Gece uyandığımda boğazım kuruduğu için hemen mutfağa ilerleyip bir bardak su içtim. Telefonumu alıp koltuklardan birine geçtiğim de Hoseok'un mesaj attığını gördüm.
"Yarın sen de kahvaltıdayız. Suga ile."
"Ben evde değilim. Size atacağım konuma gelin. Taehyung'un evi. Şimdi hiç bir şey sorma, uyuyorum. Yarın anlatırım."
Mesajı atıp tekrar içeriye gittim ve Taehyung'un kolları arasına girip hızla gözlerimi kapattım.
_________
Kapıya birisinin güçlü ve sesli bir şekilde vurduğunu fark edip uyandığımda hemen başımı yanıma çevirdim. Taehyung hala yanımdaydı ve uyuyordu. Yataktan hızla kalkıp içeriye ilerledim ve sessizce kilidi açıp kapıyı araladım.
"Ağaç olduk burda amına koyayım."
"Aa hoşgeldiniz"
"Aa hoşgoldonoz. Daha erken açsaydın belki de hoşgelebilirdik. Neyse, kahvaltılık her şeyi aldık. Taehyung nerde? "
"İçeri geçin."
"Geçicez zaten."
Gözlerimi devirip ellerinde poşetlerle giren Hoseok ve Suga'yı mutfağa yönlendirdim. Taehyung ile kaldığımız odaya girip kapıyı tekrar kapattım. Yatağa doğru ilerleyip yanına oturdum ve yaklaşıp dudağını öptüm. Boynunu gıdıklamaya başladım ama tepki vermiyordu.
"Taehyung, hadi uyan. Hoseok'lar geldi, onlara her şeyi açıklamamız lazım."
Kaşlarını çatarak yavaşca gözlerini araladığında yüzüme bakıp gülümsedi. Bir kaç dakika sonucu kendine geldiğinde hızla beni geriye doğru itip üstüme çıktı.
"Beni uykumda gıdıklamaya çalışmak mı?"
"N-ne? Ben öyle bir şey yapmadım."
Taehyung ellerini karnıma koyup gıdıklamaya başladığında eğilip boynumu öptü uzun uzun.
"Yapma lütfen. Çok gıdıklanıyorum."
"Gıdıklan diye yapıyorum zaten."
Ellerimi göğsüne koyup zar zor onu üstümden kaldırdığımda yatakta doğrulup oturdum.
"Hoseok ve Suga geldi. İçerideler. Napıcaz?"
"Gelsinler işte ne güzel. Bayadır görüşmüyoruz hem."
"Ama-"
Ben cümlemi tamamlayamadan elimden tutup beni içeriye götürdüğünda Hoseok ve Suga'yı garip bir şekilde bulmuştuk. İkimiz de sessiz kalmaya çalışıp şaşkın bakışlarla onları izledik.
Suga tezgahta oturuyordu ve Hoseok önüne geçmiş, ellerini beline sarmıştı. Deli gibi birbirlerini öpüyorlardı şuan.
"Ne?"
Sessizce ağzımdan kaçırdığımı düşündüğüm kelime oldukça sesli çıkmıştı. Hoseok hızla ondan ayrılıp bize döndüğünde ikisi de tedirgin ve şaşkın bir şekilde bize bakıyordu.
"Taehyung! Evin ne güzelmiş oğlum. Bu arada ne zaman geldin sen? "
Diyerek lafı eveleyip geveledi ve konuyu değişmeyi başardı.
"Dün geldim. Şimdi de kahvaltı var diye gelmiştim ama sanırım kahvaltı buydu."
"Şey, gördünüz mü?"
"Gördük. Brolar arasında olur öyle şeyler. Neyse ben çok acıktım."
Taehyung hala elimi tutuyordu. İkimiz de sofraya ilerlediğimizde Suga ve Hoseok utanç içinde yanımıza geçip oturdular.
"Neredeydin?"
Hoseok utansa bile merak ettiği için Taehyung'a soru yönelttiğinde içinde ufacık da olsa bi kırgınlık ve kızgınlık vardı. Bu yüzden bir şey olmamış gibi durmaya çalıştı.
"Burda."
"Amerika'da mı?"
"Evet. Jungkook ile klinikte karşılaştık."
"Vay amına koyayım. 1.5 yıl habersiz bırak, sonra bir şey yokmuş gibi gel hayatını mahvettiğin çocuğun elini tut."
"Bir sebebim vardı. Bu konuyu sonra konuşalım, tadımız kaçmasın."
"Öyle olsun. Ama bir daha böyle bir şey olursa Jungkook'u unut."
"Hoseok abartma. Annem misin babam mısın? Kendi kararlarımı kendim verebilirim." Diye sinirle çıkıştığımda Hoseok tam konuşacaktı ki Suga yine ânı bozdu.
"Uzatmayın."
Herkes susup yemeğe odaklandığında içerden telefonumun çaldığını duydum. Ayağa kalkıp içeriye gittim ve telefonu açtım.
"Merhaba iyi günler. Jeon Jungkook değil mi?"
"Evet buyrun?"
"Bizim bir seansımız vardı da. Klinikte yoksunuz siz."
Hızla telefondan saate baktığımda ağzım bir karış açıldı.
"Şey benim acil bir işim çıkmıştı. O yüzden klinikten çıkmak zounda kaldım. Biraz beklerseniz 5 dakikaya ordayım."
"Tamam, sorun değil."
Telefonu kapatıp üstümü değiştirdim ve mutfağa girdim.
"Ben acil çıkıyorum. Kliniğe gitmem lazım."
"Tamam hayatım. Bekle geliyorum."
Taehyung içeriye gidip üstünü değiştirdiğinde ayakkabılarımızı giyip arabaya bindik.
"Kliniğin nerde?"
"Sen ilerle ben tarif ederim."
_______
"Bugünlük bu kadar. Sohbetine de doyum olmadı. Bir dahaki hafta daha iyi ol tamam mı?"
Küçük kız sadece başını sallayıp odadan çıktığında önümde ki dosyaları imzalamaya başladım. Tam o sırada içeriye Taehyung girdiğinde koltuklara geçip oturdu. Etrafı süzüp gururla gülümsedi.
"Sevgilime bak sen. Okumuş da psikolog olmuş."
Gözlerimi devirip son dosyayı da imzaladıktan sonra gülerek yanına gittim. Tam boş koltuğa oturuyordum ki elimi tutup beni kendine çekti. Refleks olarak kucağına oturduğumda hiç beklemek istemiyormuş gibi ellerini belime atıp dudaklarıma kapandığında ben de boynuna sarılıp öpüşüne karşılık verdim.
Belimi daha sıkı kavrayarak beni iyice kendine çektiğinde ellerimi saçına atıp okşamaya başladım. Daha sonra dudağımdan sesli bir şekilde ayrılıp alnını alnıma yasladı.
"Artık her şey bitti. İkimiz de istediğimiz gibi, beraber olucaz. Seni hiç yanımdan ayırmam artık.
Gülümseyerek tekrar dudağına kapandım. Birbirimizi uzun uzun öptük ve bir daha hiç bir şekilde ayrı kalmaycaktık. Buna emindim. Hem de çok.
•
•
•bu fici yaparken neler yasadim neler. neyse buraya kadardi okuyan ve destekleyen herkese cok tesekkur ederim.
hoscakalin, gorusuruz.💝💞💕

ŞİMDİ OKUDUĞUN
7020 // Taekook
FanfictionGece uyuyamadığı için omegleye giren Jungkook, karşısına çıkan çocuğa aşık olur. Fakat mesafeler istedikleri zaman buluşmalarına engeldir. Bu da yetmiyormuş gibi dünyaya bir virüs yayılır.