Snow Ghosts-Lost at SeaSAHİL
Yalnızlık.
Hissettiğim sadece buydu.
Hiç hissetmediğim kadar yalnız hissediyordum. Eski hayatımdan çok farklı olmamasına rağmen bugünlerde yaşadıklarım daha yalnız, daha ağır geliyordu.
Kırk gündür bu dört duvarın içerisindeydim. Markete gitmeyi geçtim, sitenin içerisinde yürümemi bile tehlikeli buldukları için evden burnumu çıkartmama izin vermiyorlardı. Sitenin güvenlik şirketi Kenan'ın korumalarıyla yer değiştirmişti. Sitenin güvenliğinin çok sıkı tutulması başta bazı komşuları rahatsız etse de kimsenin aidat ödememesiyle konu tatlıya bağlanmıştı.
Sadece okula gidip dönüyordum. Konvoyla evden çıkmak, okula dikkat çekmeden girmek imkansızdı. Okulumun yakınlığı bu durumu daha absürt kılıyordu.
Mutlu bir yolunu bulmuş benimle birlikte okula giriyordu. Yaşadığımız ufak çaplı tartışma sonrasında çok ağladığım için kıyafetlerini benim istediklerim gibi giymeye karar vermişti. Yanımdan 1 saniye ayrılmıyordu. Gölge gibi hep bir adım arkamda duruyordu. Mutluyla okulda dolaşmam çok zorlaştığından, son hafta hiç evden çıkmamıştım.
Kendimi delirecek gibi hissediyordum.
Babam hariç kimseyle konuşmuyordum. Onunla da yaşananları konuşamıyordum. O da kabuğuma çekilmemden gayet memnundu. Şu ara haberi olsa gayet onaylayacağını düşünmeye başlamıştım. Hayali gerçekleşmişti ve ben bu evde takılı kalmıştım.
Kıvanç'la iki kez birbirimize yaşadığımızı belirten mesajlar atmıştık, Melda teyze her pazar akşamı arıyordu.
Kenan ise o günden sonra hiç iletişime geçmemişti. Ne bir arama ne bir mesaj hiçbiri yoktu.
Sanki ben yokmuşum gibi hayatına devam edebilmişti. Başıma bir Azrail takıp kendisi normal hayatına devam etmişti.
Mutlu benimle konuşmuyordu. Hatta kimseyle konuşmuyordu. Ciddi ifadesiyle herkese öldürücü bakışlar atıyordu. Her göz göze geldiğimizde gülümseyerek bakıyordum. Yüzünde mimik kıpırdamadığını gördüğüm ilk haftanın sonunda, gülümsemeyi bırakmıştım.
Kaba ve duygusuz birisiydi.
Onu sadece ağladığım an ne yapacağını bilmez bir ifadeyle görmüştüm.
İkinci haftanın sonunda okulun içine de birlikte olacağımızı söylediğinde yaşanmıştı.
İstemediğimi söylemem onun için anlam ifade etmiyordu. Benim fikrimin, kararlarımın onun için hiç bir önemi yoktu. Kendimi değersiz hissetmem dev bir yumru şekilinde göğsüme oturmuş. Gözyaşları olarak dünyaya gelmişti.
Hayatım hakkında Mutlu'nun bile benden daha fazla söz hakkı olması ruhumu nefessiz bırakmıştı.
Gözyaşlarım onun için beklenmedikti. Panikle özürler dilemişti ve başka bir çözüm bulacağını söylemişti. O gün ilk defa ben ona gülümsemeden gülümseyerek bana bakmıştı. Akşamına da benim istediğim gibi giyinerek okula birlikte girebilme fikrinin bana uyup uyumadığını sordu. Ben de başka çarem olmadığını bilerek kabul ettim.
O günden sonra biraz daha hareketleri nazikleşmişti. Belki karşısında duyguları olan bir insan olduğunu fark ettiğinden davranışları değişmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI
Teen FictionHayatı boyunca dünyadan soyutlanarak yaşayan genç hukuk öğrencisi Eva'nın, staj gördüğü hukuk bürosuna gelen bir adamdan sonra tüm bildikleri değişir. Ailesinin geçmişi hakkında sırları öğrenmeye başlayan genç kız, hayatının gerçeklerini öğrenmek i...