~16~

3.9K 126 20
                                    


"Korkma Deniz, çocukları almaya gelmedim..."

Karşısında burda asla olmaması gereken biri vardı genç kadının. Serap... Neden gelmişti ki? Burayı nerden bulmuştu? En büyük korkusuda çocukları kendine bu kadar alıştırmışken tekrar eski tepe taklak hale dönmek olmuştu.

" Ne işin var burda?" Deniz oldukça kısık konuşmuştu duymamaları için. İçerden Hakan'ın sesi yükseldi.

" Kim gelmiş Deniz?"

" Necip gelmiş sevgilim. Ufak bir işimiz var döneceğim birazdan." Deyip Serap'ın kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkarmıştı. Üstünde ki incecik kazağa bile aldanmadan kendini de atmıştı dışarı.

" Burda konuşamayız, gel benle." Dedi Deniz. Serap onu takip ediyordu. Evin az ilerisindeki müştemilatın önüne geldiklerinde kapıyı çaldı kadın. Hizmetli ve ailesi artık burda yaşıyordu. Kadın şaşkınca açtı kapıyı. Deniz eliyle sessiz olmasını söyleyip müştemilattaki boş odalardan birine girdi Serap'la birlikte. Kapıyı kilitleyip anahtarı arka cebine koydu. Daha sonra konuştu.

" Yetmedi mi ulan yaptıklarınız? Yekta o fare deliğinden de mi yetişir oldu bana?"

" Yekta'nın buraya geldiğimden haberi yok. Ben senle konuşmaya geldim. Çocukları da almayacağım. Yemin ederim. Sadece... Sana söylemem gereken bir şey var."

" Söyle ve sonra sana yalvarırım ki git. Çocuklar bana alıştı. Gayet iyiler. Onlar eskisi gibi olursa tekrar toparlayamam. Çok yoruldum ben. Savaşmaktan yoruldum. Koşmaktan yoruldum. Ben bir daha onları kaybedersem ölürüm Serap."

" Deniz biliyorum. Böyle olmasını ben istemedim. Yekta'ya dedim. Alma dedim anneden yavrusunu. Ayırma dedim. Dinlemedi. 6 yıl önce sen ne çektiysen yıllarca vicdan azabıyla senin çektiklerinin iki katını çektim ben. Ben suçlu değilim. Beni suçlama. Ben Hera'yı kendi oğlumdan çok sevdim. Ben anneyim Deniz. Evlatlarını her şeyden koruyabilecek bir anne. Senden isteyeceğim şey... Nasıl söylenir bilmiyorum. Ama artık zamanı geldi. Bunu daha önceden yapmalıydım. Evlatlarımın gözünün içine baka baka her gün biraz daha eridim ben Deniz."

Serap bunları söylerken ağlıyordu. Hüngür hüngür. Hıçkıra hıçkıra. Deniz bile acımıştı kadının bu haline. Ne garipti değil mi? Yekta Kaya'nın biricik karısı karşısında hüngür hüngür ağlıyordu. Serap biraz daha kendine geldikten sonra devam etti konuşmasına.

" Deniz ben kanserim. Son evre. Doktor çok zamanımın olmadığını söyledi. Bu saatten sonra ne Ares'in ne de Hera'nın annesi olabilirim. Senden tek bir şey istiyorum. Oğlumun annesi olur musun? Ben Hera'yı 6 yıl boyunca, bu kısacık sürede çok iyi yetiştirmeye çalıştım. Zeki olmasını da istemedim, iyi yerlere gelmesini de. İnsan olmasını istedim. Babası gibi olmasın, acımasız olmasın diye elimden geleni yaptım. Lütfen onlara iyi bak. Onlardan anne şefkatini eksik etme olur mu?"

     Deniz ne diyeceğini bilemedi bu cümlelerden sonra. Oyun muydu kadının söyledikleri? Yoksa gerçekten, kalbiyle, hissederek mi söylemişti bu cümleleri?

     Deniz'de haklı ya, yıllardır kimseye inanmaz olmuştu. Deniz başını sallarken, Serap bir kaç cümle daha sarfetti.

    " Yekta haftaya tahliye oluyor Deniz. O durmaz. Yekta'yı kimse durduramaz. Ama sen hariç. Ben konuşayım onla. Sende ona göster çocukları. Yoksa olmaz Deniz. Bırakmaz sizi. Daha çok acı çekersin İnan bana. Normal anne babalar gibi modern şekilde birlikte büyütün çocukları. Sen ona göster, o sana göstersin. Lütfen Deniz, kabul et görüşeyim. Daha fazla kan dökülmesin. Daha fazla acı çekmesin kimse."

    Deniz önce düşündü. Karşısındaki kadın lanet olsun ki haklıydı! Zordu Yekta'yı durdurmak. Yekta öyle kolay pes etmezdi. Kolayı bırakın hiç pes etmezdi. Deniz başını sallayarak bir kaç kelime söyledi.

" Tamam konuş Yekta'yla, ne istiyorsa kabul ediyorum. Tek şartım çocuklar bende kalacak."


      Genç kadın boş koridorlarda ilerlerken, Yekta Kaya ile görüşeceği Demir parmaklıklar ardındaki odanın önüne geldi. Gardiyan onlara beş dakikası olduğunu söyleyip kapıyı açarken genç kadın sandalyeyi çekip oturdu.

  " Niye geldin Serap? Dinlenmen gerek senin."

  " Nereye kadar dinleneceğim Yekta? Şurda kaç aylık ömrüm kaldı?"

   " Böyle konuşma!"

    " Sadece beş dakikamız var. Çocuklar..."

    " Çocuklar ne Serap?"

    " Çocuklar hayatta. Deniz'le konuştum. Çocukları birlikte büyüteceksiniz. Normal aileler gibi. Bir iki gün sende bir iki gün onlarda kalır çocuklar. Artık sorun çıkarma Yekta! Artık insanlara acı çektirme! Yetmedi mi yaptıkların?"

   " Yetti Serap. Çok pişmanım. Her şeyi düzelteceğim . İnan bana."

  " Umarım Yekta!"

   " Serap sana bir şey söylemem lazım."

   " Söyle Yekta."

   " Deniz, Hakan'ı sevdiği sürece ben nasıl dayanırım? Söylesene bana..."

ÇOK GEÇ KALDIM FARKINDAYIM AMA BAZI SORUNLAR OLDU YURT DIŞINDAYDIM ORDAN DÖNDÜM BOYNUMDA BAZI SIKINTILAR OLDU BİR TÜRLÜ VAKİT BULAMADIM.

LÜTFEN GÖRÜŞLERİNİZİ VE BEĞENİLERİNİZİ EKSİK ETMEYİN 🖤

SİZİ SEVİYORUMMM 🖤🖤

Benim Bebeğim! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin