~20~

678 33 0
                                    




Yekta'nın telefonu kapatması üzerinden dakikalar geçmiş, Deniz kendini kilitlediği lavabodan çıkabilmişti.

Tam yatak odasına girecekti ki, kapı ondan daha önce Hakan tarafından açıldı. Önce sahte bir gülümseme takındı Deniz, Hakan onun kırmızı gözlerinden bir sorun olduğunu çoktan anlamıştı oysaki.

" Sorun ne Deniz? Ne bu halin? Yekta mı aradı yoksa, bak bi şey dediyse söyle, senin göz yaşlarında boğayım onu."

Deniz önce kafasını sağa sola salladı.Hakan anlatmasını beklercesine gözlerinin içine baktı.

" Yekta aradı bu sabah..." İç çekti önce, Gözlerini tavana dikti, ağlamasını engellemeye çalışırcasına.

"Ne saçmaladı yine? Sana onun telefonlarını açmaman gerektiğini söylemiştim."

" Serap... Durumu çok ağırmış. Doktorlar son saatlerini saydığını söylemiş. Normalde çocukları alacağı günü bekleyecekmiş ama durum bu olunca çocukları getirmemi istedi. Vedalaşsınlar anneleriyle dedi..."

Hakan kafasını sağa sola salladı. Duygusuzdu bakışları Deniz'in aksine.

" Buna inandığını söyleme bana Deniz!"

Deniz beklemediği bu cümle karşısında şaşkınlıktan gözlerinin bebeklerini büyütmüş Hakan'a bakıyordu.

" Hakan ne dediğinin farkında mısın? Yekta zaten hasta olan bir kadının üstünden kumar oynayacak kadar aşağılık bi oyunun içerisine girmeyecek o kadar da değil!"

" Gitmeyeceksin Deniz! 2 gün sonra zaten gelip çocukları alacak, gitsin o zaman göstersin çocukları."

" Hakan kadının her dakikası ömründen yıl azaltıyor, kadın ölüyor Hakan ölüyor! Ayrıca nereye gidip nereye gitmeyeceğime ben karar veririm! Gideceğim, yanında olacağım dersen sende gelebilirsin. Ama gideceğim, çocukları da alıp."

O sırada ses tonları gittikçe yükselmiş, herkes oldukça gerilmişti. Deniz bir yandan Hakan'ın saçmalıklarını dinliyor, bir yandan da eline aldığı deri çantasına şifonyerin üstündeki cüzdanını arabasının anahtarını ve diğer eşyalarını atıyordu.

Tam ceketini alacakken kolunu tutan Hakan'la duraksadı.

" Canımı yakıyorsun çekil önümden!"

" Ne o Deniz? Yektayı bana neden bu kadar savunuyorsun, zaten şikayetini geri almandan anlamalıydım. Onu yıllar sonra görünce, ona olan duyguların tekrar mı harekete geçti?"

Hakan dediklerine öyle pişman olacaktı ki farkında değildi. Deniz sevdiği adamın ona saydığı sözcüklere inanamıyordu, oysa o onun ağzından çıkmadan Yekta'nın dediklerine bile inanmamıştı.

Önce kolunu kurtardı Hakan'ın elinden, sonra Tokat attı Hakan'a. Hakan bir şey yapmadı önce bekledi, Deniz çocukları hazırladı, yedek kıyafet aldı ufak bir sırt çantasına.

Tam kapıdan çıkacaklardı ki onları durduran Hakan oldu.

" Çocuklar siz arabaya ilerleyin hemen geleceğim." Çocuklar başını salladı olumlarcasına, Hakan Deniz'in kulağına eğildi gözleri hala ateş püskürüyorken.

" Eğer bu kapıdan çıkarsan, dönme Deniz!" Hakan sadece Deniz'in gitmemesi için söylemişti oysaki bu cümleyi. İçinde barındırdığı onca anlamın hala farkında değildi. Bu sefer Deniz ona doğru eğildi. Bu onun sevdiği adam olamazdı.

" Bu kapıdan 5 sene önce kızımı almak için girdim, kızımı aldım çıkıyorum. Sanıyorum da Hakan Seyhan, Yekta'nın uydurduğunu sandığım profilden hiçbir farkın yok!" Deniz tüm endamıyla çıktı o kapıdan.

Benim Bebeğim! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin