ara bölüm 3 | GÜNEŞTEN DAHA PARLAK YANIYORUM, KORKUSUZUM*

201 19 0
                                    

*Bölüm ismi: Kat Leon, Fearless şarkısından bir cümledir.*

NİSAN 733, CLARENCE DUKALIĞI

Felix Bo Clarence, soylular masasındaki baş köşeye kurulmuş üst tabakanın şikayetlerini dinliyormuş gibi yapıyordu. İvan, savaştan yeni çıkmış lorda evlilik planlarını anlatan soylulara kınayan gözlerle bakıyordu. Adam, eski dükten kalma alışkanlıkları her ne kadar devam ettirse de Felix Bo Clarence babasından çok daha farklı bir düktü. Babası soyluları dinlerdi, Felix ise hepsinin işe yaramaz herifler olduğunu düşünüyordu.

Liberosis Krallığının dünyanın en güçlü ülkesi olmasının ana sebeplerinden biri, krallığın çok geniş coğrafyalara yayılmış olmasıydı. Ve diğer krallıklardan farklı olarak Liberosis merkezde krallık tarafından yönetilirken doğu ve güneyden Maximillian ve Clarence haneleriyle desteklenmekteydi. Güneyden merkeze yayılmış olan Maximillian hanesi krallıktan sonraki en güçlü dukalıktı. Kral ve prenslerin öldürülmesi durumunda tüm coğrafya altın bir tepside Maximillian hanesine sunulurdu.

Felix Bo, krallığın en önemli büyücülerinden biri olan Riley ile konuyu konuşmuştu. Maximillian hanesiyle yapılacak bir evliliğin isyana artısını ve eksisini derince konuşmuşlardı. Riley'nin büyüsü onu analiz yapma üzerine bir dâhiye dönüştürüyordu. Kadın hareme babasının hediyesi olarak girmiş ve yeteneğini de seneler önce kanıtlamış bir toplayıcıydı. Marki Bidean'in suratına dik dik baktığını fark ettiğinde Felix küçük bir öksürükle boğazını temizledi.

Dukalıktaki üst mertebe görevleri geçmişe dönmeden önce dayı ve amcalarına vermişti ve hepsi birer fiyaskoydu. Oysa hemen sağ tarafına, zihni, büyüsüyle birleşince bir dâhiye dönüşen Riley'ı oturtmayı çok isterdi.

Markinin, "Eminim lordumuz bunu zaten düşünmüştür," diyerek birinci dakikadan dalkavukluk yapan adama ilgisiz bir bakış attı Felix Bo. "Düşünmedim," dedi sıkıldığını gizlemeden. "Sizin beni ikna etmenizi bekliyordum," dedi Doğu Dükü zaten diken üzerinde oturan soylulara. "Ama görüyorum ki ne bu işi yapacak özveriye sahipsiniz ne de işi yapacak kişiyi desteklemeye isteklisiniz. Burası Doğu Dukalığı! Ne kuzeye benzer ne de batıya. Sınırlarımızı tehdit eden düşmanların her biri büyülü canavarlar," dedi olayları tamamen abartarak. Sınırı ve Canavarlar Geçidi'nin çoğunu temizlemiş ve hiç olmadığı kadar güçlü bir şekilde oradan dönmüştü. 

Dük, tam da babasından öğrendiği gibi sınırları her zaman güvende tutuyor ama bir kez olsun savaşta bulunmamış insanlara karşı canavarları kullanıyordu. "Bizim düşmanlarımız barış anlaşması imzalayabileceğimiz insanlar değiller," dedi bir kere daha üzerine basarak. Aptal tartışmalara son veren soylular dük konuşurken çoktan sessizleşmişti ancak artık içlerinden birinin bile konuşmaya cesareti kalmamıştı.

Doğu dukalığına sadakatiyle bilinen Vikont Derch hafifçe gülümserken "Bu toplantının amacı nedir o halde lordum," diye sordu. Felix yaşlı adama nazikçe gülümsedi. Vikont iyi bir adamdı ama ne yazık ki tüm meziyetleri bundan ibaretti.

"Dukalığa bir varis vermem konusunda başımın etini yiyip durmayın diye geldim," dedi Felix keyifli ifadesini saklamadan. Soylular oldukları yerde irkildiler. Felix Bo, Leydi Seraph'a dokunmamıştı bile. Marki Bidean derince bir nefes verdi. Haremindeki kadınlardan birini hamile bırakmışsa kesinlikle isyan etmeliydi, diğerlerini lorda karşı doldurup yanına çekebileceğini biliyordu. Lord yokken dukalığı abisinin yardımıyla düşes yönetmişti ve Marki, düşesi nasıl kullanabileceğini biliyordu.

Öte yandan kızını her seferinde dükün balolarına getirip dükle tanıştıran Marki Leichell keyfini gizlemedi. "Şanslı leydimiz kim lordum?" diye sorarken koltukları kabarmıştı.

KÖTÜLER AŞKA DÜŞTÜĞÜ ZAMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin