Bir Küçük Ultrason Meselesi

2.7K 107 12
                                    

Merhabalar,
Yorumlarda bahsetmiş olsamda buraya da yazmak istedim.
Öncelikle beklediğiniz, yazdıklarımı okumaya değer gördüğünüz için binlerce teşekkür.
Artık hikayeyi tamamlanmış olarak işaretledim.
Taslağı olan bitirmediğim hikayeleri bitirdikçe paylaşacağım yavaş yavaş.
Bu bölümde onlardan biri.
Bambaşka, çok daha güzel hikayelerde buluşmak dileğiyle.
**********************************************
Hava İstanbul'da ısınmaya başlamıştı. Saat henüz 8'e geliyor olmasına rağmen, hazır bir Songül giyinme odalarındaki aynanın önünde at kuyruğunu düzeltmekle meşguldü.

Saat 9'daki üçüncü ay randevularına yetişmek istiyorlarsa eğer Sadi'nin de bir an önce banyodan çıkması lazımdı. Kocası neredeyse yarım saattir banyodaki aynanın önünde sakallarını düzeltiyor, pek de Sadi'lik olmayan bu hareketi Songül içten içe komik buluyordu.

Hamileliğini 6. haftada öğrenmişti Songül, bir hafta sonra da o malum randevuya gitmişti. Gerçekten hamile olduğunu algılamış, sindirmişken ilk muayeneydi bu. Evet, Songül'ün de içi içine sığmıyor; indirdiği uygulamaya göre mandalina kadar olan bebeğini görmek için can atıyordu. Fakat en heyecanlıları Sadi'ydi.

Geçen hafta randevu almadan önce Sadi'yi arayıp, gelip gelmek istemediğini sorduğunda Sadi önce "O nasıl soru lan?!" diye sitem etmiş sonra da sesinden sırıttığı anlaşılan "Tabii ki geleceğim" ile Songül'ün sorusunu cevaplamıştı.

Telefonda randevuyu aldığında, doktorun asistanı belli başlı kan tahlilleri yazmış, bir de kromozomal hastalıkları teşhis ettikleri ikili taramadan bahsetmişti. Songül doktorun önerilerine uyarak hem rutin testler hem de bu tarama için kan vermişti.

Bu tip anlarda annesinin hala hayatta olmasını öylesine diliyordu ki Songül. Hamileliğini öğrendiğinden beri içindeki o özlem sanki mandalinasıyla birlikte büyüyordu. Anneni arayıp testler hakkında fikrini sorabilmek, için için endişelendiğinde annene sığınabilmek ne kadar da büyük bir lükstü. Her şeye rağmen Sadi her şeyiyle yanında olmaya çalışıyor, bir nebzede olsun bu boşluğu dolduruyordu.

Songül bebek saçlarını da iyice tarayıp at kuyruğunu düzelttikten sonra saatin neredeyse 8.30 olduğunu fark etti. Hala banyoda olan kocasına seslendi:
"Sadiii! Hadi geç kalacağız."

Sadi randevuya gideceğini öğrendiğinden beri yerinde duramıyordu. Hatta beyni o kadar abartmıştı ki bir haftadır rüyalarında bu randevuyu görüyordu. Bazıları güzel bazıları kötü rüyalar.

Songül'le Sadi'nin bir bebeği olacaktı, inanmak o kadar zordu ki. Çok değil bir sene evvel yanında sadece Yaver ile hayatta kalmaya çalıştığı hayatı sanki başka birinindi. Öyleydi zaten, o hayat Emin'indi bu Sadi'nin ve Sadi mutlu olmayı hak eden biriydi.

Derinlerde bir yerden gelen karısına ama en önemlisi bebeklerine yetememe, kendi babası ortalıkta yokken iyi bir baba olamama endişesini, saatlerdir düzeltip düzeltip beğenmediği sakallarıyla maskelemeye çalışıyordu.

İlk kez görecekti küçük mandalina babasını. Hayatındaki bütün soruların cevabını bulmuş, bütün pisliklerden arınmış görünmek istiyordu onunla tanışırken. Bu yüzdendi yarım saattir elindeki makinayla sakallarının eşitlemeye çalışması, en ufak kıla en büyük düşmanıymış gibi bakması.

Dalmış olduğu düşüncelerden Songül'ün seslenen sesi çıkardı Sadi'yi. Kolundaki saate çevirince gözlerini nefesinin altından hızlı bir küfür etti. Önünde duran fırça ile son kez bir taradı saçlarını sakallarını. Makinayı sudan geçirip, ıslanan ellerini saçlarında kuruladı. Pantolonunu çoktan giymişti. Yemek masasının sandalyesine astığı beyaz gömleğini almak için çıktı banyodan:
"Geldim geldim, tamam!"

Bazı Küçük MeselelerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin