7.Bölüm: SÜRPRİZ

2.7K 98 49
                                    

Ali Ender adamı evirip çevirip döverken kimse ayırmaya cesaret edemiyordu. Ben bir şeyler söylemek istesem de dilimden hiçbir kelime dökülmüyordu. Bu sefer de bana patlardı çünkü. Ama daha fazla böyle izlemeye devam edersek adam ellerinde can verecekti. Ali Ender katil olacaktı.

Adam, Ali Ender'in ona vurmadığı kısacık anlarda konuşmaya çabaladı, "Bilmiyordum. Affet abi." Sesi kesik kesik çıkarak konuşabildiğinde burnunda akan kan yutkunmasına sebep olmuştu. Ali Ender'in parmak boğumlarının da kanla kaplanmaya başladığını gördüğümde daha fazla tutmadım kendimi.

"Niyetin öldürmek mi? Dur artık!" diye can havliyle konuştum. Aşırı tepkileri korkutuyordu.

Ama Ali Ender'in gözü hiçbir şeyi görmüyor, kulağı söylediklerimi işitmiyordu. Gözlerimin dolmasını engellemek için önce kafamı kaldırıp yukarı baktım. Böyle bir adamla aynı evi mi paylaşacaktım ben? İstediğinde insanların canını kolayca yakabilen, geride ne bırakacağını önemsemeyen bir adam. Söz konusu öfkesi olduğunda transa geçmiş gibi davranıyordu.

Bakışlarımı bir çare arayarak etrafta dolaştırdığımda uzaktan gelen Soner'i seçebildiğimde umutlandım. Ali Ender'i durduracağını umuyordum. Kalabalığı fark etmiş gibi adımlarını hızlandırdığında yanımıza gelmeye birkaç adım kala ona yaklaştım. "Durdur şunu çabuk, yoksa katil olacak." dedim Soner'e.

Bana kısa bir bakış atıp doğrudan Ali Ender'e ilerlediğinde Ali Ender'i durdurmasına gerek kalmamıştı çünkü o kendiliğinden bırakmıştı sonunda adamı. Yakasını serbest bıraktığı adamın kulağına eğilerek konuştu, "Kim veriyor lan sana bu akılları?"

Adam başını yere bırakmış, hareket edemezken hemen bir yanıt veremedi. Ali Ender bu defa bağırdı. "Söyle lan, hangi itin aklıyla girdin buraya?"

Soner araya girip, "Abi, ifadesini sonra alırız." dedi. Şimdi sırası değil der gibiydi.

Ali Ender, "Sen karışma." diye tersledi onu. Tekrar yerdeki adama dönerek, "Konuş." diye ısrar etti.

Adam sonunda kendini zorlayıp yanıt verdi ona. "Abi vallahi kendim girdim. Kimseyi zorlamayacaktım abi. Bilsem nişanlın olduğunu cesaret eder miydim?"

Ali Ender onun yanından ayaklanıp bir tekme savurduğunda, "Kes lan it." diye konuştu. Az önce konuş diye bağrınmış şimdi ise sus diyordu.

"Film mi oynuyor lan burada? Dağılın!"Soner kaşlarını çatarak kalabalığa doğru bağırmıştı. İnsanlar çil yavrusu gibi dört bir tarafa dağıldığında ortam ferahlamıştı resmen.

Ali Ender herkes gittikten sonra Soner'e döndü. "Al bunu, götür. Dallamanın icabına ben bakacağım." derken yerde öylece yatan adamı göstermişti.

İcabına bakmak derken neyi kast ediyordu? Adam şu an canlı olsa da bir iki hafta ayağa kalkamayacak gibiydi.

Soner onu başını sallayarak onayladığında hemen arkasındaki bar taburesindeki çantamı alıp sol elime tutuşturup diğer elimi kendi tutarak beni ardından çıkışa doğru sürükledi. O kadar hızlı yürüyordu ki ona yetişmekte güçlük çekiyordum. Kısa sürede mekandan çıktığımızda benden temasını keserek sürücü koltuğuna geçmişti hemen. Bu tavırlarına sinirle dolsam da ben de hemen yanına oturdum. Cebinden çıkardığı anahtarı takıp arabayı çalıştırdı.

"Ne yaptın sen öyle? Cani misin sen ya? İstediğin herkesi yere yapıştıramazsın." Kendimi tutamayıp konuşmuştum işte.

"Yasemin, sus yoksa kalbini kırarım." İfadesiz ve soğuk sesinin aksine göğsü hızlı hızlı inip kalkıyordu.

KAİROS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin