Dört

26.8K 1K 314
                                    

Medya: Afra Bayraktar

🍒

AFRA'DAN DEVAM:

Lavoboya gidip geri döndüğümde Arda veleti odamdaydı.Bunun ne işi var lan benim odamda? Elindeki resim benim resmim mi?

Evet, elindeki resim benimdi.

"Ne için geldin? Yine saçma saçma konuşacaksan seni dinlemek istemiyorum." dedim. Zaten yemekte yeterince laf etmişti, ne diye buraya gelmişti?

Kaşını havaya kaldırıp sonra indirdi ve resmimi tekrar masamın üzerine bıraktı. Bir kaç saniye saçını kaşıyıp gözlerini üzerime dikti. "Müzik sesini duydum ve merak ettim sadece. Gidiyorum şimdi." diyerek dışarı çıktı. Bir de kalacak mıydın? Etrafta çocuk görmek hiç de iç açıcı değildi. Gerçi bu 15 yaşında görünmüyordu, çocuk demek biraz saçma oldu, farkındayım.

Odamın penceresine bakıp bahçeyi izledim bir süre. Geniş bir bahçeydi, kocaman bir yüzme havuzu, masa ve sandalyeler vardı. Sanırım burada da yemek yiyiyorlardı.

Değişik bir evdi, fakat Ebru hanım ve Melih bey çok iyi insanlardı. Keşke onlarla büyümüş olsaydım, onlara alışmam uzun sürecekti, biliyorum. Çünkü alışkanlıklarımı değiştirmek benim için çok zordu.

Pencerenin yanından kalkıp yatağıma oturdum. Gözlerim saate kaydı. Oha! Ne ara saat 10 buçuk olmuştu?

Yatsam iyi olacaktı çünkü aksi takdirde okula geç kalabilirdim. Çünkü uykuya çok düşkün bir insandım. O yüzden şimdi yatsam çok iyi olacaktı.

Gardıropumu açıp, mavi Bugs Bunny'li pijama takımımı üzerime geçirdim. Ebru hanım ve Melih bey sanırım yatmıştı, aşağıdan ses gelmiyordu.

Yavaşça yatağıma uzandım. Battaniyeyi kafama kadar çektim ve gözlerimi kapattım. İlk defa bu kadar rahat bir yatakta yatmanın verdiği huzurla hemen uykuya daldım..

•••

"Kalksana be! İki saattir uyuyorsun kalk artık tembel şey!"

Başımda duyduğum Arda bücürünün sesiyle onu hiç duymamış gibi yapıp, sağ tarafıma dönüp uyumaya devam ettim. Fakat ben kalkmayınca battaniyeyi üzerimden çekti ve beni omuzlarımdan tutarak yatakta oturmamı sağladı.

"Ne yapıyorsun be? Uyuyorum görmüyor musun?" diye sordum. Gözlerim bile hala kapalıydı, şaka gibi açılmıyorlardı.

"Kahvaltı hazır diyorum, kalk artık! Biliyorum, sen böyle bir yatakta uyumadığım için kalkmak istemiyorsun, yurttaki yataklar ne kadar rahat olabilir ki?" dediği an kendime geldim. Gelmiş benimle kafa buluyor.

Ellerini omuzlarımdan çekip geri çekildi. Yatağımdan kalkıp banyoya ilerledim. Kendisi de odamdan çıksın bir zahmet.

Suyu soğuk ayara alıp yüzümü yıkadım. Soğuk su olmadan açılamazdım, yine uykum gelirdi. Dişlerimi fırçaladım ve odama geçtim.

O sırada kapım çalındı ve içeriye evde çalışan bir hizmetli geldi. Elinde kıyafetler tutuyordu. Kıyafetleri gülümseyerek bana uzattı.

"Afra hanım, bunları Ebru hanım sipariş etmiş. Okul formalarınız. Buyrun." dedi. Teşekkür ederek formaları aldım ve yatağımın üzerine bıraktım. Hizmetli odadan çıkınca yatağımın üzerine oturup formaları inceledim. Kırmızı kareli bir etek, beyaz gömlek, ve lacivert bir ceket vardı.

Ne garip forma lan bunlar! Benim eski okulumda bir okulun arması bulunan bordo bir üstlük ve siyah bir kot pantolondan ibaretti formalar.

Hepsini giyip aynanın karşısına geçtim. Eteğimi biraz daha aşağıya çekip, ceketimi düzelettikten sonra, saçlarımı tarayıp saldım. Yüzüme makyaj falan yapmadım. Makyaj yapmayı sevmiyordum.

Abi TerörüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin