni takip etmesi şartmış. Bende dikkatini çekebilmek için paylaşımlarına yorumlar atmaya başladım. Bir süre sonra anladı nihayet ve takip etti. Ama bu seferde zaman geçmiş mesaj atmama gerek kalmamıştı.
BUSE — Yazmak isteyen bir şekilde yazıyor ama bilmelisin.
EGE — Sanırım bilinmezlikler beni biraz ürkütüyor. Nasıl tepi vereceğini, nasıl davranacağını bilmediğin birine öylesine adımlar atıp onda olmaması gereken bir ön yargı oluşturabilirsin. Bir süre yine sadece paylaşımlar altında kısa yorumlarda iletişimlerimiz oluyordu. Oda benim paylaşımlarıma yazıyor bu şekilde küçük cesaretlenmeler elde ediyordum.
BUSE — Artık herhangi bir sebeple yazman daha kolaylaştı. Ama sen yine de bir temele oturtmak istemişsindir.
EGE — Aynen öyle. Üzgün olduğunu hissettiğim paylaşımların ardından yorum atmak yerine nasıl olduğunu sorduğum bir mesaj attım. Detay vermek istemediği bir ayrılığın sonrası gelen üzüntüydü ondaki.
BUSE — Savunmasız masum bir ceylan.
EGE — Öyle de dememek lazım. Evet onunla iletişim kurmak istiyordum ama elde etmeyi düşündüğüm bir şey olmadan. Bir merak, bir anlamsız yakınlık hissi.
BUSE — Anladım.
EGE — Sonraki zamanlar kısa sohbetlerin uzadığı, artık ona hakkında sorular sorabildiğim bir döneme evirilmişti iletişimimiz. Bazen sorular soruları çağırıyor, tebessümler yerini kahkahalara bırakıyordu. Kitaplara ve edebiyata olan ortak tutkumuz sohbetlerin daha kaliteli geçmesini sağlıyordu.
BUSE — Hiç kafa yoramıyorum ben valla bunlara, ama bana bir şiir okunması hoşuma gider hep.
EGE — Sesli iletişimimiz yoktu maalesef. Oradan devam edeyim o halde. Üniversite üçüncü sınıftaydım ben o ise henüz ilk sınıftaydı. Dönem sona ermiş oda bende yaşadığımız şehirlere dönmüştük.
BUSE — Aynı şehir değildir tabi.
EGE — Yok o Sinop'a dönmüştü. Bir süre yazamayacağını bildiren bir mesaj gelmişti. Tamam deyip geçemedim nedense. Nedenini sorguladım ve internetin çekmeyeceği bir yerde babaannesinin yanında olacağını söylemişti. Eğer olurda konuşmak isterse bu sürede telefon numaramı verebileceğimi söyledim. Başta gerek olmadığını söylese de sonradan istedi. Ama arayıp aramayacağı noktasında söz vermedi.

BUSE — Ama aramıştır.
EGE — Aramadı ama kısa sms atmıştı.
BUSE — Whatsapp'ı yok muymuş?
EGE — O zamanlar çok kullanılmıyordu sms daha iyi bir seçenekti sanırım.
BUSE — Haklısın aklım şimdiye gitti. Sen devam et. Ama biraz hızlan. Vakit daralıyor.
EGE — Saat çabuk geçiyor burada nedense. Neyse işte, bir süre sms ile devam etti iletişimimiz.
BUSE — Bölüyorum ama hiç mi konuşmadınız? Yoksa...
EGE — Yoksa ne?
BUSE — Aklıma bir şey geldi ama neyse.
EGE — Ne geldi merak ettim.
BUSE — Sesini hiç duymayınca erkek mi çıktı diyecektim ama içimden güldüm. Uzun sürdüğüne göre erkek değildir.

Ege bir süre duraksadı ve durgunlaştı. Uzaklara dalmıştı. Buse onu o ana sürüklemişti istemsiz. Buse parmağını şaklatıp:

BUSE — Burada mıyız? Dünya'dan Ege'ye...
EGE — Buradayım buradayım. Yok yok birkaç gün sonra konuşmaya başladık. Sesi biraz tuhaftı. Beni içine çeken bir girdap gibi geliyordu. Bazen o konuşurken dalıp gidiyordum. Bazen gerçekten telefon çekmiyor yarıda kalıyordu sohbetler. Bir fotoğrafı vardı zihnimde evet ama o güldüğünde canlanıyordu gözlerimin önünde.

YANILGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin