~14~

4.3K 141 7
                                    

2 Hafta Sonra...

     Deniz kahvesi elinde salona ilerlerken koltuğun yanında bekleyen Necip'i fark etti.

" Hoşgeldin, otursana." Deniz'in sesi üzerine Necip kafasını sallayıp koltuklardan birine oturdu.

" Abla Yekta bugün mahkemeye çıkıyor. Bilmek istersin diye düşündüm."

" Güzel. Ben Kaan'la Jülide'yi uyandırayım. Sende kahvaltıya kal. Konuşuruz."

" Tamam abla."

     Deniz üst kata odalara doğru ilerledi. Kaan ve Jülide'yi uyandırdı ve aşağı ilerledi.

" Deniz anlatacak mısın artık olanları?" Kaan'ın sesi üzerine Deniz masaya oturdu.

" Deniz kime diyorum!" Kaan, bağırmaya başlamıştı. Bunun üzerine Deniz boğazını temizledi ve konuştu.

" Otur önce." Kaan ve Jülide masaya oturduğunda Deniz cümlesine devam etti.

" Hakan'ın teyzesi vardı. Suna teyze. Yekta'nın şirketine gitmeden önce Suna teyzeye uğradım. Suna teyzeden Ares'in kreşine gitmesini, hizmetlisi olarak almasını söyledim. Sorun çıkaracak olurlarsa beni aramasını söyledim. Çalışanların Serap'ın sesini ezberleyecek hali yoktu."

Deniz bir süre susunca Kaan iyice meraklanmıştı. Kaan şunu düşünüyordu, ne ara bu kadar büyümüştü bu kız? Ne zaman böyle pis işlere bulaşır olmuştu? Biraz daha düşününce anladı. O anne olmuştu. Evladı için her şeyi yapabilecek bir anne... Daha sonra Kaan'ın göz işaretleri üzerine Deniz devam etti.

" Daha sonra Suna Abla, Ares'i aldı ve çiftliğe götürdü. Kreştekiler pek şüphelenmemişti. Ben kendimi Serap gibi tanıtıp, anneannem vefat etti, teyzem gelip alacak falan. Yekta beni kaçırınca elim kolum bağlı kaldı tabi. Daha sonra Yekta'nın adamlarından biri yemek getirince, sinir krizi geçirir gibi yapıp yemek tepsisini yere attım. O sıra da adamın cep telefonunu o anki kargaşada alıp kazağımın koluna koydum. Yekta geldi falan konu kapanınca Necip'i tekrar aradım ve planımı anlattım. Çok zamanım yoktu oldukça hızlı anlatmıştım. Hera'yı alıp Suna ablaya götürecekti. Yekta'nın uzağına bir araba park ettirip, çocukların ses kayıtlarını arabaya koyacaktı. Ses çalıştığı sırada onların o telaşından yararlanıp Hakan'ı arayıp çıkacaktık. Zaten arabayı öyle patlatmıştı ki, ceset bulmayı bırak bir parça deri bile bulamazlardı. Böyle işte. Polis çağırdık, Yekta tutuklandı. En az 20 yıl yer diye düşünüyorum."

     Kaan ve Jülide, Deniz'i  büyük bir şok ile izledi. İnanamadılar. Çocuklar uyku sersemi aşağı indiğinde, herkes toparlandı. Masadaki herkes büyük bir gülümseme takındı yüzüne.

" Günaydın çocuklar, sevdiniz mi yeni evinizi?" Hera somurtkan bir tavır takınırken Ares gayet normal davranıyordu. Ares büyük bir gülümseme ile Deniz'e baktı ve konuştu.

" Günaydın Deniz Abla, evet burası çok güzel ve büyük. Hemde o hareket eden treni çok sevdim."

   Deniz gülümsedi ve Ares'i kucağına aldı. O sırada Hera konuştu.

" Ben sevmedim. Burası güzel değil. Evim daha güzel."

     Deniz derin bir of çekti. Çok gocunuyordu kızının onu sevmemesine kabullenmemesine. Bazen de haklı buluyordu. Koskoca 6 yıl geçmişti.

" Annecim daha ne kadar daha anlatmam gerekiyor. Burası evimiz. Kardeşim dedin, o da artık yanında artık üzülmemelisin."

" Annemle babam neredeler?"

    O sırada Kaan konuştu. O da üzülüyordu Deniz'i böyle görmeye. Uğraşmıştı yıllarca. Herkesi silmişti!

" Uzaktalar dayıcım, çok uzakta."

Benim Bebeğim! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin