İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen ^^ Bölüm ismi: Zayde Wolf & Ruelle, Walk Through The Fire adlı şarkıdan alıntı.
-
Felix Bo'nun yalan söylemiyordu. Söyleyemeyeceğinden ya da ona güvendiğim için değil. Sadece bana yalan söylemek için bir sebebi olduğuna inanmıyordum. Ülkedeki en güzel kadın değildim, muhteşem bir çeyizim, zenginliğim ya da erkeklerin işine yarayacak üst tabaka bir unvanım yoktu. Güzeldim ama sadece ortalamaydım. Maximillian dukalığının leydisi olabilirdim ama bu beni zengin değil, hayır işi yapıyordu. Dahası bir gün Hubert Maximillian bu dünyadan göçüp gedecekti ve tüm dukalık ilk doğana, yani Hunter Maximillian'a kalacaktı. Hunter babasının kopyasıydı. Kardeşlerini severdi, sadece sevmek bile değil onlara tamamen tapardı ama ben o kardeşlerden biri değildim.
Yani Hunter evlendiği anda -ki prensesten daha aşağı biriyle evlenmeyeceğinden adım kadar emindim- ben artık Hubert Maximillian'ın hayır işi olmaktan daha aşağı bir seviyede olacaktım.
Bu da benim hakkımda şunları söylüyordu: Ortalama güzellik, sallanan bir taht ve soysuz bir gelin. Doğu dükünün bana yalan söylemesi için hiçbir sebebi yoktu.
"Karın olursam bana söyleyeceğini nereden bileceğim? Neden sana inanayım?"
"Karım değilsen söyleyemem." Söylemem değil, söyleyemem. Tehdit etmiyordu, olanı söylüyordu.
Üç yaşındaymış gibi havaya üfleyip kollarımı göğsümde birleştirdim. Evlenmek istemiyordum. Daha yirmi dakika önce evlenmek zorunda değilim diyordum. Elimi sertçe alnıma vurdum. Cevapları istiyordum, büyüyü ve simyayı daha iyi öğrenmek istiyordum ama bunu krallığın dibinde yapamazdım. Unutulan tanrılarla bariz bir şekilde ilişiğim vardı, trans halindeyken Felix tanrılar hakkında konuşmuştu, yani tanrıları biliyordu ki bu da şu anlama geliyordu: Sadece doğuya gitmemim bir anlamı yoktu, doğuya Felix'le birlikte gitmeliydim.
"Şu, soru sorsan da cevap alamazsın olayı nedir?"
"Doğuda bilgi güçtür, ne kadar çok bilirsen o kadar kazanırsın. Bilmemek günahtır desem abartmış olmam."
"Ama soru sorulunca cevap vermiyorlarsa nasıl bileceğiz?"
"Bilgi güçtür diyorum, Veronica. En önemlisi, en değerlisidir. Böylesine bir gücü herhangi birine öylece verir misin?"
"Büyülü taş istemiyorum ki," diye bağırdım. "Alt tarafı bilgi."
"Yanlış," dedi dehşete uğramış bir yüz ifadesiyle. "Baştan aşağı yanlış. Doğuya geldiğinde sakın bunu söyleme."
Bir saniye durdum ve dik dik Felix'e bakmaya başladım. İlk on beş saniyede tepkisizdi, o da beni izledi. Sonraki otuz saniyede rahatsız olmaya başladı ve bir dakikanın sonuna geldiğimizdeyse, "Bilgi istemiyorum ki alt tarafı büyülü taş istiyorum, diyebilirsin ama," dedi.
"Bu nasıl çarpık bir zihniyet böyle." Neredeyse dehşete uğruyordum. Büyülü taşlar önemliydi! Elbette bilgi de önemliydi ama büyülü taşlar da önemliydi! Gerçi ben her ikisine de sahip değildim... Eğer olsaydım belki büyümü uyandırabilirdim.
"Çarpık olan senin zihniyetin," dedi sanki ona hakaret etmişim gibi. "Burada kraliyetin saçma kuralları yüzünden taşların potansiyelini bile kullanamıyorsunuz."
"Taşların potansiyeli mi var?"
"Bak gördün mü? Bilgi güçtür. Bilmeden yapamazsın."
"Bana neden ihtiyacın var," diye sorduğumda gözlerini devirdi.
"Bunlara kanmam ben."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖTÜLER AŞKA DÜŞTÜĞÜ ZAMAN
Novela JuvenilVeronica, tavandan asılı cansız bedenine bakarken öldüğü gerçeğiyle yüzleştiğinde ne hissetmesi gerektiğini düşünemeyecek haldedir. Ancak ismi unutulmuşlar intikam için zamanı geri alacak ve Veronica, aşkın ve taht kavgasının içine gireceği yeni bir...