DeathbyRomy - Don't Fall For MonstersBAŞLANGIÇ VE CENNET
Hayatın herkese yaşattığı farklı zorluklar, güzellikler olurdu ve bazı insanlar zorlukları atlatmak için çok çaba göstermek zorunda kalırdı.
Ben hayatımın her evresinde fazlasıyla mücadele veriyor hissediyorum. Engeller benim hayatımın günlük akışında bile o kadar mevcut oluyordu ki bazen durup nefes almak istiyordum. Hayatımın şu ana kadar ki kısmında verdiğim mücadeleler çabamın oranına göre sonuçlanmıştı. Bu sebeple hep en uçta, en fazla, kendimden ödün vererek, güzel sonuçlar alabilmek için çabalıyordum.
Zamanla ve hayatımın akşına kendim yön vermeye çalıştıkça, mücadelem de artmıştı. Ailemin asla istememesine karşı gecemi gündüzüme katarak çalışmama karşı hukuk fakültesini, İstanbul'da kazanmıştım. Onlara göre bulunduğumuz şehirde öğretmenlik okumam gerekiyordu. Daha fazlası olamazdım, olmamalıydım. Etrafta tehlikeli insanlar vardı. Kendimi hukuk gibi bir meslekle tehlikeye atmamalıydım ama bu benim hayalimdi. Adaleti sağlamaya çalışmaya, haksızlığa karşı direnebilme ihtimaline bağlanmıştım.
Ben de herkese karşı genç bir kadın olarak, yaşam çizgimin yönüne kendim karar verdiğim ilk anı tercih listemi İstanbul'da, hukuk fakültesini yazarak yaratmıştım.
Sınava girdiğim sene büyük bir acıyla karşılaşmış, annemi kaybetmiştim. Hazır olmadığım ve ruhumu yapayalnız bırakan süreç yüzünden her şeye ara vermek zorunda kalmıştım. Bir sene verdiğim aradan sonra, toparlanıp hayatımı kurmak için çabalamaya karar verdiğimde adalete olan inancım ortaya çıkmıştı. Bunun sebebini uzun süre analayamasam da bazı fikirlerim vardı. Belki de annemin kaybının ağırlığı babama karşı çıkabilme cesaretini vermişti.
Babamın tüm sadece Adana'da okuyabilirsin naralarına kulağımı tıkayıp, babama karşı çıkıp, tercihimi İstanbul'dan yana kullanmıştım. Babamla mücadelem ilk ve belki de son kez o zaman sonuç almıştı. En azından ben son kez olduğunu düşünüyordum. Şimdi İstanbul'da okuyordum. Üçüncü sınıfı bitirmiştim ve bu sene çok istediğim için babamın ayarladığı bir büroda işimi öğrenmeye çalışıyordum. Genelde büronun ayak işleriyle uğraşsam da mesleğimden işler öğrenmeye başlamıştım.
Büronun sahibi ve babamın arkadaşı olan Tahsin amca bu sabah büroyu bana emanet edip bir davaya bakması gerektiğinden şehir dışına çıkmıştı.
Tahsin amca burada olmadığı için bir iki kişi dışında pek gelen olmamıştı. Ben de tüm günümü arşivi düzenlemeye harcamıştım ve fazlasıyla yorulmuştum. Eve gitmek için hazırlanırken Tahsin amca arayıp acil bir müvekkilin görüşmeye geleceğini, sabaha kadar dosyasını hazırlamamı istediğini söylemişti. Bana güvenmesi gururumu okşasa da görüşmeyi yapacak olmak beni fazlasıyla heyecanlandırıyordu.
Akşam saat sekiz olmuştu ve hala bekliyordum.
Adana'da ekim ayı olmasına rağmen hava çok sıcaktı. Giriş kapısı ve pencere açıklığı hava sıcaklığında bir değişiklik oluşturmadığından, terasta otururken telefonumun gürültülü sesi elimde ışıklandı.
Ablam arıyordu. Aklıma gelenle yüzümü buruşturdum. Bugün dışarı çıkacağımızı tamamen unutmuştum. "Alo abla" diyerek telefonu aceleyle açtım.
"Neredesin sen saati farkında mısın?" sesi kısıktı ama azarlayan tonu fazlasıyla hissediliyordu.
"Çok çok özür dilerim, Tahsin amca aradı bir müvekkilinin acil gelmesi gerektiğini söyledi. Haber vermeyi unutmuşum." Söylediklerim şu an onun için hiçbir şey ifade etmediğine emin olsam da savunmamı yapıyordum. Şu an hissettiği yüksek ihtimalle büyük bir kızgınlıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI
Ficção AdolescenteHayatı boyunca dünyadan soyutlanarak yaşayan genç hukuk öğrencisi Eva'nın, staj gördüğü hukuk bürosuna gelen bir adamdan sonra tüm bildikleri değişir. Ailesinin geçmişi hakkında sırları öğrenmeye başlayan genç kız, hayatının gerçeklerini öğrenmek i...