"Biraz düşünmeme izin ver olur mu?"
Lily yüzünü avuçları arasında parçalamak isterken ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Brian'ın nezaketine, kendisine karşı sergilediği eşsiz tutuma nasıl karşılık verecekti? Onu kadını olarak memnun edebilecekmiydi yoksa Brian beceriksizliği ve cılız bedeni karşısında bu günden sonra bir metres arayışına mı girecekti? Tüm bu sorular beyninin karıncalanmasına neden oluyordu. İlk gecesinde Morigan tarafından bilgilendirilmesi gerekiyordu lakin kadın onu öylece bırakıp uykuyu tercih etmişti. Brian ise hiç oralı olmamıştı. Sonrasında kocasının kendisine dokunmaya dahi tenezzül etmediğini söylemeye utanmış sabah Betty çarşafları değiştirmek için geldiğinde sızlanarak tüm gün yataktan çıkmamıştı çünkü Odeth'in çarşaflar yüzünden girdiği kavgayı duymuştu. Nedenini bilmesede ilk gecesinde çarşafını kimseye vermemesi gerektiği kanısına varmıştı.
Brian derin bir nefes alarak ayaklarını sehpadan indirip toparlandı. Sakin olmaya özen göstererek konuşmaya gayret etti.
"Ne düşünüyorsun Lily?"
"Bilmiyorum..."
Genç adam burun kemiğini sıvazladı. Kollarını dizlerine dayayarak öne doğru eğilip ellerini kendinden güç almak istercesine birbirine kenetledive ve yüzünü görebilme umuduyla Lilye baktı.
"Lily?"
Genç kız başını kaldırıp adamın bıkkın görünen ifadesi ile karşı karşıya kaldığında daha da karamsarlaştı. Bedeni ona dokunabilmek için yalvarıyor lakin mantığı adamın nazik tutumu karşısında edepsizlik etmemesi gerektiğini söylüyordu. Belkide en doğru seçenek Morigan'ı beklemekti. Yahut, Arcana ya bir mektup yazıp ondan kocasını memnun edebilmesi için ne yapması gerektiğini anlatmasını isteyebilirdi.
"Belki de Moriganı beklemeliyiz" deyiverdi.
Brian sırıttı. Lakin bu memnuniyetten değil hayal kırıklığını gizlemek için ufak bir tepkiydi. Yavaşça ayağa kalkıp odasına gitmek için kanepeden uzaklaştı. Belliki Lily kendisinden kaçmak için bahane arayışına girmişti. Ona dokunmaktan hoşlanmamış olabilirdi ya da önceki günden sonra hala kendisinden korkuyordu. Brian içinden kendisine lanetler yağdırdı.
"Pekâlâ, eğer ısındıysan odana gidip dinlenebilirsin. Ben de ateşi söndürüp lanet uykunun gelip beni bulmasını beklerim... Ya da burada dikilip Moriganın gelmesini..." Brian Lily nin kalkıp yanına gelmesiyle derin bir nefes aldı. Gözü kolundaki morluklara takıldığında ise bir adım geriledi.
" Lily benden korkuyorsan ya da beni istemiyorsan açıkça söyleyebilirsin"
Genç kız duydukları karşısında kaşlarını çattı.
"Beni yanlış anladın sen..."
"Sırf sen incinme diye beklediğim doğru lakin aptal değilim... Şimdi müsadenle yukarı çıkacağım çünkü bu konuşmanın lanet olasıca bir kavgaya daha dönüşmesini istemiyorum. Günün büyüsü bozulmadan burada bırakalım Lily. "
"S-sen çok g-üzelsin Brian... Bu dünyada düşlediğim herşeysin ve ben senin için doğru olanı yapmak istiyorum. Bu yüzden biraz zamana ihtiyacım var sadece." Lily bir çırpıda söylediği sözler üzerine durup erkeğin ne tepki vereceğini nefesini tutarak bekledi lakin Brian irice açılan gözleri dışında susmayı tercih etti. Genç kız kısa bir müddet daha dudaklarını dişleyerek arkasına dönüp odasına doğru birkaç adım attı ve durdu. Bedeni gitmek istemiyordu.
" Lanet olsun... Ne önemi var ki" Hayatının belkide en özel anını mahvetmemek adına edepsiz bir kadın gibi davranması gerekiyorsa öyle olacaktı.
Lily arkasını dönüp hızlı adımlarla Brian'a doğru ilerledi ve kollarını boynuna sararak dudaklarının ait olduğunu hissettiği yerde hayat bulmasına izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
Fiction HistoriqueLily McAodha, Edinburgh sosyetesi dilinde dolanan ve namı civar ülkelere kadar gitmiş "kusursuz" bir genç kızdı. Aldığı eğitim, sesi, konuşması, naif ve iyi yürekliliği ile yeryüzünün kirlenmesine izin vermemiş olan bir melekti ve dilese tüm dünyanı...