12-Güvenli Evin Yaraları

446 64 33
                                    


Merhabalaaar! Öldü mü kaldı mı bilmediğiniz yazarınız geldi. 12. bölüm benim bayadır yazıp yazıp sildiğim bir bölüm oldu. Bence oldukça iyi. Ne isterseniz var Allah var. 

Bölüm neredeyse 6300 kelime.

4.1K olmuşuz ♥

Veee, her zamanki gibi:

Birazasli iyi okumalar diler...


(Multimedya: Yasmin Levy - Una Noche Mas)

Daha fazla ne kadar kan kaybedebilirdim bir fikrim yoktu. Ama tüm bedenimin eskisinden bile soğuk olduğunu biliyordum. Morarıyordum ve bu damarlarımın belirginleşmesine neden oluyordu. Evren bana diyordu ki, ölüyorsun Nehra. Neden bir mezara sığınmıyorsun?

Mezarlıktan içeri girip tabelalara göre gitmemiz gereken yere doğru ilerliyorduk. Arkada yalnızca bir araba olduğunu görebiliyordum. Bu da kendimi bir miktar daha güvensiz hissetmeme neden oluyordu. Zira, Çift Dikiş dostum mu düşmanım mı bilmiyordum. Plana göre tek çıkış yolum bu mezarlıktı.

Mezarlık çıkış yolu olur muydu hiç?

"Sağ tarafta olması gerek." 

Arabayı durdurup üzerinde El-Fatiha yazan mezar taşlarının tamamını okuyarak ilerledim. Sonunda, birkaç taşı geçerek istediğim yere ulaştım. Orada, mermere kazınmış şekilde duruyordu ismi.

Kısacık bir an, mezarın gerçekten ona ait olabilme ihtimalini düşündüm. İçi boş olmalıydı ama yine de, Seyhan Siyami'nin ölebileceği düşüncesi var oldu kafamda. Kafamı çevirip bakma gereksinimi duyduğumda hemen yanımdaydı. Diğerleri de İclal en önde olacak şekilde bize doğru yürümeye başlamıştı.

Elimi kalbime doğru çıkardım. Atışlarını duyabiliyordum ve bu hayra alamet değildi.

"Doğruymuş." dedi İclal. "Komutanım." diye seslendi sonra ama Seyhan mezar taşına öyle bakıyordu ki, duymadığından emindim. Kalbinin sesini dinliyor olmalıydı o da. Hızlanan kalp atışları kulaklarını "Bu son olabilir." der gibi dolduruyordu. Gözlerine bakan herkes, dalıp gitmesinin asıl nedenini anlayabilirdi. Gardı düşmüştü.

Çıplak ayaklarımla ilerlediğimde gecikmeli de olsa "Efendim." dedi İclal'e. Sesi pürüzlü çıkmıştı, derinden geliyordu ve belki de ağladıktan sonra konuşan bir erkeğin sesine benziyordu. 

Seyhan Siyami ağlamak istiyordu.

"Ne yapacağız?"

Mezar taşında yazan tarihlere gözümü kapatmıştım ama bundan kaçamayacağını, bir gün Seyhan'ın da öleceğini ve belki de benim bundan hiç haberim olmayacağını biliyordum. Gözlerim yaşardığında derin bir nefes alıp taşı ileri doğru itmeye çalıştım. Fakat hiç gücüm yoktu. Bu nedenle bir milim bile kıpırdatmayı başaramadım. 

"Ahmet." dedi Seyhan. Sonra Ahmet yanıma geldi ve mezar taşını itekledi.

"Anlayamıyorum." diye mırıldandı Seyhan'a bakarak. Taşın altında bulunan büyük boşluk, içinde koca bir valiz bulunduruyordu. Fakat Ahmet bunu görmemişti bile. "Ben hiç böyle bir şey görmedim." 

Eğilip canım acısa da umursamadan çantayı aldım. Bırakırken inlememe engel olamamıştım çünkü ayağım boşluğa düşmüştü ve mezar taşına tutunmak zorunda kalmıştım. Duygu yoğunluğumu bastırmaya çalışarak doğruldum. 

PİMİ ÇEKİLMİŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin