Banka oturdum,yaklaşık yirmi dakikadır algılarımı açıp,Emir'in gideceğini idrak etmeye çalışıyorum. Ama bir türlü mümkün olmuyor. Urazsa başımda dikilmiş,kollarını önünde birleştirmiş öylece bana bakıyor.
"Nasıl?" dedim . "Sahi mi ?"
"Böyle şeyin şakası mı olur Güneş? Ciddiyim gayet. Bilmiyor muydun ?"
"Biliyor gibi bir halim mi var ?"
"Ne bileyim sen bazen herşeyi bilip,bilmiyormuş gibi yapıyorsun." dedi imalı imalı.
"Böyle birşeyi bilseydim..." dedim ve sustum.
"Bilseydin ne ? " Dedi sesini yükselterek.
" Bilseydin ne Güneş ?"
"Ne yapardın bilseydin,'Emircim nolur gitme' mi derdin ?
"Dur bu altı yıl bana yetmedi,bir altı yıl daha seni kahredeyim sonra gidersin mi derdin?""Sus be !" Dedim bende bağırarak.
" Sus,konuşup durma başımda magazin programı gibi. ""Senin karşında Emir yok. Üzgünüm gerçekler bunlar. Birinin uzaktan ne kadar şımarık göründüğünü senin yüzüne vurması lazımdı."
"O biri sen olunca inan umrumda olmuyor Uraz. Sus o yüzden. Başımda ahkam kesip durma. "
"Senin dünya umrunda değil zaten. Nolur beni umursa diyen olmadı sana." Dedi ters bir bakış atarak.
"Sadece bu muhabbeti bilmiyormuş gibi yapmaya devam et ve Emir'i vazgeçirecek birşey yapma. "
"Bırak ta adam gün yüzü görsün. Senden ne kadar uzak,o kadar iyi. ""Bana temkinde bulunup durma be!" Diye bağırdım yine.
"Senden akıl almaya ihtiyacım yok benim,ne yapıp ne yapmayacağıma kendim karar veririm. ""Gördük senin kararlarını ." Diyerek gittiğim yöne doğru baktı.
"Aynen böyle işte Güneş,tam bu yönde ilerlemeye devam et. Bir hafta daha. Sonra canın ne istiyorsa onu yap." diyerek Emir'in evinin yoluna doğru ilerledi.Gözden kaybolmasıyla ağlamaya başlamam bir oldu.
Haksız değildi. Uzaktan bakıldığında şımarık küçük kız çocuğu gibi duruyordum.Telefonumu çıkarıp Duruya mesaj attım.
-Duru. Düştüm. Elini uzatıp,beni kaldırmana ihtiyacım var.
Cevap çok geçmeden geldi.
-Nerdesin?
Bir ya da bir buçuk saat sonra,belirlediğimiz noktada buluşup,eve doğru birlikte yürüdük. Köşedeki marketten gece boyu bize eşlik edecek yiyecek içeceğimizi stoklayıp eve girdik.
Yolda,az önce öğrendiğim herşeyi anlattım Duruya. O da Sevgi Hocaya böyle bir duyum aldığımızı,sınıfça çok üzgün olduğumuzu ifade eden bir mesaj attı. Bilginin doğruluğunu teyit etmek için.
Eve girdiğimizde telefonu kontrol ettik ve gelen mesajın başına aynı anda üşüştük.Mimarlık Tasarım Sevgi YILMAZ
-Durucum. Evet Emir Hocaya Polonyadan mevcut bir teklif vardı. Benim aldığım maile göre de, bugün karşılıklı anlaşma sağlanmış sanırım. Bundan sonra Emir Hocanızın derslerine, Duygu Hanım girer diye düşünüyorum. İyi akşamlar.
Doğruymuş. Uraz yine doğruyu söylemiş. Çok acı bir şekilde hem de.
"Ne bekliyordum ki ?" dedim kendimi sıkarak.
"Öyle ya da böyle, bu böyle olacaktı. Ya O ya da ben işte. ""Gitmez bence. " dedi Duru.
"Vazgeçer yani. ""Zannetmem." dedim "Kararını vermiş,adamlarla görüşme sağlayıp tamam bile demiş. Yarı yolda bırakmaz. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FACİA
Short StoryErkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp parmaklarımı kanatarak kırasıya, çıldırasıya... Erkek kadına dedi ki: - Seni seviyorum, ama nasıl? kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz, yüzde...