Aybars elimi koluna koyup ikimizi salondaki insanların önünde resmen gurur tablosu gibi dolaştırırken, elimize ufak tefek görünen keseler sıkıştırılıyordu. İçlerinde ne olduğunu bile bilmiyordum.
Artık elimde yer kalmamışken, yemeğimi getiren genç hizmetli elinde ahşap bir sandıkla gelip, yanımda dolaşmaya başladı. Bana verilen her hediyeye karşılık teşekkür ederek hediye kesesini sandığa bırakıyordum.
Tebrikleri Aybars'a, hediyeleri bana sunuyorlardı. Bu evde ilk kez bu kadar kalabalık bir ortam görüyordum. Kalabalığı pek sevmesem de bu bizi kutlamak için olduğundan mutluluk vericiydi.
Ben bu güne kadar hiç annemden başkasından hediye almamıştım ve keselerin içlerindekileri çok merak ediyordum. Deri keseler, kadife keseler ve kumaş keseler olduğu gibi, tatlı dantel keseler de vardı.
Odaya gidince ilk hangilerini açmaya başlasaydım acaba, düşüncelerimi bozan bana bakıp gülümseyen bir kadın olmuştu. Yanıma yaklaşıp hediyesini verirken ilk kez birisi benimle konuştu.
"Söylememe izin verin efendim çok harika bir kanınız var, öylesine saf ve güzel ki. Tıpkı gülümseyen yüzünüz gibi." Güzel sözleriyle utanıp kızarınca Aybars bana döndü hemen. Burnunu boynuma gömüp derin bir nefes aldı ve benimle konuşan kadına dönüp gülümsedi.
"Eşim hakkındaki düşünceleriniz için teşekkür ederim, kendisi ciddi anlamda saf bir kana sahip mükemmel bir eştir."
Aybars beni herkesin içinde eğilip dudaklarımdan öpünce sanki etrafımızda hiç kimse kalmamış gibi hissettim ve dilimi ağzına yolladım. Bir kaç iç çekiş ve ufak kıkırdamayla birbirimizden ayrılınca elimi tutup basamaklara yöneldi.
"Şimdi eğer izin verirseniz tamamlamamız gereken bir yeminimiz var, hepinize geldiğiniz ve hediyeleriniz için teşekkür ederim. İyi kutlamalar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTAR BENİ!!!
VampireAnnesi ölünce akrabası olmadığı için üvey babasıyla kalmak zorunda kalan Taner, kimsenin tahammül edemeyeceği şeyler yaşarken, yıllar sonra kurtarılacağını bilmeden normalde daha tehlikeli olan kollara kendini teslim eder.