Bu da benim patlama sonrası sahnem oldu sanırsam.
Aslında tek bölümle bitirecektim ama bölüm çok tatmin etmeyince beynim gene kendi yazdı kendi oynadı. Sizi de beynimin içine davet ediyorum bu bölümle :)
İyi okumalar !
*************************************************
Telefon konuşmasından beri çok uzun bir zaman geçmemişti Sadi sarı gelini deponun kapısının önüne çektiğinde.
Frene basmasıyla, deponun infilak etmesi aynı anda olmuş, gözleri çıkan alevleri görmüş ama birkaç saniye beyni ne anlama geldiğini idrak edememişti.
Arabadan nasıl indiğini hatırlamayacaktı Sadi, Songül diye haykıran kendi sesini uzaklardan gelen bir uğultu olarak duyuyordu.
Bütün duyuları, iç güdüleri Songül'e ve Songül'ü o cehennem ateşinden kurtarmaya odaklanmıştı.
Önüne çıkıp onu durdurmaya çalışan 2 itfaiyeciyi kolaylıkla aşıp karısının cehennemine attı kendini.
Gözleri hızlıca etrafı tararken beyni fark ettiklerini not etti.
Bomba deponun ön kısmında patlamış ve geriye kalan eşya yığınları dışında başka bir şey görmemişti Sadi.
Arkaya doğru hala yanan alevlerin içinden ilerledi. Bombanın ve yangının etkisiyle içerideki oksijen azalmış, nefes almayı zorlaştırıyordu.
Dirseğine gömdü başını Sadi az da olsun filtreleyebilmek için havayı. Songül'ü bulmadan ölme hatta bayılma şansı yoktu. Karısını buradan çıkardıktan sonra ikisi de başı gözü üstüneydi. Yeter ki Songül'e ulaşabilsindi.
Bir yandan gözleriyle hızlıca etrafı tarıyor, duman görüş mesafesini azalttığı için zorlanıyordu Sadi.
Öksürüklerin arasında nispeten daha temiz olan arka tarafına ulaşmıştı deponun.
Önündeki kilitli kapıyı görünce anladı olanları Sadi. Bunu yapanların analarından emdikleri sütü burunlarından getirecekti ama şimdi sırası değildi.
Metal kilide bu yangında dokunma ihtimali yoktu. Güçlü bir tekme darbesiyle açtı Sadi kapıyı.
İçeride de alevler vardı ama deponun ön kısmına göre hava daha iyiydi. Öksürmeye devam ederken akıllı kızım umarım buraya saklandın diye düşündü.
Sadi kafasını çevirdiği boş odada narin ve hareketsiz yatan bir beden gördü. Kalbine batan bıçakları görmezden geldi, bir umut karısına seslenirken
"Songül! Songül!"
Çoktan yanında diz çökmüştü kadının tepkisizliğini anladığında. Sadi için bu bir savaş ortamıydı ve aslında alışıktı oto pilotta hareket etmeye, ilk müdahaleyi yapmaya.
Ama karşısında yatan daha dudaklarına dokunamadığı, yanında uyuyamadığı, koruyacağına yemin edip koruyamadığı kadındı. Geleceğiydi Sadi'nin.
Panikle Songül'ün nabzını kontrol etti Sadi. Ellerinin titremesinden mi diye kısa bir süre tanıdı ama Songül'ün nabzını hissetmedi parmaklarının ucunda. Oto pilotu burada kırıldı Sadi'nin.
Songül'ün hareketsiz duran bedenini oyuncak bebek gibi CPR için çevirirken karısının yüzündeki donukluğa bakmak istemedi. Songül'ü böyle bir kadın değildi ki. Cıvıl cıvıldı Songül. Sivri dilli bir kara mambaydı.
Sadi Songül'ün yeleğini açarken düşünceler beynine üşüşüyordu.
Onsuz nasıl olacaktı? Neden koruyamamıştı bu kadını? Benim yüzümden de karar kıldı beyni Sadi'nin son düşünce olarak.
![](https://img.wattpad.com/cover/322587680-288-k415499.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bazı Küçük Meseleler
FanfictionSadi ve Songül Payaslı çifti için yazılmış tek bölümlük hikayeler Sadgül One-shots