Çalan kapı ile yerimden sıçradım. Televizyona baya dalmıştım sanırım. Hemen telefonumdan saate baktım.
2.16
O gelmişti. İçimde ki garip heyecan ile hızla ayağa kalktım. Kapıya doğru ilerleyip derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım.
Karşımdaydı. Yüzünde hafif bir sırıtış, elinde bir çanta vardı. Ama ben ona bakmaktan gözlerimi alamıyordum. Ekrandaki gibi değildi, daha yakışıklıydı. 2 3 dakika sonra huzur verici sesi ile kendime gelmiştim.
"Jungkook, gelebilir miyim artık?"
"Şey, çok özür dilerim. Gel tabii"
Gülümseyerek içeri girdiğinde ardından kapıyı kapatıp derin bir nefes aldım ve ben de içeriye geçtim.
"Taehyung, çok apar topar oldu sanki. Kaç gün burdasın?"
"Yarın gidicem"
"Anladım." Ne? Yuh. Yarın mı? Hiç gelmeseydi.
"Yarın seninle gelicem. Woojin ile görüşmeliyim."
"Bende tam onu soracaktım. Woojin kim?"
"Boş ver, yemek hazır mı? Acıktım da."
"Tabii, sen sofraya geç ben hemen geliyorum."
O kafasını sallayıp sofraya ilerlerken koşarak lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım. Neden her şeyi boş vermek yerine anlatıp sorunlarına çözüm aramıyordu?
Biraz daha lavaboda oyalanıp yanına gittim. O çoktan yemeğini yemeye başlamıştı bile. Hemen ilerleyip karşısına oturdum ve bir yudum su içim boğazımı temizledim.
"Taehyung, çok alışıkmışsın gibi tepkiler veriyorsun. Uzun mesafeler olmasına rağmen yan yanayız. Neden normalmiş gibi davranıyorsun ki?"
Cümlem bitince kafasını kaldırıp uzun süre gözlerime baktı ve konuştu.
"Jungkook, biliyor musun gelmeden önce çok heyecanlıydım. Yani aklından neler geçiyor bilmiyorum ama bana da garip geliyor. Ve sen tahmin edemeyeceğim kadar güzelmişsin. Y-yani bebeksi bir cildin var. Boş yere kafa yormuşum. Genelde böyle bir durumda karşılaştığımız an sarılmamız gerekiyordu sanırım. Çünkü evet, aramızda o kadar mesafe olmasına rağmen geldim, buradayım. Arkadaşlıklar bildiğim kadarıyla böyledir. Garip davranıyorsam özür dilerim."
Konuşmasını bitirip ayağa kalktı. Bana doğru yaklaşıp konuştu.
"Ayağa kalkar mısın?"
Yavaşca ayağa kalkıp kafamı kaldırdım.
Tam konuşacaktım ki beni kendisine çekip sarıldı. Kollarının arasında eriyip gidecek gibiydim. Anında ben de kollarımı sardım sıcacık vücuduna. Kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım. Resmen kokusu ilaç gibi gelmişti.Uzun süre onun kolları arasında mest olmuş bedenimi yavaşca uzaklaştırdım ondan. Boyu benden uzundu. Hemen hemen aramızda 2 3 cm vardı. Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda konuştu.
"Çok tuhaf hissettirdi."
"Neden?"
"Bilmiyorum."
"Doydun mu, istersen salona geç. Ben buraları toplayıp gelirim."
"Doydum." Başka hiç birşey demeden boş tabakları alıp tezgaha götürdü. Bende ona yardım ettiğimde ikimiz de salona geçmiştik.
"Biliyor musun, ben aslında temas sevmem. Hatta genelde insanlardan iğrenirim."
"Öyle mi? Özür dilerim. Sarıldın bana. Onları söylememeliydim."
"Ben de tam bunu diyecektim. Nasıl olduysa sana sarıldığımda iğrenmenin aksine hiç olmadığım kadar huzurlu hissettim."
Gözlerimi ondan çekip utançla halı desenlerini izlemeye başladım.
Hafif sesli bir şekilde gülüp yanıma oturdu. Ben hala yere bakarken birden bire kafasını boynuma yaklaştırdı. Kafamı çevirip ona bakacağım sırada konuştu.
"Jungkook, kokun."
Şok geçirmiş bir şekilde öylece duruyordum. Alnını omzuma koyup bekledi. Kaç dakika geçti bilmiyorum ama düzenli nefes alışından uyuduğunu anlamıştım. Haraket edersem uyanmasından korkuyordum. Hiçbir şey yapmadan boş boş durdum.
Yaklaşık 1 saat. Evet 1 saat.
Hala uyuyor ve ben sanırım kambur olacağım. Daha fazla dayanamayıp vücudumu ona döndürdüm. Omuzlarından tuttum ve yavaşca geriye doğru yatırıp başını yastığa koydum. Çok şükür uyanmamıştı.
İçeriden yorgan alıp üzerini örttüm.
Hemen yanına, yere oturup yüzünü izlemeye başladım. Her bir zerresine, kaşına, burnundaki benine, kirpiklerine, dolgun dudaklarına baktım.
Uyurken çok güzeldi.
Dakikalarca öyle durduktan sonra ayağa kalktım ve odama geçtim. Kendimi yatağa atıp huzurlu bir şekilde uykuya daldım.
•
•
•
•
•peki niye her holumu uyurken bitirmisim
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
7020 // Taekook
FanfictionGece uyuyamadığı için omegleye giren Jungkook, karşısına çıkan çocuğa aşık olur. Fakat mesafeler istedikleri zaman buluşmalarına engeldir. Bu da yetmiyormuş gibi dünyaya bir virüs yayılır.