Ders bittiğinde telefonumu alıp sınıftan çıktım. Okulun bahçesine çıkıp telefondan bir şeyler yapmaya başladım. 2 3 dakika sonra yine canım sıkıldığında Taehyung'a yazma kararı aldım.
"Selam, okul çok sıkıcı yazmak istedim bende."
"Selam Jungkook, istediğin zaman yazabilirsin sıkıntı yok"
"Ee senin okulun yok mu?"
"Hayır, okumuyorum."
"Neden?"
"Boş ver, sen nerde otruyorsun Jungkook?"
"Ben Avusturalya'da yaşıyorum. Üniversite için buraya yerleştim. Normalde koreliyim."
"Anladım. Kore'deyim ben ;)"
"Yani ne olursa olsun buluşmamız imkansız?"
"İmkansız diye bir şey yoktur Jungkook."
"Sen öyle diyosan... Neyse eve döndüğümde yazarım, derse girmeliyim."
"Tamam Jungkook, iyi dersler"
-
Sonunda eve gelmiştim ve yorgunluktan bayılacak haldeydim, ama aynı zamanda karnım açtı, uyumamak için direndim ve kendime yiyecek birşeyler sipariş ettim.
3 senedir Avusturalya'daydım ve ingilizceyi öğrenmekte çok da zorlanmamıştım. Hayalim psikolog olmaktı, üniversitemi bitirip meslek sahibi olmama 1 sene kalmıştı.
Kore'de çok fazla anım olmuştu, arkadaşlarım olmuştu, ama bu mesleği çok istiyordum ve iyi biryerde okumanın her zaman daha iyi olduğunu düşünüp 4 sene boyunca Avustralya'ya yerleştim.
Çalan kapı ile parayı hazırlayıp yemekleri aldım. Karnım o kadar açtı ki yemeği poşetle beraber yutacak gibi oldum.
Yemeğimi yiyip masayı topladıktan sonra yatağıma geçip telefonumu aldım ve hemen Taehyung'a yazdım.
"Selam Taehyung"
"Selam, eve geçtin mi?"
"Evet, sen napıyorsun?"
"Oturuyorum ben de, görüntülü konuşsak?"
"Olur."
------
Laptoptan uygulamaya girip Taehyung'u bekledim. O da girdiğinde konuşmaya başlamıştık bile.
Yaklaşık yarım saattir görüntülü aramadaydık. Taehyung o kadar komik biriydi ki gülmekten karnım ağırmıştı. Ama arada bir sinirimi bozuyordu. Mesela az önce okuldaki olayı anlattığım için anında pişman oldum. Çünkü bana 1 saat boyunca güldü ve dalga geçti.
Bir gün ben 10. sınıfta arkadaşım ile gezerken Edebiyat ögretmenine çarpmıştım. Liseli olmama rağmen boyum kısaydı ve hiç çarptığım kişiye bakmadan 'önüne baksana be dengesiz ' demiştim.
Sonra ilerlemeye devam etmiştim. Zil çaldığında ders edebiyattı. Masumca sırama geçip oturmuştum. Tabii hiçbir şeyden haberim yoktu.
Hoca derse girip 'Sınıfın en kısası yanıma gelsin' dedi.
Sınıftakiler anında bana dönmüştü.
Normalde alınmazdım, ama tüm sınıfa göre en kısa olmak aşırı sinirimi bozmuştu ve utanmıştım.Kalkıp hocanın yanına geldiğimde hoca bana üstten üstten bakıp konuştu;
"Demek dengesiz ha?, karıncalar kendilerinden büyük şeylere çarptığında onlara 'Önüne baksana be dengesiz' mı diyorlarmış?"Çok utanmıştım, anlatılır gibi değildi. Taehyung ile konu bulamadığımız için bunu anlatmak istedim, ama bana olayı anlattığımdan beri karınca diyordu!
Uzunca bir süre konuşmuştuk, Taehyung hiç sıkılmışa benzemiyordu, tabii ki ben de öyle. Ama uykum gelmişti ve yarın erken kalkacaktım.
"Taehyung, benim uykum geldi"
"Uyu o zaman"
"Yanlış anlama sıkıldığımdan değil, uykum geldi ve yarın erken kalkıcam."
"Yanlış anlamadım zaten. Uyu hadi uykusuz kalma."
"İyi geceler Taehyung"
"İyi geceler karınca"
Laptopu sinirle kapatıp yorganı boğazıma kadar çekip hemen uyudum.
•
•
•
•cok geri zekaliyim kendimi bogmak istiyorum neyse blue jeans dinleyin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7020 // Taekook
FanfictionGece uyuyamadığı için omegleye giren Jungkook, karşısına çıkan çocuğa aşık olur. Fakat mesafeler istedikleri zaman buluşmalarına engeldir. Bu da yetmiyormuş gibi dünyaya bir virüs yayılır.