YALAN

24 0 0
                                    

Ege gözleri kapanmadan önce elini telefonuna attı ve rehberinde bir ismi bulmaya çalıştı.

EGE — Alo, ne haber? Uzun zaman oldu görüşmeyeli.
ZEYNEP — Ege sen misin? Sesin neden böyle geliyor hasta mısın?
EGE — Evet biraz üşüttüm sanırım.
ZEYNEP — Neden dikkat etmiyorsun kendine. Yakınında da değilim ki eskisi gibi geleyim hemen.
EGE — Uzakta da olsan bir telefonumla gelirsin diye ummuştum.
ZEYNEP — Ajitasyon yapma bana. Bir saniye bekle.
EGE — Bakma boşuna var.
ZEYNEP — Sen her şeyi düşünmüşsün yine.
EGE — Sadece hazırlan ve gel işte. Çözmemiz gereken şeyler var.
ZEYNEP — Acaba yine neler kurcalıyorsun. Neyse dur oyalama beni. Düşünmem lazım. Yarın yerime bakabilecek birini bulmam lazım.
EGE — Halledersin sen. Kapatıyorum ben. Biraz uyurum.
ZEYNEP — Kendine dikkat et ben gelene kadar.

Ege uyumak istemese de vücudu aksini düşünüyordu. Gözlerini kapatır kapatmaz uyumuştu. Sancılı garip rüyalar görmüştü. O andan farklıydı; gelecekte şehir yığınları arasında çatışan iki grubun arasında denge kurmaya çalışan biriydi. Bunun için kayıplar verip, istemese de canlar alıyor hayatta kalmaya çalışıyordu. İlkel silahlar kullanıyor, mekanik silahların tükenirliğine meydan okuyordu. Bu derin rüyadan uyanmasına çalan kapı zili sebep olmuştu. Her ne kadar daha yeni uyumuş gibi hissetse de Zeynep'in Ankara'dan gelmesine yetecek kadar süre geçmişti. Ege rol yapıp durumunu daha ağır göstermeye çalışmıştı. Ama Zeynep'e bu numaralar sökmezdi. Zeynep Ankara'da büyük bir bilişim şirketinde bilgisayar mühendisi olarak görev yapıyordu. Liseden arkadaş olsalar da yıllardır kopmamışlardı. Zeynep popüler biri olmasa da zekasını hep belli etmişti. Yıllar içerisindeki değişimi inanılmazdı Zeynep; kilo vermiş, saçlarını değiştirmiş ve bambaşka biri olmuştu. Boncuk gözlerini büyütüp büyük bir şaşkınlıkla Ege'ye sordu.

ZEYNEP — Ege bu ne hal, neyin var senin?
EGE — Bir girdabın içinde çırpınıp duruyorum işte. İyiyim aslında. Tam hasta da sayılmam. Başlangıcı olabilir belki. Hoş geldin.
ZEYNEP — Hiç hoş bulmadım ama ne yapalım seni tekrar görmekte güzel. Bir dakikada iyileşmediysen rol mü yapıyordun sen?
EGE — Birazcık, hasta ilgisi ayrı bir güzelmiş arada hasta olmam lazım benim.

Zeynep o anda Ege'nin kolunu çimdikledi ve saçlarını dağıttı.

ZEYNEP — Ne bu çocuksu hareketler. Ne zaman özledim dedin de çıkıp gelmedik.
EGE — Özlemedim ama ne yapalım, üç hafta önce görüşmüştük zaten.
ZEYNEP — Bak gidiyorum.
EGE — Şaka şaka tamam yahu hemen gidiyorum yapma, gidemezsin zaten.
ZEYNEP — Nedenmiş, yine neler çeviriyorsun anlat bakalım.
EGE — Sen gelmeden önce bir rüya gördüm bilimkurgu filmleri halt etmiş. Tamam öyle ters ters bakma. Sana bir şey göstereceğim.

Ege Hande'nin çektiği fotoğrafı gösterdi. O sırada birlikte Ege'nin çalışma odasına geçtiler. Zeynep okuduklarını anlamlandırmaya çalışıyordu.

ZEYNEP — Birincisi bu mesaj kime geldi? İkincisi arada boşluk var.
EGE — Mesaj Emir'e geliyor.
ZEYNEP — Bir saniye bir saniye bizim Emir mi?
EGE — Evet, ikincisi mesaj aralarında konuşmuşlar. Anladığım kadarıyla hoş bitmemiş konuşma.
ZEYNEP — Bu mesajı atan kişi Ece gibi duruyor. Onun hal ve hareketleri hep. Fakat Emir ile ne alakası var.
EGE — Bunu birlikte çözeceğiz. Ben de Ece olduğunu düşündüm.
ZEYNEP — Direkt Emir'e sormalı mıyız sence?
EGE — Emir'in anlatabileceği bir şey olsa saklamazdı sanki.
ZEYNEP — Bu kızın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyor ama.
EGE — Bizim fark edemediğimiz bir şey yakalamıştır belki.
ZEYNEP — Mesajlardan sanki yakınında gibi hissettim. Hatta sosyal medya profillerini görebiliyor.
EGE — Evet bu kafamı karıştırıyor. Gizliyim demek ki sonradan takip etmesine izin vermişim.

Uzun uzun tartıştıktan sonra Ege ve Zeynep elde ettiklerini dev bir panoda birleştirmeye çalışmışlardı. Merkeze Emir'i yerleştirmişlerdi. Ege tam karşısındaydı. Araya Hande, Zuhal, Nurgül, Buse ve Deniz'i eklemişlerdi.

EGE — Oraya birde Mocha'yı ekleyelim.
ZEYNEP — Mocha ne yahu. Kahve mi istiyorsun?
EGE — Ya sen onu da bilmiyorsun tabi. Dur bekle.

Ege kucağında Mocha ile dönmüştü.

EGE — Son zamanlarda hayatımda olan en çok vakit geçirdiğim hanımefendi olur kendisi.
ZEYNEP — Ya sen nasıl tatlı bir şeysin böyle, Allah'ım bu nasıl güzel bir şey böyle.
EGE — Bak yine aynı şey oluyor. Tüm ilgi alaka bende iken ortama girer girmez tüm her şeyi üzerine çekiyor.
ZEYNEP — Ama ama bu pofuduk senden daha tatlı. Baksana ağzına yüzüne. Kafasını kahve fincanına sokmuş gibi. Oradan geliyor Mocha şimdi anladım. Bu nasıl mümkün oldu?
EGE — Çok uzun hikâye aslında. Ama bilmen de gerekebilir.

Ege uzun uzadıya Mocha'nın hayatına girişini anlattı. Bahsi açılmışken birer kahve de yapmışlardı. Panodaki bağlantılar giderek anlam kazanıyordu. Deniz burada Ege ve Emir gibi bir ana yöndü sadece. Ece olabilecek kişiler: Zuhal, Hande, Nurgül, Gupse ve Buse idi. Zeynep bilmese dahi Hande'nin bu kişi olamayacağı çok netti. Çünkü Emir ile çok samimilerdi ve bu mesajları gösteren kişi de Hande'ydi. Zeynep'in kafasında harita iyice oturmaya başlıyordu. Zeynep Ege'den Zuhal'i anlatmasını istedi.

Zuhal Ege'nin hayatına İstanbul olayından sonra Emir aracılığıyla girmişti. Hafta bir, bazen de ihtiyaç duyulduğunda ekstradan gelen bir temizlikçiydi. Çoğu zaman karşılaşmıyorlardı bile. Emir olaydan sonra koca evin temizliğine Ege'nin yetişemediğini fark edip önermişti. Asıl soru Emir ile Zuhal ne kadardır birbirlerini biliyorlardı? Zeynep Zuhal'in tipini çok merak etti. Ege tüm ihtimal kişilerin fotoğraflarını yazıcıda basıp panoya ekledi. Zuhal tıpkı dün Hande'nin dikkatini çektiği gibi Zeynep'in de dikkatini çekmişti.

ZEYNEP — Şimdi Ege'cim bu kadın bu güzellikle bu fizikle temizlik mi yapıyor? Aşırı şüpheli değil mi?
EGE — Başta benim de garibime gitmişti ama ay sonunda benden çok maaş aldığını öğrenince garipsemedim. Güvenilir birisi olduğu için anahtarlarımız dahi kendisinde var.
ZEYNEP — Çok enteresan ya valla... Zamanında verecektin avukata sürüm sürüm süründürecektik, foyasını ortaya çıkartacaktık Ece midir ne haltsa.
EGE — Hayatımdan çıkması ve kendine zarar vermemesi yeterliydi. Hattını kapattı bütün sahte hesaplarını sildi. Hiç var olmamış gibi gitti işte.
ZEYNEP — Bu Zuhal'den nasıl emin olacağız?
EGE — Yarın temizliğe gelecek. Ama benimle hiçbir yakınlık kurma girişimi olmadı. Merhaba-merhaba işini yapar ve gider.
ZEYNEP — Panoya bakınca sende ne kadar bağlantı varsa Mocha'da da var. Mocha ile bağlantısı olmayan tek kişi Zuhal. Mocha hayatına Nurgül ile girdi. Anlat bakalım. Kim bu Nurgül?

Zeynep Ege ile Nurgül'ün hikâyeyi dinledikçe Zuhal'den daha sağlam bir seçenek olduğunu anlamıştı. Tesadüfen Ege'nin hayatına girip, bir anda her yerden çıkar olmuştu. Gupse'de Nurgül'ün ev arkadaşı olarak bu listedeydi ama Ege ile teması azdı ve Emir ile bağlantısı yoktu. Nurgül Emir ile herkesten daha çok karşılaşmıştı. Diğer taraftan ise Ece'nin amacı Ege'nin hayatına girmek ve yakınlık kurmaksa seçenekler arasında en güçlü iki kişiden biriydi.

ZEYNEP — Bu Nurgül o otostop olayı olmasa hayatına başka türlü giremezdi. Ne yani onu arabana alana kadar otostop mu çekmeye çalışacaktı?
EGE — Denemelerinden biridir belki. Bu olmasaydı, Emir bir şekilde doğrudan ya da dolaylı tanıştırabilirdi. Belki de başka girişimleri oldu ben fark etmedim.
ZEYNEP — Yine de büyük şans gerektiriyor. Ama sarhoş olacağını bile bile iki kadeh içmesi. Evine getirmekten başka çarenin kalmaması. Nereden baksan mükemmel plan. Bu kız cepte. Buse'den bahset.

Zeynep Ege'nin Buse'den bahsederken ki hal ve hareketlerinden Nurgül'e kıyasla daha fazla hoşlandığını anlamıştı. Daha dikkatli dinliyordu. Emir ile en ufak bir bağlantısı yoktu. Birde bahsi geçen mesajda zaten Ege Buse ile birlikte olduğundan. Bu mesajı atması imkânsız hale geliyordu.

ZEYNEP — Eğer dün gece Buse ile berabersen, bahsi geçen zaten Buse. Çok saçma olur bu. En baştan kendini çürütüyor. Çiz Buse'nin üzerini.
EGE — Bana da mantıksız geliyor Buse zaten. Uçakta yan yana düşülmesi bile ayarlanabilecek bir şey değil.
ZEYNEP — Emir söz konusu ise emin olamazsın bundan.
EGE — Emir'i de aşan şeyler var bazen. Bakıyorum da geriye iki seçenek ve bir ihtimal kalıyor.
ZEYNEP — İki seçenek belli de diğer ihtimal nedir?
EGE — Ya henüz hayatıma girmemişse ve yıllardır beni sahte bir hesapla takip ediyorsa? Sonuçta olaydan sonra kapatmıştım profilimi. Öncesinde takip ettiği için ayıklayamamış olabilirim.
ZEYNEP — Hmmm bu da bir ihtimal evet. O kadar zamandır uğraşıyoruz üçe mi düşürebildik ihtimali yani.
EGE — Öyle gözüküyor.
ZEYNEP — Şimdi şöyle bir şey de var. Eğer Ece diye bildiğimiz kişi şu anda hayatında ise adının baş harfi A ile başlaması ve soyadının G ile başlaması gerekmez mi? Hattın sahibi ve banka hesabı bu şekildeydi.
EGE — Mantıklı bir yaklaşım ama bu kadar profesyonel bir yalancı bunu da düşünmüş olabilir.
ZEYNEP — Nasıl yani açıkla?
EGE — Ailesinden birinin hattı ve banka hesabı olabileceğini hiç düşündün mü?

Ege'nin dediği gibi olabilirdi. Zeynep bu ihtimali de göz önünde bulundurdu.

ZEYNEP — Ama kaçırdığın bir detay var ailesinden biri ise soy isimleri aynı olur.
EGE — Evet bak bu güzel bir yaklaşım.
ZEYNEP — Soyadları ne bu kızların.
EGE — Hiç dikkat etmemiştim.

Ege sosyal medyadan soyadlarına baktı hemen.

EGE — Zuhal Görgülü, Nurgül Güney. Nasıl ya... Tesadüf mü?
ZEYNEP — Yok artık. Yakaladık bence. İkisinin de soyadının G ile başlaması şaka gibi ama...
EGE — Nedense Zuhal'e sıcak bakamıyorum hala.
ZEYNEP — Neyse ipin ucundan tuttuk. Gel yeniden dinlenme zamanı.

Zeynep Mocha'yı kucağına alıp, Ege'yi tekrar kanepeye kadar götürdü. Üzerini iyice örtüp Mocha'yı da üzerine koydu. Bir şeyler hazırlamak üzere mutfağa geçti.

ZEYNEP — Sen dün kampta üşüttün değil mi?
EGE — Sanırım öyle oldu ya. Aslında hiç belirti yoktu. Ufak ufak üşüme hissi vardı sadece. Hande'nin mesajı göstermesi, asansörün beni aşağı çekiyor hissine itmesi. Kendimi birden o anda buldum.
ZEYNEP — Nurgül'de seninle beraber eve kadar geldi.
EGE — Evet, ilgiliydi bayağı.
ZEYNEP — Üniversite okuyorsa bu kız küçük daha.
EGE — Sanırım öyle okuduğundan da emin değiliz ama. Beni beş yıl kandıran, ev arkadaşlarını da kandırabilir. Belki de öğrenci bile değildir.
ZEYNEP — Öğreniriz hemen. Profili nerede bu kızın. Dokuz Eylül diyor. Kim vardı bizden orada.
EGE — Yusuf orada mı hala acaba onu diyorsun. Öğretim görevlisiydi.
ZEYNEP — Evet Yusuf. Dur numarası vardı bende.

Zeynep bir yandan yemek hazırlarken, diğer yandan Yusuf ile konuşuyordu. Lafı uzatmadan öğrenci işlerinden bir ismi sorgulatmasını istedi. Yusuf bu ismin öğrenci olduğunu ama yüksek lisans yaptığını söyledi.

ZEYNEP — Hadi buyur buradan yak. Sandığımızdan küçük de değilmiş. Eğer gider ayak doğru söylemişse uyuşuyor yaşı. Başka neleri itiraf etmişti?
EGE — Kısa olduğunu, kıvırcık saçlı olduğunu. Aslında pek bir şey demedi.
ZEYNEP — Kısa sayılır ama kıvırcık değil düz saçları hep.
EGE — Bugün kıvırcıktı. Saçlarını kıvırcık yaptığını düşündüm.
ZEYNEP — Her gün saçlarını düzleştirmiyorsa düz gibi duruyor ya da Brezilya fönü...
EGE — Çözeceğiz az kaldı.

Zeynep, Perihan'ın çorbasını da ısıtmış sofrayı hazırlamıştı. Ege Zeynep'i karşıladığındaki gibi çok hastaymış gibi davranarak masaya geldi. Gülüştüler. Zeynep bu hareketleri hep Ece'den aldığını söyledi Ege'ye. Yemek masasında iken konuşulan konu, daha çok Emir olmuştu.

ZEYNEP — Emir'in böyle bir şeyin parçası olacağını hiç düşünmezdim.
EGE — Emir'in bir açığını biliyor olsa bile boyun eğmezdi. Daha makul mantıklı bir şey olmalı bizim göremediğimiz.
ZEYNEP — Direkt ona sormamak ile hata mı ediyoruz sence?
EGE — Bunu zaman gösterecek.
ZEYNEP — Peki sen ne zaman dönüyorsun işe.
EGE — İyileşir iyileşmez soğuk algınlığından.
ZEYNEP — Diğer durum nasıl gidiyor?
EGE — Aslında denize düştüğüm an dışında Ece ile ilgili hiçbir şeye takılmıyorum. Hatta birçok şeyi unuttuğumu fark ediyorum.
ZEYNEP — Bak aklıma ne geldi, sen bu kızı nasıl sesinden tanımazsın?
EGE — Unuttum ki sesini de... Çok çabaladım hatırlamayı ama olmadı.
ZEYNEP — Yapma Ege sen bu kızla beş sene gece gündüz sürekli konuştun. Sesini boş ver sessizliğinden bile tanırsın.
EGE — Hafızamdan sanki Ece ve ona ait her şeyi silip atmışım gibi hissediyorum.
ZEYNEP — Şimdi Nurgül'ü arasan Ece'ymiş gibi düşünsen belki bir şeyler canlanır zihninde. Hiç Ece olabileceğini düşünmediğinden fark edememiş olabilir misin?
EGE — Geriye ket vurma olabilir diyorsun... Arayalım bakalım.
ZEYNEP — Hoparlöre ver sesi konuşmayı da kaydet.

Ege ayarlamaları yapıp Nurgül'ü aradı.

NURGÜL — Alo Ege iyi misin?
EGE — İyiyim, iyiyim, dinlenince ve ilaçları alınca daha iyi hissettim.
NURGÜL — Basit bir soğuk algınlığı gibi değildi ya, sanki orada değilmişsin gibiydi aklımızı aldın.
EGE — Bir rahatsızlığım var o nüksetti arada bir oluyor işte. İyiyim gerçekten.
NURGÜL — Yardımcı olabileceğim bir şey var mı? Gelebilirim istersen.
EGE — Bir arkadaşım bakıyor bana teşekkür ederim. Seni bugün yeterince yordum. Yanımda olduğun için teşekkür edip iyi olduğumu haber vermek için aradım.
NURGÜL — Ahh yine çok düşüncelisin. Bir şeye ihtiyacın olduğunda bir telefonla gelirim aklında olsun.
EGE — Biliyorum sağ ol iyi ki varsın. İyi geceler diliyorum sana. Kendine iyi bak. Görüşürüz.
NURGÜL — Sende iyi ki varsın, iyi geceler görüşürüz.

ZEYNEP — Dikkat ettin mi hiç teklemedi, doğaldı. Ama ben sesini daha önce duymamıştım.
EGE — Benim dikkatimi de "Görüşürüz" demesi çekti. Sesi bana Ece'yi çağrıştırmadı. Sanki oydu ve sanki o değildi. Kıyaslayamıyorum. Nurgül'ün sesine oymuş gibi alıştım çoktan.
ZEYNEP — Görüşürüz demesinde ne var ki?
EGE — Benim sizlere dediğim görüşeceğiz kelimesini kullandı bana bugün. Ona karşı hiç kullandığımı hatırlamıyorum. Şimdi ise "Görüşürüz" dedi. Ağzından mı kaçırdı acaba.
ZEYNEP — Aman Ege bende bir şey sandım. Bariz ele verecek bir şey değil ki bu.
EGE — Ama yine de ufak ufak detayları bir araya getirince...
ZEYNEP — Aaaa Ege Ege Ege buldum. Bak biz bunu neden düşünemedik. Hande'nin çektiği fotoğraftaki numarayla Nurgül'ün numarasını karşılaştırsana.
EGE — Evet ya neden bunu düşünmedik. Bakıyorum hemen. Ama farklı numaralar.
ZEYNEP — Zuhal ile karşılaştır.
EGE — Oda farklı.
ZEYNEP — Ahh be bir an dedim bulduk...
EGE — Bulmadık belki ama başka bir şey geldi aklıma. Şu numarayı sen çevirsene bir, hoparlörü aç ve kaydet sende.
ZEYNEP — Sen var ya çok zeki bir adamsın. Dur arıyorum. Kapalı hat. Demek ki sadece Emir ile iletişim kurarken takıyor bu hattı.

Ege Zeynep'i çağırmakla çok doğru bir karar verdiğini anlamıştı bir daha. İkisi beraber oldukça iyi ilerlemişlerdi. Ege tıpkı geçirdiği beş yıldaki gibi gözünün önündeki detayları göremediğini fark etti. Masayı topladılar. Zeynep Ege'ye portakal soyup sehpasına koydu.

ZEYNEP — Peki diyelim ki Nurgül Ece çıktı. Ne yapacaksın?
EGE — Bilmiyorum. En azından ona göre davranırım. Ne planladıklarını anlarım.
ZEYNEP — Hadi bakalım. Geç oldu. Ben yatıyım. Üst katta soldaki oda değil mi?
EGE — Benden iyi biliyorsun. İyi geceler.

Ege yine düşüncelere dalmıştı. Portakaldan bir dilim aldı. Mocha huysuzlanıp yer değiştirince ninni gibi şu tekerlemeyi söyledi:

"Portakalı soydum. Baş ucuma koydum. Ben bir yalan uydurdum. Duma duma dum. Kırmızı mum. Dolapta pekmez yala yala bitmez. Zuhalcik cik cik cik. Nurgülcük cük cük cük. Sen bu oyundan çık!"

YANILGIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin