Uykumdan uyandığımda yalnızdım, ama diğer yastıkta kırmızı bir gül vardı. Burnumda bıraktığı koku kaliteli bir şarap gibiydi, tıpkı Aybars'ın içtiği gibi.
Güle hafifçe gülümseyerek bakarken kapım çalındı, elinde kahvaltı tepsimle hizmetçi çocuk içeri girdi. Soframı hazırlayıp sandalyenin birine rahatça kuruldu.
"Hadi ama, saat 10 oldu bile. Yatak keyfini efendinle yaparsın sonra, yüzünü yıkayıp karnını doyur. Bugün seni hazırlamam istendi." Kaşlarını yukarı aşağı oynatıp sırıttı.
Hazırlanmaktan kastı neydi bilmiyordum, ama çok sorgulamadan dediklerini yaptım. Karnımı doyurup duşumu aldım, iyice temizlenince üstüme değişik kokular sürüldü. Garip şurup gibi bir içeceği dudaklarıma dayadığında içmek istemedim, ne olduğunu bilmiyordum çünkü.
"Bu senin kan oranını yükseltecek, senin bu geceden sağlıkla çıkmanı sağlayacak. Tadı da kötü değilmiş duyduğum kadarıyla, iç bakalım efendinin midesi bayram etsin."
Kafamı sallayıp yoğun sıvıyı kafama diktim, çok tatlı olmasa da tadı meyve şurubu gibiydi. Dudaklarımda rengi ve tadı kalırken art arda yutkudum. Vücudum tatlı bir sızıyla titreyince beni sırıtarak izleyen gence döndüm, kaşlarını kaldırmış sırıtıyordu.
"Takımını da giyinince hazırsın, hadi giyinip ana salona in. Herkes seni bekliyor." Başımı sallayıp yatağın üstündeki kıyafete yöneldim, ince kumaşı olan bir takımdı. Tam üstüme göre olunca dudaklarım kıvrıldı, ilk kez bu kadar güzel bir şey giyiyordum.
Son kez olmaması için dua ederek odadan çıkıp ana salona indim, ayağımdaki rugan ayakkabıların çıkarttığı seslerle herkes bana döndü. Aybars merdivenin en alt basamağına gelip elimi tutunca vücudumdan bir elektrik akımı geçti. Gözlerinin rengi koyulaşırken elimi dudaklarına götürüp koklayarak öptü.
Güzellik kavramı göreceli olsa da, bu adamı beğenmemek pek olası görünmüyordu. Benim giydiğim takımın aynısını giymişti ve onda o kadar mükemmel durmuştu ki, kendimi taklit kıyafetle defileye çıkmış gibi hissetmiştim. Kulağıma fısıldadığı şeyle yanaklarım kıpkırmızı oldu.
"O kadar güzel olmuşsun ki, dudaklarımı üstünden zor çektim. Takımın da çok hoş durmuş." Alt dudağımı ısırıp başparmağımla elimi tutan elini okşadım. Derin bir nefes alıp beni herkesin toplandığı bir masaya çekti.
"Bugün beni kabul edersen, gece yarısı mühürleneceğiz. Evet demezsen de istediğin gibi devam ederiz. Seçim senin tabi ama eşim olmanı çok istiyorum." Kalbimin atışı anbean hızlanırken, kurtarıcım olan adama baktım. Nefesini tutmuş cevabımı bekliyordu, elini sıkıp başımı salladım.
Tuttuğu nefesini bırakıp sivrileşen dişlerini gösterecek kadar büyük bir gülümseme sundu bana. Beni korkutması gereken bu görüntü, aksine kanımı kasıklarıma toplamıştı. Ehh gece daha yeni başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KURTAR BENİ!!!
VampirAnnesi ölünce akrabası olmadığı için üvey babasıyla kalmak zorunda kalan Taner, kimsenin tahammül edemeyeceği şeyler yaşarken, yıllar sonra kurtarılacağını bilmeden normalde daha tehlikeli olan kollara kendini teslim eder.