Mini bölüm konseptime hoş geldiniz!
Fragmanlardan uyarlayıp yazacağım bu minik hikayelere böyle diyeceğim galiba :)
Toplantıların arasında hızlıca yazdığım mini bir part.
Bunun olmayacağına eminim ama hayal de mi kurmayalım!
*************************************************Sadi başsavcı ile olan görüşmesinden çıkmıştı.
Yaver'in yanına doğru giderken Semih'in şaşkın bakışlarına hala içten içe gülüyordu.
Arabayı garaja çekti, anahtarı üstünde bırakıp Yaveri bulmak için indi arabadan.
Sadi'nin keyfi yerindeydi. Son birkaç gündür yol kat etmiş gibi hissediyordu. Olduğu yerde oturup beklemek ona göre değildi.
Garajdan içeri girmek üzereyken, telefonu çaldı Sadi'nin. Cebinden çıkardı tuşlu telefonunu. Aşkım yazısını görünce şapşal şapşal sırıttı.
"Karıcım."
"Sadi! Sadi!"
Karısının adrenalin dolu nefes nefese sesi Sadi'nin tüylerini diken diken etmiş, damarlarına hızlıca adrenalin pompalamıştı.
"Songül! Bir şey mi oldu?"
"Sadi, operasyon- operasyon vardı! İçerideyim." Sertçe öksürdü Songül telefonun diğer ucundan.
Sadi çoktan arabaya doğru koşmuş, motoru çalıştırmıştı.
"Songül konuş benimle. Neredesin sen?!"
"Söylediğim adrese gelebilir misin? Yangın çıktı Sadi! Çıkamıyorum."
Karısının korku dolu sesi Sadi'nin göğsünün üstüne taşlar oturtmuş, nefesini kesmişti. Songül'ü kaybetmeyi düşünmek istemiyor ama beyninin mantıklı kısmı bunun bir olasılık olduğunu hatırlatıp duruyordu. Ellerinin titremesine engel olamadı Sadi, sımsıkı tuttu direksiyonu garajdan hızla çıkarken.
"Karıcım, Songül! Sakin ol tamam mı? Geliyorum ben. Battaniye, örtü gibi bir şey görüyor musun etrafta? Dikkatli bak!"
"Yok Sadi yok! Allah kahretsin! Bu da pusu dimi Sadi?!"
Sadi pusu olduğuna emindi köstebek her kim ise Songül'ü sürekli, büyük ihtimalle, gerçek olmayan operasyonlara yolluyordu.
"Tamam tamam, ağzını burnunu kapa! Yere yakın duvarın arkasında kalmış bir yer bul Songül!"
Songül telefonu kapamamıştı. Korkuyordu ve Sadi'nin telefonda bile yanında olması ona güç veriyordu.
Etrafına ördüğü bütün duvarları yıkmıştı Sadi. Kimsesi olmayan, ölse kimsenin fark etmeyeceği bir kadınken onu kurtarmak için hayatını verecek Sadi'si vardı şimdi. Annesi babası yoktu belki yanında ama Sadi ailesi olmuştu Songül'ün.
Songül biliyordu bir insanın sevildiğini bilmesi ne kadar güzeldi.
Bunu ona hissettiren pek insan olmamıştı hayatında annesiyle babasından sonra. Sadi açıkça söylemese de her iltifatında, her bakışında biliyordu adamın onu sevdiğini. Bütün nazlanmaları, kıskanmaları bu yüzdendi.
Songül Sadi'nin dediği gibi bir yer buldu kendine. Küçük bir çocuk gibi kıvrıldı köşeye telefonunun etrafına. Sanki Sadi'ye sarılıyormuş gibi.
Etrafındaki alevler çevresini daha çok sararken Songül buradan çıkamayacağına emindi. İçini kaplayan üzüntü sadece Sadi ile yaşayamadıkları içindi. İlk öpücükleri, ilk seyahatleri, ilk sevişmeleri, ilk çocukları...
Bıraktı Songül korku, üzüntü devralsın vücudunu. Gözyaşları damla damla düştü telefonun ekranına.
Sadi'nin sesi duyuldu telefondan;
"Songül!"
Burnunu çekti Songül, hıçkırıklarının arasından cevap verdi;
"Buradayım."
"Az kaldı karıcım. Sana söz veriyorum çıkaracağım seni oradan!"
Songül gülümsedi yaşlarının arasından, sonunu kabullenmiş bir şekilde.
"Sadi, eğer yetişemezsen, eğer ben buradan çıka-"
"Sus Songül! Geliyorum!"
Sadi anlamıştı Songül'ün cümlesini nereye gittiğini, her tehlike anında Songül'ün yaptığı gibi.
"Sadi! Dinle beni!"
Sesini yükseltmişti Songül, telefonun diğer ucundan gelen arabanın hızının sesini duyabiliyordu.
"Sadi, sen benim ailem oldun."
"Songül!"
"Benim ailem oldun, çok teşekkür ederim her şey için."
"Evde teşekkür edersin Songül, yeter sus!"
"Sadi, bilmeni istiyorum."
"Hayır Songül! Gözlerime bakıp söylersin ne bilmemi istiyorsan!
"Seni seviyorum Sadi! Seni çok seviyorum!"
Sadi'nin gözleri bir elindeki telefonun ekranına bir yola baktı.
Songül'ü kaybedemezdi, onun da ailesi olan bu kadından ayrı bir hayat hayal bile edemedi.
Gözleri kıpkırmızıydı Sadi'nin kendini sıkmaktan, ağlamayacaktı. Kendini bırakırsa Songül'ü kurtaramazdı.
"Karıcım, buna cevabımı duymak için eve gitmemizi bekleyeceksin."
Songül ıslak ıslak güldü adamın hala buna inanmasına, ona güç vermeye çalışmasına.
"Ben biliyorum zaten Sadi, biliyorum. Ama öyle olsun"
"Oradan çıkacaksın ve evimizde gözlerimin içine bakarak tekrar söyleyeceksin bunu. Tamam mı?"
Songül oksijen azaldıkça daha uykulu olmuştu.
Sadece hıhı diyebildi telefona doğru. Telefonu kapatmayı son dakika akıl etti.
Sadi bir şey duysun istemedi.
Kapanan telefonu fark etti Sadi.
"Songül! Songül!"
Bir dizi küfür savurdu direksiyonu yumruklarken.
Sadi bu sefer yetişemeyecekti karısına ama hikayeleri buradan bitmeyecekti şu an bundan habersiz olsalar da.
Patlayan depo yıllarca Sadi'nin kabuslarının baş rolü olacaktı ama "gerçek" ilişkilerinin temeli o gün atılacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Küçük Meseleler
Hayran KurguSadi ve Songül Payaslı çifti için yazılmış tek bölümlük hikayeler Sadgül One-shots