47.bölüm: İç Sesler

34 4 2
                                    

47.bölüm #içsesler

Yonca uzun bir süre daha ailesini göremeyeceğini hissediyordu artık. Kimse etrafında yokken bir umut evden çıkabileceğini düşünmüştü. Arkadan gelen ses onu korkutmuştu sonuçta Meriç'in düşmanlarından biri de olabilirdi. Ama düşmanı olsa Meriç burda olmazdı. Evet Meriç de burdaydı. Odayı ardından da Meriç'in görünce nefesi kesilmişti. Odanın bir duvarından diğer duvarına kadar olan masanın üstünde bir sürü bilgisayar ve elektronik eşyalar vardı.

Bilgisayarların her birinin ekranında farklı kodlamalar vardı. Odanın tam ortasında da duyduğu sesin sahibi tekerlekli sandalye de oturan bir adam vardı. Onun hemen yanında ayakta duran Meriç birde. Meriç'in bakışları onu korkutuyor tekerlekli sandalyede ki adamın rahat tavrı tuhaf hissettiriyordu.

Yonca: M-Meriç sen gitmemiş miydin?

Uzun bir bakışmadan sonra kekeleyerek konuşan kıza sakin olmaya çalışarak devam etti Meriç.

Meriç: Geldim Yonca.

Murat: Demek meşhur Yonca sensin. Abimin tanıştırmaya niyeti olmadığına göre ben Murat Tanıştığımıza memnun oldum.

O merak ettiği kişiyle böyle tanışmayı beklemiyordu Yonca. Karşısında ki korkunç bakışlar üzerindeyken baskı altında hissediyordu.

Yonca: Ben de memnun olmayı isterdim.

Murat: Haklısın. Aslındaa

Meriç: Yonca dışarı!

Murat'ın konuşmasını aniden kesen adama büyüyen gözlerle bakıp arkasını döndü ve hemen çıktı odadan. O odadan çıkınca Meriç kardeşine döndü.

Meriç: Konuşmaya daha sonra devam edicez. Sende o zamana kadar

Murat: O adamları bulayım. Ama bence biz konuşmayalım işler dışında pek konuşacak konumuz yok zaten. İstediğin gibi buraya da geldim. Ama konakta nasılsa burda da öyle tamam mı?

Meriç: Murat.

Murat: İşlerim var çıkar mısın?

Meriç arkasına bakmadan odadan çıkınca yavaş yavaş merdivenleri çıkan Yonca'yı gördü. Yonca tam kendi odasının kapısına gelmişti ki odaya giremeden Meriç yakaladı.

Meriç: Gel benimle.

Meriç bir üst kata çıkarken Yonca da mecburen takip etti.

Yonca: Nereye ya?

Adamın cevap vermemesiyle hem daha çok korkuyor hemde merak ediyordu. Çatı katına çıkmışlardı. Tek oda vardı, karanlıktan gözü bir şey seçemiyordu.

Yonca: Meriç

Elini boşluğa uzattı. Görmediği için düşmekten çok korkuyordu ki boşlukta ki elini birden Meriç tutu kendine çekince bir eli Yonca'nın beline yerleşti. Karanlıkta bir tek dışardan gelen ışıkla Meriç'in gözlerini görüyordu. Bu gözlerde bir çok şey görmüştü. Öfke, nefret, şaşkınlık, yabancılık ama hepsinden daha çok korkuyordu bu bakışından. Çünkü sanki kimsenin görmediği bir duvarın arkasını gösteriyordu bu bakışlar. Hiçbir duyguyu öyle kolayca yakıştıramıyordu bu bakışlara. Yonca korkuyordu. Bilmediği bu bakışın içinde kaybolup giderken korkmaması imkansızdı.

Yonca'nın iç sesi: Ne bu bakış? Ne bir öfke kırıntısı ne de nefret yok içinde. Hatta bilmiş bir ifade bile yok. O gördüğüm Meriç kozcuoğluysa bu karşımda ki kim?... Karanlık.... Çok karanlık bu adam. Gözleri bile Karnlığın bir parçası ama nasıl olurda içinde bunları taşıyan bir adam böyle güzel bakar?

İntikam İle aşkın Ortasında Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin