Yol Ayrımı

30 0 0
                                    

Emir günün yoğunluğu ve yorgunluğuyla nihayet ofisten çıkabilecek zamana ulaşmıştı. Yapılacaklar listende bir numarada Hande olsa da gözü Funda hanıma takılıp duruyordu. Funda hanımı aramak yerine mesaj atmakla yetinmişti:

"Yarın öğle yemeğinde size uygun bir yerde görüşelim mi Funda Hanım?"

Perihan'la kısa bir gün değerlendirmesi yapıp her şeyin yolunda olduğunu onayladıktan sonra Hande ile buluşmak üzere yola koyuldu. Garip bir neşe vardı üzerinde. Kendindeki değişikliklerin farkındaydı Emir ama karşı koymuyordu. Bu sefer akışta kalacaktı. Hande ona tanıdık olmadığı bir gizem gibi gözüküyor ve ona yaklaştıkça iyi hissediyordu.

Hande'yi evinin önünde beklerken gördü uzaktan. Yaklaştığını belli etmek için motorunda deviri yükseltti biran için. Hande başını hemen çevirmişti.

HANDE — Serseri misin sen ne bu ergen halleri? Yakışmadığından değil ama konduramadım.
EMİR — Sana da merhaba güzelim.
HANDE — Sahiden güzelin miyim?

Hande Emir'in kaskını çıkarmasına izin vermeden kaskından öpüp "Merhaba" dedi.

EMİR — Senin ki yerinde.
HANDE — Rengini sevmedim, bana yeni bir kask alalım mı? Ama ayrılırsak bende kalır anlaşalım başta.
Kaskını takmasına yardım ederken Emir konuşmaya devam etti.

EMİR — Anahtarımı geri ver de ne istersen sende kalabilir.
Hande Emir'in kaskına vurdu.

HANDE — Uyuzlaşma hemen şakasına dedim hemen ciddileşiyorsun.

Emir arkasına oturan Hande'nin ellerini belinde birleştirdi.

EMİR — Nereden biliyorsun benim de şaka yapmadığımı?
HANDE — Onu da çözeceğiz. Şimdi nereye gidiyoruz?
EMİR — Aç mısın? Çünkü benim bir şeyler yemem lazım öncelikle.
HANDE — Sana gitmediğimiz sürece eşlik ederim.
EMİR — Yok yok kontrolden çıkıyorsun evde, dışarıda bir yerde. Seni sevdiğim bir yere götüreceğim.
HANDE — Neden hep böyle imalı laf sokmalı senin cümlelerin bakayım?
EMİR — Kadın kısmı hemen şımarıyor. Alışma hep güzel sözlere. Sonra hep daha fazlasını istiyorsunuz.

Emir Hande'nin çemkireceğini öngörüp gaza basmıştı, Hande konuşsa dahi duyamayacaktı. Marina'ya geldiklerinde şaşırmıştı Hande. Emir'in biraz önce söylediklerini unutmuştu bile. Ya da en azından biraz daha geç bahsini açacaktı.

HANDE — Nereye gidiyoruz?
EMİR — Karşıya, Türkiye manzaralı bir akşam yemeği güzel olmaz mı?
HANDE — Karşıya deyince Karşıyaka sanmıştım ama inanmıyorum ya, ne zamandır hayalini kurup yapamamıştım. Öylece gidebiliyor muyuz? Nasıl gideceğiz?


Tekneden inen bir kaptan her şeyin hazır olduğunu söyledi. Emir tekneye çıkıp elini Hande'ye uzattı.

HANDE — Pasaport falan yok bende sorun olmaz değil mi?
EMİR — Benimleyken sana kimse bir şey soramaz. Beni tanırlar orada. Yine de bazen sıkıntı çıkarmak isteyenler oluyor, çözüyoruz. Neyse ki orada da sevilen biriyim.
HANDE — Tekne senin mi?
EMİR — Sorular havada uçuşuyor bakıyorum. Gel rahatına bak. Bir şeyler içelim biraz dinlenelim.
HANDE — Ama cevap vermiyorsun hiçbir şeye. Kaçak mülteciler gibi denize atmasınlar beni.
EMİR — Yüzme biliyor musun?
HANDE — Ya öyle deme bak korkarım. Hava kararınca yüzmeyi sevmem.
EMİR — Tekne ile 45 dakika zaten. Sabaha kadar yüzmen gerekir.
HANDE — Bak öyle bir ihtimal varsa dönelim.

Emir iki tane şişe çıkarıp üzerine baktı. Açtıktan sonra ikisini de Hande'ye uzattı. Birkaç atıştırmalık alıp manzaraya karşı oturdu ve Hande'yi yanına çağırdı, sağa açılmış koluna doğru gelmesi için.

HANDE — Peki ya yemek yemeyeceğimi söylesem ne olacaktı? Sonuçta anahtarlık için plan yaptık.
EMİR — Zaten asıl amacımız sana anahtarlık almak ama karşıdan.
HANDE — Nasıl yani zaten adaya mı gidecektik sadece anahtarlık için.
EMİR — Evet güzel bir yer var kapanmadan yetişebiliriz.
HANDE — Bak sen çıtayı hep yüksekte tutuyorsun. Sonra alışmaktan dem vuruyorsun.
EMİR — Ne kadar şanslı olduğunun farkında bir genç hanım.

Gülüşmeler ile geçen kısa yolculuk sonrası karşıya ulaştılar. Kaptan'ın Sakız Adası yetkilileri ile konuşması sadece birkaç saniye sürmüştü. Ardından Emir ve Hande adada gezintiye başlamıştı çoktan. Hande gördüğü her şeye bakıp incelemek istiyordu. Emir ise Hande'den bağımsız Perihan'a bir şeyler alıyordu. El yapımı güzel bir anahtarlık beğendikten sonra Hande, Emir'in bahsettiği akşam yemeği için biraz yukarı tırmanmaları gerekti. Gerçekten manzarasına hayran kalmıştı Hande. Masaya oturduklarında çok geçilmeden bir kadın Emir'e hoş geldin demek için masaya kadar gelmişti.

EMİR — Gel bizle otur biraz Lilian. Tanıştırayım. Kız arkadaşım Hande.

Hande yola çıktığı andan beri acaba Emir daha öne kaç kişiyi böyle götürmüştü diye düşüncelere dalmıştı çoktan. Şimdide güzel bir kadını masaya davet etmişti.

LİLİAN — Memnun oldum. Emir genelde erkek arkadaşlarıyla gelir şaşırdım açıkçası. Telefonda özel misafirim dediğinde anlamalıydım.
HANDE — Bende memnun oldum. Çok güzel Türkçe konuşuyorsunuz. Hayran kaldım.
LİLİAN — Büyük babam Türk benimde. Haliyle biraz konuşabiliyorum. Hem de potansiyel müşterilerimizde Türk olunca bir nevi şart oluyor. Size afiyet olsun şimdiden. 

YANILGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin