Dedublüman-Bir İhtimal Halim
İHTİMAL
Gerçekler bir şekilde ortaya çıkardı. İstediğimiz kadar saklamak için çaba göstersek de bir yerde gürültüyle kendini ele verirdi.
Sebebini sorgulamam gerekiyordu. Neden bu kadar düşüncesizce kendimi olayların göbeğine atmıştım ki?
Hayatımın ana noktası her zaman kontroldü. Kontrollü bir insandım. Durmam noktayı bilirdim, alttan alırdım, susardım, kabullenirdim. Annem yapımın bu şekilde olduğunu söylerdi. Sessizdim.
Kontrollü olmalıydım. Babam aktive olmuş bir bombaydı ve her an patlayabilirdi. Patlamasıyla paramparça olacağımı bilirdim. Kontrollü olmamla bu zamana kadar kendimi bu patlamadan koruyabilmiştim. Korkularla kontrollü yaşamak normalime dönüşmüştü.
Kontrol Kenan'dan sonra yitirilmişti. Bodoslama bir şekilde kendimi olayların içinde bulmuştum. Hayatımda hiç yaşamadığım duyguları yaşamıştım ve yaşadığımı ilk defa hissetmiştim. Yaşamak hissetmekti. Hayatımı öyle bir kısıtlamıştım ki bu artık yaşamamama sebep olmuştu. Kenan hayatıma kalp mesajı yapmıştı ve ritmini kazanan nabzımla nefes alarak yaşamaya geri dönmüştüm.
Aması vardı bu yaşamanın. Babamın öğrenmemesi gerekiyordu. O sınırın sınırı bir insandı. Ve yaptıklarımla, o sınırları aşalı çok olmuştu. Tepkisi korkunç olacaktı.
İçimde kopan fırtınaları 'sus, konuşma, kabullen.' denilerek bastırılmıştı. Bastırılmış ve zamanla silikleşmiştim. Çünkü kabullenmek zorunda olduğum söyleniyordu. Derinlerimde olan bir ses ne zaman ortaya çıkmaya çalışsa en sert şekilde sindirilerek yok ediliyordu. Dünyada ki tüm hataları ben işlemişim gibi davranılıyordu. Baş kaldırmak yasaktı. Yasakların ise yaptırımları olurdu, yasakların bile sınırlarını zorlamıştım. Bu sefer yaptırımları çok ağır olacaktı.
Gözlerim gözleriyle buluştu. Gitmek istemiyordum. Bir yıkımla karşılaşacaktım. Benliğimin yıkımıyla.
"Seneler sonra elime böyle bir fırsat geçirmişken kaçıramam. Kızın bir süre benimle yaşamaya devam edecek."
"Onu yanında tutman için hiçbir geçerli sebebin yok."
"Aslında güzel olması bile fazlasıyla geçerli bir sebep. Bunun için mi bunca zamandır saklıyordun." Babamla konuşması çok iğneleyiciydi. Beni döven adamın konuşması gibiydi. İşaret parmaklarım baş parmağımı parçalamaya başlamıştı. Gerginliğim kalbimin kulaklarımda atmasına sebep oluyordu.
"Senin gibi soysuzlar zarar verir diye saklıyordum. Gelip alamayacağımı mı zannediyorsun?"
"Ona bir zarar gelmeyecek. Güvenli olan tek yer benim yanım. Alamayacağını biliyorum, almaya çalışırsan senin kızın olduğunu herkes öğrenir." Fısıltılar arasında çoktan yayılmaya başladığını hepimiz biliyorduk.
"Ne sana ne de kardeşine bunca sene dokunmadım. Kimsesiz kalmayın diye şerefsiz dedene bile dokunmadım. Eva bu hayattan uzak duracak. Kızımı elinde rehin mi tutacaksın?" Babamın ağzından duyduğum ilk küfürdü. Ne olursa olsun bağırmayan ses tonundan eser yoktu. Konuşan kişi Atay'dı.
Yaşlı Kırdar çok nazik bir insandı. Ama konuşması ona olan nefretini kusacak türdendi.
"Misafir ediyorum demek daha doğru olur. Artık çok geç. Bu haber bilerek yapıldı. Yakında senin kızın olduğu da ortaya çıkacak. Zaafsız Reha Atay'ın en büyük zaafı benimle nişanlı gözüküyor. Elimde böyle bir koz varken sana vermek gibi bir zırvalık ihtimalini bile düşünmem. " Ağlamamak için direnen gözlerim direnişini son cümlesiyle bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI
JugendliteraturHayatı boyunca dünyadan soyutlanarak yaşayan genç hukuk öğrencisi Eva'nın, staj gördüğü hukuk bürosuna gelen bir adamdan sonra tüm bildikleri değişir. Ailesinin geçmişi hakkında sırları öğrenmeye başlayan genç kız, hayatının gerçeklerini öğrenmek i...