27.Bölüm~Zamanın İntikamı

96 8 13
                                    

Balmorhea-The Winter

ZAMANIN İNTİKAMI

Sevgi doğumunu fark etmeyeceğimiz bir zamanda içimizde doğardı. Bir bakardık ki o kişiyi seviyoruz. Uğrunda yaşayacak, uğrunda ölecek kadar çok seviyoruz.

Çözemezdik ne zaman filizlendiğini; bir hareketten, bakıştan, olabilirdi. Ya da hiç sebebi olmazdı. Birini sebepsizce de sevebilirdik. Hatta bazı kişileri, rağmen sevebilirdik. Kötülüklerine rağmen bile..

Babam benim için o kişiydi. Onu sevmem yüksek ihtimalle anne karnında olduğum zamanlarda başlamış olmalıydı. Kendimi bildim bileli içimde ona karşı anneme duyduğum sevgiden bile büyük bir sevgi vardı. Ömrümü onun beni sevmesine adamıştım.

Çocukken bile biliyordum çok iyi bir insan olmadığını. Komşularımıza bile ters davranırdı. Herkes korkardı ondan. En çok da ben korkardım. Büyük mavi gözlerinin derinliklerinde kaybolmaktan, o boş bakışlarına düşmekten deli gibi korkardım. Yine de onu çok severdim, yine de beni sevmesi için dua ederdim.

Bir gün hayatıma bir adam girmişti. Bildiğim doğruların asıl yüzlerini görmeye başlamıştım. Babam kötü bir insan olduğunu biliyor olabilirdim, ama bu kadarını tahmin edemezdim. Ve ona karşı korkumun bu kadar büyüyebileceğini de.

Eskiden korkumun kaynağından emin olamıyorum. Kızmasından, vurmasından, bağırmasından korkuyor olabilirdim ama bunları hiç yapmazdı. Asıl korkum beni sevmemesi, tamamen terk etmesine karşı duyuyordum. Gün geldiğinde, bıraktığı yalnızlık kuyusunda, umudumun bile kalmaması da korkumun ana kaynağı olabilirdi.

Şimdi ise değişmişti her şey. Korkumun kaynağı onun herkese zarar verebilecek bir insan olduğunu öğrenmem olabilirdi, ya da ilk defa huzuru iliklerime kadar hissettiğim bir yerden koparılmaya da duyuyor olabilirdim. Bildiğim tek gerçek olsaydı, bu ona karşı duyduğum korkunun varlığınının kanlı canlı karşımda oluşuydu. O kötülüğünü tescillemişti.

Mucizelerle dolu bir yılbaşı geçirmiştim. İlk defa ağaç süslemiştim, ilk defa topluca hazırlık yapmıştım, ilk defa kalabalık girmiştim yeni yıla ve ilk defa dudaklarım, buluşmuştu ihtiyaç duyduğu dudaklara.

Babam tanıdığım herkesten çok daha zekiydi. Yirmi üç sene anormallikleri fark etmeme rağmen, kan dolu yaşantısını gizlemeyi başarmıştı. Bu zamana kadar olan sessizliği sebepsiz değildi. O planını yapmıştı. Yazdığı yazıdan da şunu anlıyordum ki, yakında onunla olacaktım.

Avucumun içinde tuttuğum halkaların içe geçtiği bilekliği sıktım. Asıl içimi parçalayan ise babamın asıl sevdiğinin kaybını kabullenmeyerek, hayatlarımızı yokuş aşağı itişiydi.

O kadını bir yerlerde yaşatmaya çalışıyordu. Öğrenmekle fark ettiğim adım, kurduğu kötülük meclisi, bunların parçalarıydı.

İkimiz de donmuştuk sanki. Saniyeler önce tutkuyla tutuşan bedenler bize ait değildi. Yerini kül soğuğuna bırakmıştı.

Mutfaktan nefes nefese yanımıza gelen Leman'la sessizliğiniz bozuldu. Bakışlarımızı ona çevirdiğimizde "Bu kutu ne?" diye sordu. Orada olup içine Mutlu'yla baktığına emindim. İstemsizce yargılanma korkusuyla doluydum.

"Babam, göndermiş." Duraksayarak konuştuğumda onun sadece babamın evliliğimizi istemediğini söylediğim aklıma gelmişti.

"Ya, seni özlemiş demek ki. Ne göndermiş?"

"Çocukluk oyuncağımı." Kukuyu çevirip ona gösterdiğimde şoktan çıkmaya çalışıyordum.

"Çok tatlı." Dediğinde başını sallayarak onu onayladım. Babamın yaptığı küçük bir jest olduğunu düşünüyor olmalıydı.

"Ben kutuyu yukarı bırakayım."

Kutuyu kucağıma aldığımda Kenan'ın yüzüne bakmadan ardıma dönüp yürümeye başladım. Yukarı odaya çıktığımda kutuyu yatağın üzerine bırakıp Kukuyu kucağıma almıştım. Gözüm dolsa da ağlamama izin veremezdim. Müzik kutusunu açıp karşıma koyduğumda dizlerimi kendime çekerek uzandım.

Odanın kapısı çalındığında sessizce birisinin içeri girdiğini duydum. Yatağa yaklaşıp kenarına oturduğunda bakışlarını yüzümde hissediyordum. Bakışlarım yatağın üzerinde dönen heykellerdeydi. Bittiğinde iki kez daha kapatıp açtığımda düşüncelerimle başa çıkmaya çalışıyordum.

SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin