Merhabalar,
Düştük gene yeni bir diziye, yeni bir çifte.
Burası Türkiye olduğu için dizi sektörü gene harcıyor karakterleri.
Hızlı hızlı geçiştirilen sahneler bu derin karakterleri anlamamız için yetmiyor.
Naçizane kendimce bu bitirim ikilinin akıllarından geçtiğini düşündüğüm şeyleri kağıda dökmeye çalıştım.
Yaşında davranan, gerçekçi ilişkileri uzun uzun ekranlarda izleyebileceğimiz günler dileğiyle!
Sürç-i lisan ettiysek affola!
*********************************************
Sadi salondaki sessizliği fark ettiğinde saat 23.00'ı geçiyordu. Kafasının içindeki sesleri dinlemekten, arada onlarla kavga etmekten eve çöken sessizliği fark etmemişti.Yavaşça yatağından kalktı salona gitmek için. Songül yatmış olmalıydı bu sessizliğe göre ama salondan hala televizyonun sesi geliyordu. Eski bir romantik komedi oynuyordu. Salona girince üşümüş, kendi içine kıvrılmış kanepede uyuyan Songül'ü gördü.
Bu melek gibi kadına hissetmeye başladıkları ve içindeki kafa karışıklığı ele ele verip nefesini kesti Sadi'nin.Farkındaydı Songül'ün hislerinin. Mektubu hiç yazmamış olsaydı da açık kitap gibi okunuyordu Songül. Küçük kıskançlıklarından, beğenilmek istemesinden, Sadi'nin okyanuslarıyla buluştuğunda buğulanan gözlerinden... Naifti Songül, bundan emin olamasa da tecrübesiz gözüküyordu.
Sadi kanepeye yaklaşıp üstünü örttü Songül'ün.
Tam olarak ne hissettiğinden emin olamasa da bu küçük kadına çok büyük bir şefkat ve minnet duyuyordu. Saçının teline zarar gelme ihtimali Sadi'yi delirmenin eşiğine getiriyordu. Songül'e de söylemişti zaten, "sana çok değer veriyorum".
Tekli koltuğa oturup uyuyan meleğin yüzünü izledi bunları düşünürken. Hani bazen ta içeriden, göğsünüzün derininden öyle güçlü bir istek duyarsınız ya, Sadi'de bundan güç alarak saçlarına dokundu Songül'ün. Sarıldığında şampuanının kokusunu duyduğu, düğün saçı yaptığında parmaklarına dolayıp oynamak istediği saçlarına.
Bu hisler iyice kafasını karıştırdı Sadi'nin. Geçmişiyle sözde helalleşmiş ama kendini "mesafe koyma araya" demekten alıkoyamamıştı. Titanik'teki Rose olacağını filmi izlerken tahmin etmiş ama bu kadar zorlanacağını düşünememişti.Songül'ün sıkıca kapanmış elinden kumandayı almaya çalışsa da başaramamış, uyuyan meleği uyandırmıştı. Sadi, Songül'ün onu izlediğini anlamamasını diledi. Songül tertemiz kalbiyle bundan çok etkilenecek diye korktu. Bu kadar kafası karışıkken en son istediği şey onu incitmekti. İnsan geleceğini, tertemiz iyiliği incitir miydi? Hissettiklerinden emin olmak isteyişi bundandı. Songül'e bir kere ve sonsuza kadar sığınmak, sığınabilmek istiyordu.
Songül'ün uyku mahmuru gözleri Sadi'yi buldu. Cilveli bir gülüş oturttu dudaklarına uyku ile uyanıklık arasında. Sadi'nin yanı başında oluşu içine yıllardır hissetmediği güven duygusunu doldurdu. Ve saf mutluluk.
Kumandayı alan Sadi televizyonu da kafasının içindeki sesleri de bir süreliğine susturdu. Songül'ün güzel bakan gözlerine kendini teslim etti. İzin verdi bu gecelik huzur onu bulsun.
Songül'ün yarı uyanık zihni Sadi'nin boynuna saklayıp uyuduğu resimler çizdi gözlerinin arkasında. İçini yavaşça dolduran kelebekler daha çok kanat çırptı Sadi üstüne çöken huzurla ayaklarını kanepeye uzatınca. Belki boynuna yaslayamadı burnunu Songül ama ayaklarının sıcaklığına sarıldı Sadi'nin. Gözlerinde daha fazlasının sözüyle. Sadi gene bölüm bölüm okudu Songül'ü. Bıyıklarının altında saklı mini minnacık bir gülümsemeyle uykuya bıraktı kendini.Birkaç saat sonra sokaktan gelen korna sesine irkilerek uyandı Songül. Başını Sadi'nin bacağına yaslamış, Sadi'nin eli saçlarının arasında. İrkilmesi Sadi'yi de uyandırır. Ellerini Songül'ün saçlarının arasından çekerken kafasını kaldırıp ona bakan gözlere odaklanır gözleri. Bu sefer utangaç bir gülüş oturur Songül'üm dudaklarına.
"Özür dilerim, korna sesine uyanınca bir anda seni de uyandırdım."
Sadi uykunun da getirdiği buğulu bir sesle cevap verdi.
"Hıı yok yok önemli değil. Zaten burada tutulmuşuz böyle."
Songül iyice utanıp başını yere eğdi. O halinden çok memnundu ama Sadi'nin böyle kalmak istemeyişi saçma olduğunu bilse de onu üzmüştü.
"Evet şey haklısın. Yerimize yatalım."
Toplandı kanepede Sadi ayaklarını yere indirince. Uyku sersemliği kalkarken sendeletti Songül'ü, Sadi bütün çevikliğiyle kollarından tuttup dengeledi Songül'ü. Aralarında kalan küçük mesafeyi nefesleri ısıttı. Sadece onların sesi, onların nefesi. Songül'ün dudaklarına bakarken beyninin doğru zaman olmadığını söyleyen kısmı çekti çıkardı Sadi'yi bir nefeslik mesafeden. Çok uzaklaşmadan, büyüyü tamamen bozmadan fısıldadı,
"Aman dikkat, gel yatalım."Elleri Songül'ün dirseklerinden bileklerine kaydı, sol elini kavradı. Songül'ün odasına doğru yürürken Songül rüyada mı yoksa uyanık mı olduğunu idrak etmeye çalışıyordu. Yavaşça yatağına oturttu Sadi. Saçlarını okşadı. Dudaklarına değememişti dudakları bu gece ama dudaklarının isyanını saçlarına bastırarak susturdu Sadi. Allah rahatlık versin dedi Songül'ün saçlarının arasına. Songül boğazında takılı kalan nefesi verdi önce, İyi geceler dedi kafasını yasladığı göğse doğru. Songül'ün sıcak nefesini hissetti göğsünde Sadi.
Sadi yavaşça çıktı odadan. Sadi'nin bedeni, kalbi odaya geri dönmek isterken beyni teyakkuzda bekliyordu. Mantık adamı Sadi'nin tabii ki beyni kazandı savaşı. Bedeni kalbi istekle yanarken başını yastığa koyup uykunun onu esir almasını bekledi.
Songül ise saçındaki dudakların hayaleti, elindeki ellerin sıcaklığıyla suratında ufak bir gülümsemeyle rüya alemine bıraktı kendini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Küçük Meseleler
FanfictionSadi ve Songül Payaslı çifti için yazılmış tek bölümlük hikayeler Sadgül One-shots