01/05/2010 İstanbul" Çok geç oldu Deniz. Eve git artık." Mis sokağında ki bu Harika dövmeciden ayrılmak istemiyordu Deniz. Saat gece 2'i geçiyordu. Sokağı aydınlatan tek şey ayın ışığıydı.
" Hayır henüz gelmedi." Ağzından kaçan bu cümleye karşılık ağzını eliyle kapadı Deniz. Lanet olsun! Bunu Kaan'a söylememesi gerekiyordu!
" Kim gelecek Deniz?" Kaan'ın sesi yavaş yavaş yükseliyordu. Kaan, Deniz'in kuzeniydi. Ailesinden konuştuğu tek kişiydi.
" Yoksa bahsettiğin çocuk mu?" Dedi. Sesi alçalmıştı.
" Evet." Dedi utana sıkıla.
" Boş hayaller kuruyorsun Deniz. O çocuk bu alemde ki en zengin insanlardan. Hemde... Neyse işte. Tek düşündüğü, kız tavlamak. Her gece başka kızla bu çocuk Deniz! Uzak dur bu çocuktan."
" Evet Kaan. İnsan aşık olunca bırakamaz ki! Sen Bilge'yi unutmak için, nasıl çırpınmıştın hatırlamıyor musun? Gelecek... Her gece aşağıda ki bara geliyor. 18'ime az kaldı. 18 olduğum gece bende gideceğim o bara."
" Yapma Deniz! Selda teyzeme ne diyeceksin? İzin vereceğini düşünmüyorsun, değil mi?"
" Kaan, idare edersin o gece. Benim yanımda dersin... Geldi! Bak aşağıda." Deniz'in bu bağırtısı üzerine, Kaan camın kenarına geldi. Aşağıdaydı. Yekta Kaya. Tüm kızların hayran bakışları üzerindeydi. Bakmamak elde değildi ki! Belkide görüp görebilecekleri en yakışıklı erkekti.
" Kaan lütfen. 1 hafta kaldı zaten! Ben şimdi eve gideceğim annem zaten daha eve gelmemiştir. Sende söz ver bana. Lütfen!"
" Tamam. Söz veriyorum..."
" Kuzenlerin en yakışıklısı!" Deyip yanağını öptükten sonra deri ceketini giydi Deniz.
" Ben bırakayım istersen?"
" Yok sen kapatma dükkanı birde benim için. Gece çok iş yapıyor zaten. Şurdan şurası. Yürürüm ben."
" Tamam dikkat et."
-----
Tarlabaşı'na geldiğinde, çıkmaz sokaklardan birinde ki evinin apartmanına girdi. İkinci kata girdiğinde çantasını kontrol etti. Lanet olsun! Anahtarı dövmecide unutmuştu.
Kapıyı çalıp annesiyle ne kadar yüz göz olmak istemese de kapıyı çaldı. Annesi söylene söylene kapıyı açtı.
" Aman be sen miydin! Kaç kez diyeceğim ben sana anahtarı al diye!" Annesi babasının ölümünden Sonra kendisini iyice içkiye vurmuştu. 7/24 içerdi. Kafası genellikle yerinde olmazdı.
Deniz bir şey söylemeden odasına ilerledi. Kıyafetlerini çıkarıp, rahat bir şort ve tişört geçirdikten sonra yatağına uzandı. Yekta'yı ve 18 yaş gecesini düşünerek uykuya daldı...20/12/2017 İzmir
Yatağından kalkıp, dudağındaki ve kaşındaki piercingi düzeltti. Daha Karşıyaka'nın en güzel yerindeki dairesinin balkonuna çıktı, ve sigarasını yakıp dudaklarına götürdü. Durmadan çalan telefonuna küfürler saydırarak açıp kulaklarına götürdü.
" Ne var lan ne?" Deniz'in sinirli sesini duyan koruması ilk önce korksada belli etmemeye çalıştı.
" Deniz hanım ben..." Adamın sesi oldukça titrek geliyordu. Belli ki Deniz'den korkuyordu.
" Ne var lan! Diyeceğin inşallah sabahın köründe aramana deyecek bir şeydir."
" Deniz Hanım... Yekta beyin adresini bulduk." Deniz, bu haberin üzerine telefonu düşürdü. Daha Sonra akan göz yaşlarına rağmen bir kahkaha savurdu. Sonunda bulmuştu... Hem kızını, hemde intikam alacağı adamı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benim Bebeğim!
RomanceBebeği elinden alınan bir anne ne kadar dayanabilirdi çocuğunun yokluğuna? Bu Deniz'in hikayesi. Bir zamanlar aşık olduğu adamdan intikam mı alacaktı? Yoksa kızı için savaşan bir anne olarak mı devam edecekti? Oku ve gör :)