Aquilo-You There
ATLAS'IN YÜKÜ
Bazen yaşanan acıların ucu sonunda beni bulur ve acıyı en yoğun bana aktararak yok olduğunu düşünürdüm. Babamın kuvvetli esmeleri annem ve ablama yel gibi değerken en son bana gelir ve fırtınayı yaşardım. Bu durum zaman ilerledikçe sonunda hep beni bulacak en büyük acıyı ben çekeceğim ve bitecek hissiyatını doğurmuştu. Diğer insanlar küçük atlatırlar gibi geliyordu ama Ahu dağılmıştı. Onun acısını almak istedim. Öyle kötü görünüyordu ki onun acısını kendim yaşamış olmayı diledim.
"Kızım." Ahu çamurlu ayakkabılarıyla içeri girdi. Arkasında ki korumalara aldırmadan kapıyı kapattı. Kutuyu yere bıraktıktan sonra Munise Hanımın boynuna sarılıp sarsılarak ağlamaya başladı.
"Öldü, Muniş."
"Kim öldü?"
"Yıldız, Yıldız'ı öldürdüler." Hamile köpekleri Yıldız'dan bahsediyordu.
"Nasıl öldürdüler kızım, kim ne ister sabiden?" Ağlaması şiddetlenirken Munise Hanımın yardımıyla salona doğru yürüdüler. Arkalarından ilerleyerek salona girdim. Ahu'yu oturttuğunda yanına kendisi oturdu.
Ağlaması sürerken saçlarını okşamaya başladı.
Kapı tekrar alacaklı gibi çalındığında Munise hanımla göz göze geldik. Ağzımı kıpırdatarak "Ben bakarım." dediğimde salondan çıktım. Sanki ses yapsam Ahu'yu rahatsız edecekmişim gibi hissediyordum.
Açtığım kapıda Kenan'ın öfkeli gözleriyle karşılaştım. İçeri geçerken "Ahu içeride mi?" diye sorduğunda başımı olumlu anlamda salladım. Kabanını hızla çıkartıp salona geçtiğinde adımlarını takip ettim.
"Delirdin mi sen? Nasıl korumaları atlatıp yola çıkarsın?" Sesi dizginlemeye çalışsa da yüksekti.
"İzin vermeyecektin."
"İzin vermememin bir sebebi var değil mi, ya başına bir iş gelseydi?" Kenan'ın gözleri ateş ederken aralarına Munise hanım girdi.
"Dur oğlum. Zaten üzgün, bekle anlatsın."
"O aklınla sözümden çıkmaman gerektiğini anlayamıyorsun. Senden haber alamayınca aklımı kaçıracağımı hiç düşünmedin mi?" Bağırmasına karşılık Ahu ayağa kalkarak karşısına dikildi.
"Yıldız öldü." Çığlık atan sesi kalbimi parçalarken yanına yaklaşıp sarılmak istedim.
"Nasıl öldü?" Kaşları anı yönetememenin getirdiği kontrolsüzlükten çatıldı.
"Her şeyi haber veren korumaların nasıl bunu söylemeyi kaçırırlar? Aldığım nefesten, attığım çöpüme kadar kontrol ediyorlar da bahçeye bir adamın girip Yıldız'ı çatıdan attığını söyleyemiyorlar mı?" Sesi tüm evde yankılandı. Aradan çekilen Munise hanımın gözlerinde yaşlar birikmişti. "İstersen bağır, çağır, döv. Umrumda bile değil. Bıktım bu hayattan, sevdiğim herkesi kaybetmekten." Hıçkırık böldü konuşmasını. "Dedemler merkeze hastaneye gitmişlerdi. Veterinere gitmeme izin vermediler." Normal ses tonuna dönse de hıçkırıkları konuşmasını bölüyordu.
Kenan şefkatle belinden çekip sarıldığında üst üste saçlarına öpücükler bırakmaya başladı. Hıçkırık sesleri artarken "Bebeklerini korumak için ölmedi abi. Bebeklerini bana emanet edene kadar ölmedi. Veterinere götürmeme izin vermediler. Öldü dediler." dedi.
Birlikte koltuğa oturduklarında saçlarını okşamaya sürdürdü. Başını boynuna saklamıştı. Kenan'la göz göze geldiğimizde gözlerinin ne kadar yorgun baktığını fark ettim. Dünyanın yükü şartındaymış gibi.
![](https://img.wattpad.com/cover/322687579-288-k409723.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI
Novela JuvenilHayatı boyunca dünyadan soyutlanarak yaşayan genç hukuk öğrencisi Eva'nın, staj gördüğü hukuk bürosuna gelen bir adamdan sonra tüm bildikleri değişir. Ailesinin geçmişi hakkında sırları öğrenmeye başlayan genç kız, hayatının gerçeklerini öğrenmek i...