11.Bölüm: KAOS

2.1K 68 15
                                    

Ali Ender'in adama kafa atmasıyla ilk ateşi fişeklenen kaos, saniyeler içinde her bir hava zerreciğine hakim olmuş; herkes birbirine girmişti. Yanımdan süratle geçen bir bedenin omzuma hızla çarpmasıyla ben de bu durumdan nasibimi almıştım. Acıyan omzumu tutarken bir anda kafamı kaldırdığımda gözlerim Soner'in bakışlarıyla kesişmişti. İrileşen gözleriyle bir afallasa da karşısındaki adamın ona bir darbe savurmasıyla neyse ki dikkati üzerimden çekilmiş oldu. Soner'in burada olduğumun farkına varması kötü olsa da Ali Ender'in fark etmesine yeğlerdim.

Aralarındaki ilişkiyi o kadar merak ediyordum ki ne bir adım öteye ne bir adım geriye gidebiliyordum. Gerçi bu saatten sonra bir şey öğrenebilir miydim, orası da meçhuldü.

Gözlerimi tekrar Ali Ender'in üzerine odakladığımda, Acar Soydan dedikleri adamla ciddi bir kavgaya tutuştuklarını gördüm. Dahası herkes kendi kavgasında olduğu için kimsenin onları durdurmaya yeltendiğini de görmüyordum. Ali Ender çok kısa bir an dalmış gibi gözüktüğünde karşısındaki adam bu fırsatı kaçırmayarak karın boşluğuna sertçe vurdu. Şahit olduğum karşısında içim burulduğunda bu durumun ne zaman sona ereceğini sorguladım. En sonunda birbirlerini öldüreceklerdi!

Ali Ender'in yüzü belli belirsiz kasıldı, boş durmayarak hemen karşılığını verecek gibi oldu ama karşısındaki adamın refleksleri o kadar kuvvetliydi ki derhal geri püskürttü eylemini.

İnsanlar büyük oranda mekanı boşaltmış fakat hala tek tük de olsalar onların da yarattığı ayrı bir hareketlilik vardı. Yanımdan geçip giden bedenler, bazen bana çarpan omuzlara rağmen olduğum yerden milim kıpırdamadan etrafı gözlemlerken fazlasıyla maruz kaldığım bu şiddet tablosu beni gitgide daha da rahatsız etmeye başlamıştı. Burası Ali Ender'in mekanı olduğuna göre onların sayıca üstün olması gerekmez miydi diye düşünürken sanki beni duymuşlar gibi nereden geldiklerini anlamadığım adamlar doğrudan meydana ilerlediler. Ali Ender'le karşısındaki adamı ayırmak için araya girdiler. Sonunda bu arbedenin biteceğini düşünürken Acar Soydan denen adamın eline bir anda silahını alıp havaya kaldırması aniden gelişti. Karşılığında, az önce araya giren adamlardan birkaçının da silah çıkardığını gördüm.

Ali Ender tepkisizce adama baktı. Bir şey yapamayacağından nasıl emin olabilirdi? Bomboş gözlerini ona kilitleyerek, "Bana silah çektin." dedi. Sanki adamın yaptığı çok üst bir noktaymış gibi. O an sadece yumruklarını kullanarak dövüştüklerini, hiç silah kullanmadıklarını fark ettim gerçekten de buraya kadar. İlk başta birkaç el silah sesi duysam da muhtemelen havaya sıkılmış ateşlerdi.

Acar Soydan, "Daha demin söyledim ya, artık düşmanız. Bugün bir dost kaybettin, bir düşman kazandın." dedi sert, duygusuz sesiyle. Artık herkes durulmuş ikisini izliyordu. Önümdeki ufak kalabalık sayesinde Ali Ender'in bakış açısının oldukça dışındaydım.

"Belki de hiç dostum olmamıştın."

Ali Ender'in sözleri karşısında Acar Soydan'ın gözleri alayla kısıldı. "Dürüst olalım. Dostluğumdan çok senin için bağladığım işleri özleyeceksin." Sesi herkesçe bilinen bir hakikati dillendirir gibi netti.

Ali Ender bu itham karşısında başını hafifçe sağa sola salladı. Sessiz kaldı. Ama kabullenmekten ileri gelen bir sessizlik değildi bu. Acar Soydan büyük bir yanılgı içindeymiş gibiydi bu tavrı. Doğru değildi yani? O zaman gerçekten dost gördüğü biri miydi Acar Soydan? Peki İrem bu işin neresindeydi?

Gergin ve ciddi ortamda Soner'in sesi duyuldu. "Adamlarını da al çek git artık." Soydan'a seslendiği gayet açıktı. Tonunda gizlenen derin saygıyı ve telaşı duyumsayabilmiştim. Sanırım ağır konuşmak da istemiyordu.

KAİROS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin