Merhabalar,
Nadir yaptığım, tamamen hayali bir sahne bu bölüm.
Bu meselenin asla böyle işleneceğini düşünmemekle birlikte, duyguların oradan oraya atladığı, aslında çok da bir şeyin konuşulmadığı bir kaos olmalıydı bana göre bu hikaye.
Umarım gerçek hayat evliliklerine daha yakın bu yüzleşme sizin de hoşunuza gider.
İyi okumalar!
**********************************************Songül karşısında tedirgin bakışlarla duran üç adama baktı.
Beyni duyduğunu anlamak istemedi ama gözleri karşısında ona bakan derin okyanuslarla buluştu dudaklarından dökülmeden önce sorusu,
"Yörük mü?"Taylan ağırlığını sağ ayağından sol ayağına geçirirken, gözleri Songül'le Sadi arasında gidip geldi hızla. Birazdan burada kopacak olan fırtınadan önceki sessizliğin içinde, görevin onları getirdiği bu noktada sadece kaderine teslim olabildi. Aynı Ahmet Savcı ve Sadi gibi...
Songül'ün gözlerinin arkasında patlamayı bekleyen bir volkan vardı. Kulaklarında kalp atışını duyuyor, başının bir mengeneye sıkıştırmış gibi hissediyordu.
Ya biri her şeyi anlatacaktı ya da Songül Sadi'ye doğrulttuğu silahın tetiğini çekecekti. Öfke damarlarında akarken, sağduyulu kalmak için mantığının son kırıntılarına tutunmaya çalışıyordu.
Başsavcı, eli havada Songül'e doğru bir adım attı, kadının gözleri hiç ayrılmadı kocasının okyanuslarından,
"Songül, sandı-"Elini kaldırıp susturdu başsavcıyı Songül, sağ elindeki silah hala hedefine yönelikti. Kor gibi elalarını kopardı okyanuslardan, buz gibi bir sesle hitap etti başsavcıya,
"Size saygım sonsuz başsavcım ama karışmayın."Başsavcı tamam anlamında başını öne eğerken, eliyle Taylan'a gel yaptı. Bir an önce bu odadan çıkmak isteyen başkomiser, uzun adımlarla başsavcının yanından geçip kapıyı açtı.
Başsavcı çıkmadan önce birbirlerinden başka kimseyi görmeyen karı kocaya döndü,
"Songül"Songül içinden bin bir türlü küfür ederek döndü başsavcıya, Sadi henüz ne kıpırdamış ne de sesini çıkarmıştı,
"Songül, Sadi'yi dinle. Bu bir rica değil emirdir."Kapının kapanma sesi bomba patlamışçasına yankılandı, karı koca dışında kimsenin olmadığı serin rüzgarların estiği sorgu odasında.
Birazdan yapacakları konuşma daha doğrusu yüzleşme için uygun bir ortamdı. Karanlık duvarlar, karı kocanın arasında Songül'ün doğrulttuğu silahı aydınlatan tek bir lamba, masasız sandalyesiz bomboş kara bir kutu.
Songül'ün ela gözleri midesinin içinde tutuşan öfkenin ateşiyle simsiyah, ihanetin acısının dökülmemiş gözyaşlarıyla parıl parıldı.
Beyninin içinde o kadar çok ses vardı ki, hangisine odaklanacağını bilmiyordu Songül. Mantıklı tarafı farkındaydı, başsavcı ile Taylan abi işin içindeydi demek ki bir göreve dönüşmüştü her şey. Ama dışlanmış, yalnız bırakılmış hisseden tarafı öfkeliydi. Gene, yine yeniden en güvendiği insanlar tarafından kandırılmıştı.
En büyük kırgınlığı Sadi'yeydi. Bu hayatta en çok güvendiği ama güvenmemesi gerektiğini bir kere daha kanıtlayan kişiye.
Tek tek hatırladı Songül bu sessiz geçen dakikanın içinde, gözleri okyanus gözlere dalıp gitmişken Sadi'ye Yörük'ten bahsedişini, Sadi'nin geçiştirişlerini, tır garajında karşılaşmalarını, ne kadar rahat olduğunu kocasının...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Küçük Meseleler
FanficSadi ve Songül Payaslı çifti için yazılmış tek bölümlük hikayeler Sadgül One-shots